reklamı kapat

POPÜLER

I Am Alive incelemesi

Sinemada, edebiyatta ve oyunlarda insanoğlunun en büyük meraklarından biridir kendi sonunu getirmek. Ya meteor düşer, ya nükleer savaş olur ya da uzaylılar istila eder ama bir şekilde kendi sonumuzu getirmek konusunda inanılmaz yaratıcıyızdır. Elbette ki zor koşullarda hayatta kalma mücadelesi veren karakterlerin hikayeleri de her zaman ilgi çekici olmuştur. Uzunca bir zaman önce duyurulan I Am Alive da tam olarak böylesi bir konuyu ele alıyor. Oyunun ismini duymamızdan bu yana neredeyse dört yıl oldu ancak I Am Alive’ın akıbeti oyun çıkana kadar belirsizliğini korudu. Oyunu önce Cold Fear ve Alone in the Dark: The New Nightmare gibi oyunlardan hatırlayabileceğimiz Darkworks stüdyoları hazırlamaya başlamıştı. Sonradan oyun Ubisoft Shangai ekibinin eline geçti ve projeyi tamamlayan da bu ekip oldu. Fakat karşılaşılan tüm bu zorluklara rağmen karşımızda olabildiğince farklı, sürükleyici ve ilginç bir macera duruyor.

NEFES ALIYOR MU?
Tüm oyunlarda öncelikli hedefimiz hayatta kalmaktır. Bunu şimdiye kadar yüzlerce şekilde gerçekleştirdik. Kurşunlardan kaçtık, yüksekten aşağıya düşmemeye çalıştık, vahşi hayvanlara yem olmaktan kaçındık vs. Buna yüzlerce örnek verebiliriz. Ama iddia ediyoruz, hayatta kalma teması ve motivasyonu hiçbir zaman I Am Alive’daki kadar güçlü bir şekilde işlenmemişti. Oyunun üzerinde korkunç bir belirsizlik, tedirginlik ve ilginç bir melankoli var. I Am Alive, neredeyse tüm insanlığın sonunu getirmiş olan “olay”dan bir yıl sonra Haventon şehrinde geçiyor. Tüm şehir yıkılmış ve medeniyetin sonu gelmiş durumda. Hayatta kalan bir avuç insan da açlıkla, doğayla ve daha da kötüsü yağmacı çetelerle mücadele ediyor. Tüm bunlarında ortasında biz Adam adlı karakteri canlandırıyoruz. Tüm bu yıkım gerçekleştiğinde ailesinden uzakta olan Adam, uzakta belli belirsiz seçilebilen bir umudun peşinden gidiyor. Ailesinin hayatta olup olmadığını bile bilmeyen Adam akla hayale gelmeyecek zorluklara göğüs germek ve ailesine kavuşmak zorunda. Ve bunu yapmak tahmin ettiğinizden daha zor. Bugüne kadar hep sağlık paketleriyle, sınırsız cephaneyle hayatta kalmaya alıştınız ancak I Am Alive’da, tek bir mermiyi bile hesap etmek zorundasınız. En ücra köşelere bile gidip işinize yarayacak bir şeyler bulmalı ve bunları doğru yerlerde sınırlı şekilde harcamalısınız. Sadece bu kadarla sınırlı değil; her yer canınıza okumak için ant içmiş durumda resmen. Adam bir atlet ya da asker değil, gücü sınırlı. Haventon şehrinde neredeyse düzayak yürünebilecek tek bir yer bile kalmamış. Bu nedenle genelde kendi yolunuzu bulmak, atlamak ve zıplamak durumundasınız. Uncharted’tan alıştığınız duvar yürümelerini, tutunmalarını unutabilirsiniz çünkü Adam yoruluyor. Çok fazla tutunduğunuz ve asılı kaldığınızda Adam’ın kollarındaki güç tükeniyor ve kendinizi metrelerce aşağıya çakılmak üzereyken buluyorsunuz. Evet, I Am Alive, “hayatta kalma” temasının hakkını fazlasıyla veren bir oyun. Diğer bir örnek: Diyelim ki sizi soymak isteyen bir çeteyle burun buruna geldiniz. Normal bir oyunda ne yaparsınız? Elbette silahları çıkarır ve ölüm kusmaya başlarsınız. Bu oyunda tüm o gösterişi unutun. Peki ya merminiz bile yoksa? Belki boş silahı tutup blöf yapsanız yerler. İyi bir fikir. Ya da ellerinizi havaya kaldırıp teslim olmuş numarası yapsanız ve düşmanınız tam size yaklaştığı anda gırtlağına bir bıçak darbesi indirseniz? O da olabilir. I Am Alive hayatta kalmak için aklınıza gelebilecek tüm çılgın fikirleri denemenize izin veriyor çünkü düşmanlarınız da aslında tıpkı sizin gibi hayatta kalmaya çalışan insanlardan oluşuyor. Diğer oyunlardaki gibi öldürülmeye programlanmış yapay zeka sahibi varlıklar gibi değil, sahip oldukları son şeyin canları olduğunun farkında olan insanlar gibi davranıyorlar. Bu nedenle sizden blöf ya da değil, bir tehdit algıladıkları takdirde ona göre tepki veriyorlar.

