reklamı kapat

POPÜLER

Devler ligine adım adım

 - Güncelleme: 24 Eylül 2012 22:03

Geriye bakıldığında Huawei’nin akıllı telefondaki ilk stratejisinin giriş seviyesi ve orta segment olduğunu söyleyen Demir, ilk cihazların özellikle uygun fiyatlı ürünlerden oluştuğu gerçeğini hatırlatıyor: “Geçmiş dönemlerde portföyümüzde operatör markalı ürünlerin ağırlıklı olmasından ve operatörlerin genelde bu segmente odaklanmasından dolayı giriş seviyesi ve hesaplı cihazlarımız daha fazlaydı. Fakat son bir buçuk sene içinde portföyümüz genişlemeye ve çeşitlenmeye başladı.” Dört tane ana segment üzerinden ilerleyen Huawei’nin stratejilerinin aslında çok basit olduğunu belirtiyor Demir ve bu serileri tanıtmaya başlıyor. Y, G, P ve D serisi Huawei cihazların her birinin hitap ettiği farklı bir kesim mevcut. Gençlik anlamına gelen “youth” kelimesinin ilk harfinden adını alan Y segmenti, akıllı telefona geçiş yapacak olan kitleyi hedefine koyan bir segment. G segmenti ise geçen seneki Ideos X5’in misyonunu devam ettiriyor. Markanın geniş kitlelere hitap eden, fiyat/performans anlamında iyi bir denge sunan ama bir yandan da rakiplerin daha yüksek fiyat seviyesinde sunduğu orta seviye ürünlerinin kalitesini yakalayan ürünleri temsil ediyor. Demir, G serisinin teknik özelliklerine sahip olan ama benzer fiyat seviyesinde bulunmayan rakip cihazlar düşünüldüğünde Huawei’nin segmentleri alt üst edeceğini söylüyor. 1 GHz işlemcili ve 1 GB RAM sunan ve Android 4.0’la gelen G300 modelinin 600 TL’ye yakın fiyat seviyesinde olması aslında durumu gayet güzel açıklıyor. Daha sonra ise P ve D serileri geliyor: “Platinum ve Diamond serisi ürünlerimizde yakalamak istediğimiz şey, yalnızca teknik özelliklerle değil tasarım olarak da ön plana çıkabilmek. Bu segmentte P1 ve P1 S dünyanın en ince akıllı telefonu olarak Tüketici Elektroniği Fuarı’nda tanıtıldı. Bu bizim için önemli çünkü bu seri cihazlarla bizim için, şu ana kadar hiç hitap etmediğimiz bir kitleye hitap etme şansı doğuyor. Üstelik de Ascend P1, rakiplerine kıyasla yüzde 20-25 fiyat avantajına da sahip.”

ÜÇ YILDA BÜYÜK OYUNCULARLA REKABET
Huawei’nin en az üç yıl daha fiyat avantajını koruyacağını anlatan Bilgin Demir, tüketicilere yakın durmayı sevdiklerini söylüyor: “Tüketiciler Huawei markasını seviyor. Asında pazarlama yönünden durumumuz biraz zayıf ancak ilerleyen dönemlerde, pazarlama tarafını da güçlendirerek Huawei, global bir marka oluşturacak ve büyük oyuncular arasındaki rekabette daha fazla hissedilecek ve görülecek. Her şeyin en iyisini isteyen teknoloji meraklıları en son ekran teknolojisini, en son teknoloji chipseti, son versiyon Android işletim sistemini Huawei’nin D serisinde bulabilecek.” İşletim sistemi olarak Android’e ağırlık verse de Huawei’nin alternatifleri de devam ettiren bir marka olduğundan bahsederken Demir, Huawei’nin Windows Phone 8’li akıllı telefon üretimi konusunda ilklerden biri olacağının da müjdesini vererek sözlerine şöyle devam ediyor: “Microsoft Türkiye ofisi ile zaten iletişim halindeyiz. Bu konuda bizi ilgilendiren en önemli konu Türkçe dil desteğinin ne zaman sağlanacağı. Windows Phone 8 için Türkçe dil desteğinin geleceği söyleniyor ve tabii ki öncelikli olursak biz de Türkiye’ye yönelik cihaz planlamamızı ona göre yapabileceğiz.” Yeni bir tablet ürünü görüp görmeyeceğimiz konusundaki sorumuzu da cevaplayan Demir, eylül ayı gibi Huawei MediaPad’in 10 inçlik versiyonunun Türkiye’de pazara sunulacağı bilgisini veriyor. Dördüncü çeyrekte ise yine 7 ve 10 inç ekranlı, gerek üst segmentte konumlandırılan gerek daha düşük teknik özelliklere sahip Huawei tabletlerin de duyurulacağını söylüyor.

HEDEFİMİZ MARKAYI BÜYÜTMEK
Genel olarak Türkiye’deki akıllı telefon piyasası ve pazarın durumu ile ilgili fikrini sorduğumuzda Bilgin Demir, Huawei’nin 2011’de, operatör markalı cihazlarından ötürü iyi bir pazar payı yakaladığını belirtiyor ve önümüzdeki dönem için hedeflerinin pazar payını korumak olduğunu ancak Huawei markalı ürünlerinin sayısını artırarak daha da ilerlemek istediklerini ifade ediyor. “Yüzde 10-11’lik pazar payı, yaklaşık olarak 500-600 bin akıllı telefona denk geliyor. Bu sene sonuna kadar ise en az beş ya da altı model lanse etmek istiyoruz ki şu an aslında planlı olan yedi model var. Tüm bu farklı segmentteki ürünleri tüketicilerle buluşturarak pazar payımızı korumak, farklı servisler ve zengin içeriklerle cihazlarımızı destekleyerek tüketicinin yaşadığı deneyimi güçlendirmek istiyoruz. Çünkü biz sadece cihazı satmak taraftarı değiliz. Yaptığımız birtakım anlaşmalar sayesinde şu an cihazlarımızda popüler yerli Android uygulamaları ön yüklü geliyor. Çünkü bize göre akıllı telefon tek başına akıllı değil aslında.” Ardından, Huawei’nin yaptığı Ar-Ge, cihaz ve pazarlama yatırımlarından söz ediyoruz. Öğrendiğimize göre Huawei, her yıl, yıllık gelirinin yüzde 10’unu Ar-Ge’ye yatırıyormuş: “Huawei, Çin dışında dört ülkeye daha yatırım yaptı. İsveç, İngiltere, Japonya ve Amerika. Önce İngiltere’de global pazarlama ekibi kuruldu. Oradaki bir ajansla anlaşarak bir global pazarlama operasyonu başlatıldı. İngiltere ve İsveç’te tasarım merkezleri kuruldu ve başlarına işlerinde uzman uluslararası tasarımcılar getirildi. Japonya’da bir araştırma laboratuvarı kuruldu. Bu durum hem tedarik zincirimizi güçlendirdi hem de yeni teknolojilere daha hızlı adapte olabilmemizi sağladı. Türkiye’de ise yerli uygulama geliştiricilere elimizden geldiğince destek veriyor ve beraber çalışıyoruz.”