reklamı kapat

POPÜLER

Firewatch incelemesi

ek-5

HERKES NEREYE GİTTİ?

Sağda solda okuduklarımızdan anladığımız kadarıyla pek çok insan Firewatch’u bir hayatta kalma oyunu zannediyor. Hiçbir ilgisi yok arkadaşlar. Oyunda aç kalma, erzak toplama, soğuktan korunma, tehlikelerden kaçınma gibi dinamiklerin hiçbiri yer almıyor. Firewatch, doğal hayatı kendisine harita bellemiş güzel bir öyküden fazlası değil. Her ne kadar bu güzelliklerin arasına serpiştirilmiş gizemli olaylar ve bu olayların çözümü sistematiği biraz konuyu klişeleştiriyor olsa da, Wyoming’in eşsiz renk paleti bunu anında unutmamızı sağlıyor.

Şu oyunun sanat yönetimini her kim üstlendiyse ellerinden öpmek lazım. The Long Dark için de benzer bir kalite söz konusuydu mesela ancak Firewatch bunun bile kat kat üzerine çıkmayı başarmış. Tek üzüntümüz, böylesi bir dünyada vahşi yaşamdan hiçbir izin oyunda yer almaması oldu. Etrafta dolaşan tavşanlar, sincaplar, geyikler görseydik ne hoş olurdu oysaki. Aslında oyunda bunun işaretlerini de veriyorlar ama kullanmayı tercih etmemişler. Sadece küçük bir arkadaşımız var sürpriz niteliğinde, onu da söyleyip baltalamayalım zaten.

HARCADIĞINIZ ZAMANA DEĞECEK
Bu arada bahsetmeden geçmek istemediğimiz bir diğer konu da seslendirmeler. Diyalogları ne kadar mükemmel yazarsanız yazın, güzel bir ses tonu ile aktarılmadıklarında tamamen boşa gidebilir. Oyunda hem Henry’nin hem de Delilah’ın seslendirmesi harika olmuş. Yaratılan atmosferin oluşmasındaki en önemli faktör de tam olarak bu. Firewatch, hikayesi, diyalogları ve atmosferi ile kesinlikle dört dörtlük bir oyun. Zaten oyun süresi toplasınız maksimum 4-5 saat sürüyor, üstelik fiyatı da oldukça uygun. Alıp da denememeniz için hiçbir sebep yok.