YAPMADAN ÖNCE DÜŞÜN
Oyunda yaptığınız her şeyin bir sonucu var. Hayır, öyle çakma rol yapma oyunlarında söz verilen şeyler gibi olaylar değil bunlar. Ortalıkta malzeme, cephane vb. şeyler o kadar az ki zaten bulduklarınızı kendinize ya da yanınızdaki küçük kıza saklamanız gerekebiliyor. Mesela kapalı bir kepengin ardında kilitli kalmış bir grup insan var ve oradan çıkmak istiyorlar. Etrafta da kilidi kanırtacak bir şey bulamıyorsunuz. Eliniz mahkum şarjörde kalan son mermiyi kilidi kırmak için kullanacaksınız ya da onları kaderlerine terk edeceksiniz. Kurtardığınız ya da kurtarmadığınız herkesin size bir geri dönüşü olabilir, bunu sakın unutmayın. Ama illa ki sizin yardım ettiğiniz herkes de size bir karşılık verecek değil. Bu tamamen sizin iç güdülerinizle ve nasıl bir karakteri oynamak istediğinizle alakalı bir durum. Dilerseniz tamamen sert bir karakter olup tüm yardım çığlıklarını da görmezden gelebilir ve bulduğunuz tüm malzemeyi kendinize saklayabilirsiniz. Oyunda karar tamamen size kalmış durumda.

KARANLIKTAKİ KİM?
Oyunda ilerledikçe bir partneriniz de oluyor. Böylesi bir ortamda nasıl olup da hayatta kaldığı bilinmeyen küçük bir kız da maceranızın bir kısmından sonra yanınızda dolanmaya başlıyor. Onu da hayatta tutmak istiyorsunuz çünkü oyunda kızı bulduğunuz ana kadar yalnızlık hissi o kadar keskin ve ağır verilmiş ki yanınızda konuşacak birileri olsun istiyorsunuz. O küçücük kızın kurduğu minik cümlelerden umut dolmaya başlıyor içiniz. Ve kendinizle birlikte onu da hayatta tutmak için her türlü fedakarlığı yaparken buluyorsunuz kendinizi. Ama birlikte ilerlerken onu sırtınıza bağlamanızı tavsiye ediyoruz. Çünkü şehri bu hale getiren olay yaşandığında tüm zemin belli bir metre yüksekliğe kadar zehirli bir tür gazla dolmuş durumda. Bu nedenle yerden sürekli yukarıda olmanız lazım. Eğer zemin kısmında çok fazla takılırsanız zehirleniyorsunuz. O nedenle bir yerden uzağa seyahat edeceğiniz ve yanınıza partnerinizi de alacağınız zaman onu sırtınıza almalısınız.

BEN YAŞIYORUM!
I Am Alive’ın çıkıp çıkmayacağı bir süredir belli bile değildi. Ancak Ubisoft Shangai ne yapmış etmiş ve projeyi tamamlamış. Oyun içindeki sıkı fikirler aynı zamanda uygulanış olarak da gayet başarılılar. Oyunun teknik özellikleri öyle çok muhteşem değil, bu nedenle süper grafikler, muhteşem manzaralar beklemeyin. Diğer yandan oyunun herkes için olmadığını da belirtelim. I Am Alive sabırlı ve ciddi oyun oynamak isteyen tecrübeli oyunculara göre bir oyun. Biz oyunu gerçekten çok çok sevdik ve emeği geçen herkese saygı duyduk. I Am Alive’ın olması gereken şey kesinlikle buydu.