reklamı kapat

POPÜLER

Everybody’s Gone to the Rapture incelemesi

ScreenShot0902.0

EMEKLİLİK HAYALLERİ

Normal şartlarda bir oyunun grafiklerini müziklerinden biraz daha ön planda tutarız. Ancak Everybody’s Gone to the Rapture’ın müzikal altyapısı başrol görevini üstleniyor. Alışık olmadığımız bir şekilde stüdyonun başındaki kişinin bir besteci olması (normalde yapımcı, tasarımcı, grafiker kökenli olur) bu alana daha fazla dikkat edilmesini sağlamış belli ki. Müzikler yalnızca duygusal bütünlüğü sağlamak için değil aynı zamanda bu büyük dünyada kaybolmamanız için de kullanılmış.

Harita gibi hiçbir yardımcı unsurun yer almaması nedeniyle kulağınızı kabartmalı ve müziğin sizi yönlendirmesine izin vermelisiniz.

Tabii müziklerin güzel olması grafiklerin ikinci plana atılmasına neden olmamış. Daha önce de bahsettiğimiz gibi, Everybody’s Gone to the Rapture’ın dünyası işi gücü bırakıp yerleşmek isteyebileceğiniz bir huzur barındırıyor. Doğayla bütünleşik yapısı ve evlerin yerleşim şekilleri pek çok şehir planlamacısına ders olabilecek nitelikte. Oyun boyunca ne olduklarını anlamaya çalışacağınız ışık toplarının geçmişte yaşanan görüntüleri aktarma tarzı da görsel başarıyı ortaya koyuyor. Yapımcılar, hem sesleri hem de grafikleri bir oyun mekaniği olarak muazzam şekilde kullanmış

AMAN TANRIM, KOŞABİLİYORUM!

Everybody’s Gone to the Rapture ile ilgili en ilginç detay ise, istisnasız tüm eleştirmenler tarafından en büyük eksi olarak görülen bir yürüme hızına sahip olması. Karakterimiz o kadar yavaş hareket ediyor ki, isyan edip oyunu bırakan pek çok insan var. Ancak sonradan öğrendik ki aslında oyunda koşma özelliği bulunuyormuş! R2’ye yaklaşık olarak beş saniye bastığınızda karakterimiz koşmaya başlıyor. Ancak nedense yapımcılar bunu oyunun hiçbir yerinde belirtme gereği duymamış. Hız sorunu da çözüldüğüne göre, sanatsal yönü ağır basan bu deneyimi türü sevenlere rahatlıkla tavsiye edebiliriz.