reklamı kapat

POPÜLER

Call of Duty: Ghosts incelemesi

 - Güncelleme: 11 Ocak 2014 13:25

Call of Duty: Ghosts

AYNI TAS, FARKLI HAMAM
Öncelikle oyun Modern Warfare ile alakasız, tamamen farklı bir Call of Duty evreninde geçiyor. Daha da önemlisi, artık bıkkınlık vermiş olan Rusya/Orta Doğu Vs. Amerika ekseninden kurtuluyoruz bu oyunla birlikte. Bu kez savaş tamamen Amerika kıtasında, Kuzey ve Güney arasında hayat buluyor. Güney Amerika ülkeleri, Birleşmiş Milletler’e karşı birleşerek Federasyon’u oluşturuyor ve bu Federasyon’un tek amacı Kuzey Amerika’yı dize getirmek. Yeni bir; “Yaşasın Amerika, var mı bize yan bakan?” bakış açısıyla mı karşılaşacağız yoksa diye düşünürken daha hemen oyunun başında dizleri üzerine çökmüş, çaresiz durumda bir Amerika ile karşılaşıyoruz. Call of Duty oyunlarında görmeye alışık olmadığımız bu yapı, kesinlikle Ghosts’u muadillerinden farklı bir noktaya taşıyor.

Amerika’nın modern süper silahı ODIN (Orbital Defense Initiative), Federasyon tarafından ele geçirilerek kendi sahibine doğrultuluyor ve gökten yağan ölümle birlikte oyunumuz başlıyor. İşte tam da bu noktada oyun en önemli kozunu ortaya koyuyor ve kardeşlik bağı gibi bir yapıya sırtını yaslıyor. Federasyon’un bu hamlesi sırasında aniden savaşın soğuk nefesiyle tanışan iki gencin, Logan ve Hesh’in hikayesini anlatıyor oyun bize. İlk saldırıdan 10 yıl sonrasında askeri birliğe katılan bu iki kardeşin yolu sonunda Ghosts ekibiyle kesişiyor. Oyuna da ismini veren bu ekip, korkunç derecede ölümcül ve en üst düzey görevleri yerine getiren türde bir yapıya sahip.

Bir yandan Federasyon ile girilen savaştan ülkelerinin galip çıkması için çaba sarf ederken, bir yandan da Ghost olmanın ne demek olduğunu öğrenmeye çalışıyor Hesh ve Logan. Şurası bir gerçek ki, üzerinize yağan mermilerin arasında kardeşinizle birlikte yer almak diğer tüm Modern Warfare oyunlarının yaşatamadığı bir tecrübe sunuyor. Elbette ki bu atmosferi perçinleyen çok önemli bir yapı taşı daha var.
Call of Duty: Ghosts
Oyun açıklandığından bu yana en fazla dikkat çeken unsur olan köpeğimiz Riley de ekibimizin son halkasını oluşturuyor. Bütün bunları birleştirirsek ortaya şöyle bir sonuç çıkıyor; önceki oyunlardan farklı bir düşman yapısı, farklı bir anlatım dili, farklı bir operasyon timi ve işleyişi mevcut Ghosts’ta. Bu değişkenleri kullanırken ceplerinde sakladıkları başarılı oyun yapısı ve atmosferi de eklediklerinde ortaya son derece ilginç bir Call of Duty oyunu çıkmış oluyor.

Gelelim bu değişkenlerin savaş ortamına nasıl katkı sağladıklarına. Ghosts olarak oynamak gerçekten farklı ve ilginç bir deneyim. Bitmek tükenmek bilmezcesine üzerimize yağan düşman askerlerini temizleyip, belirli bir hedefe ulaşmamız gereken yapıyı kırarak daha taktiksel bir işleyişe yönelmişler. Ghosts timi işlerini sessizce halleden, plan kuran ve hızlıca hedefi etkisiz hale getiren bir tim. Nasıl ki Modern Warfare 1’in Pripyat bölümünü hala özlemle anıyoruz, Ghosts’un lezzetini veren bölümlerin çoğunu işte bu tarzda görevler oluşturuyor. Birbirinden tamamen farklı coğrafyalarda geçen ve her biri kendine has atmosferlere sahip oyun alanları da eklendiğinde, Ghosts’un oluşturduğu oyun yapısının ne kadar doğru olduğunu bir kez daha görmüş oluyoruz.