reklamı kapat

POPÜLER

Kingdoms of Amalur: Reckoning incelemesi

 - Güncelleme: 12 Nisan 2012 21:51

Rol yapma oyunlarını çok severiz. Kendilerine has bir dünyaları vardır. Genelde araştırmaya, keşfetmeye yatkın bir oyun yapısı sunarlar bizlere. Ve çok büyük bir aksilik olmadığı sürece, bu oyunlarda iyi hikayeler dinleyeceğimizi biliriz. Hangimiz unutabiliriz ki Baldur’s Gate’i, Icewind Dale’i, Neverwinter Nights’ı? Bu tip oyunların mihenk taşlarından biri de kuşkusuz Elder Scrolls serisidir. Bu serinin her oyununun çıkışı büyük bir heyecanla beklenmiştir. Her oyunun çıkışı 40 gün 40 gece şenliklerle karşılanmıştır. Her oyun sabır taşı kıvamında beklenmiştir. Sen tut, yıllardır beklenen Skyrim’in hemen sonrasına aynı türde bir oyun at. Cidden büyük cesaret, gerçekten büyük özgüven gerektiriyor bunu yapabilmek. Fakat Electronic Arts oyununa güveniyor olacak ki bu riski göze aldı.

BENİM KAHRAMANLARIM
Bizce deli cesareti değil, sadece güvenden kaynaklanıyor. Oyunu yapan kadro çok ama çok sağlam: Ken Rolston (Morrowind, Oblivion gibi oyunların tasarımcısı) oyunu tasarlamış; R.A. Salvatore (Forgotten Realms kitaplarının yazarı) oyunun arka plan hikayesini oluşturmuş, karakterlerini yaratmış; Todd McFarlane oyunun eskizlerini çizmiş; eh bize de “hani bana, hani bana” demek kalmış. Kingdoms of Amalur: Reckoning, cidden tutkuyla yapılmış bir oyun. Yukarıda saydığımız kadro neredeyse, bizleri rol yapma oyunlarına alıştırmış ve en baba karakterlerle, hikayeleri tanıtmış insanlardan oluşuyor. En sıkı maceralara onlarla atıldık, en sıkı karakterleri onlar sayesinde tanıdık. Fakat büyük bir hevesle başladığımız Kingdoms of Amalur: Reckoning bizi hiç ummadığımız yerden vurdu. Nasıl diyelim? Oyun sanki sadece yeni oyuncular yaratmak için tasarlanmış gibi; sanki deneyimli oyunculara “siz gelmeyin” denmiş gibi. Eğri oturup doğru konuşmak gerek ki oyun iyi bir oyun fakat her şeyi o kadar “ortalama” ki sanki RYO 101 gibi duruyor. Bu, “oyun sığ” demek değil tabii ki fakat oyun ortalama işte. Kesinlikle daha önce görmediğimiz, bizi şaşırtacak bir şey yok. Hani yazının başında rol yapma oyunlarında bizi kendine çeken şeyler arasında hikaye, karakterler, derinlik demiştik ya; bu oyunun ağırlıklı yanları kesinlikle bunlar değil. Oyunun ilginç bir şekilde en güçlü yanı savaş sistemi. Yani resmen God of War’u almışlar ve klasik rol yapma içeriğiyle birbirine vurmuşlar. Ara sıra giren “quick-time event”ler, yavaşlayıp hızlanan kamera ve vurduğunuz zaman titreyen kadraj, alenen bir aksiyon oyununun sinematik havasını katmış oyuna. Söz konusu olan sadece bu sinematik hava değil elbette. Elinizdeki silah ne olursa olsun, attığınızı vurduğunuzu hissediyorsunuz. Oyunda dört adet oynanabilir ırk, üç yetenek ağacı ve 22 yetenek bulunuyor. Haritanın içinde toplamda beş adet de birbirinden farklı karakterde bölge bulunuyor. Dört adet oynanabilir ırkın adları farklı olsa bile, karakter olarak tanınmadık kimse yok. Almain (medeni insanlar), Dokkalfar (Kara Elfler), Liosalfar (Aydınlık Elfler) ve Varani (göçebe insanlar). Oyuna başladığımız zaman karakterimizi beyaz ve boş bir sayfa gibi düşünebilirsiniz. Fakat oyun tarzınıza bağlı olarak üç sınıftan birini seçebiliyorsunuz: Might (Savaşçı), Finesse (Rogue), Sorcery (Büyücü) sınıflarından biriyle yola devam edebiliyorsunuz. Oyunun karakter geliştirme sistemi yeni bir şey sunmuyor fakat oldukça esnek tutulmuş. Karakterinizin seviyesini artırdıkça farklı yetenekleri karakteriniz üzerinde birleştirebiliyorsunuz. Yani seçtiğiniz sınıfın sunduğu özelliklere takılı kalmak gibi bir durum yok. Zaten her bir sınıf için 22 ayrı yetenek bulunuyor. Bu yetenekler de karakterinizin özelliklerini farklılaştırıyor.

BENİM SİLAHLARIM
Amalur’un en güçlü olduğu alan savaşlar. Geliştiriciler belli ki bu konu üzerine epey çalışmış. Fakat oyunun kimlik geliştirmede bir sorunu var. Yani o Elder Scrolls serisinin kendine has havası ya da Mass Effect’in oturmuş karakteri bu oyunda yok. Quest’ler, karakterler, hikaye öylesine her yerde karşılaşılan, öylesine alıştığımız unsurlar ki cidden oyun ortalama ligine düşüveriyor. Oyunun karakter geliştirme sisteminden bahsetmiştik. Silahlarınızı da kişiselleştirip çeşitli taşlarla enchant edebiliyorsunuz. Geliştirdiğiniz her silah direkt olarak oyun stilinizi etkiliyor ama maalesef bu gördüğümüz şeyler oyunun kimliğine bir katkıda bulunmuyor. Aksine oyunu her rol yapma oyununa biraz daha yaklaştırıyor. Fakat bu cümleleri de üst üste koyup oyuna haksızlık etmiş olmayalım. Oyunun diğer güçlü tarafı zengin bir haritaya sahip olması. Oyun keşfetmeniz, dolaşmanız için yaratılmış adeta.

BENİM TOPRAKLARIM
Kingdoms of Amalur: Reckoning’in haritası büyük ama kesinlikle boş değil. Her yerde yapılacak şeyler var. Oyun cidden keşif duygunuzu ateşleyecek şekilde tasarlanmış. Bol bol yan görev alıp haritanın farklı yerlerini keşfedebiliyorsunuz. Diğer yandan haritalarda burnunuzu soktuğunuz hemen her yerde mutlak suretle yararlı eşyalar bulabiliyorsunuz. Zaten işinize yaramayan eşyalarınızı da satabiliyorsunuz. Elbette her rol yapma oyununda olduğu gibi bu oyunda da bir gelir-gider dengesi olmak zorunda ama biz oyun sürecimizde asla parasız kalmadık. Bu konuda zorlandığımızı pek söyleyemeyiz. Oyunun artı ve eksi yanlarını yan yana koyduğumuzda sanki sıkı bir yere oturtmuş, dolu bir dünya yaratmış ancak bunu nasıl anlatacağını bilemeyen, tüm bu malzemeyi işlemede sorunları olan bir oyun gibi görünüyor gözümüze Kingdoms of Amalur: Reckoning.

BENİM HİKAYEM
Uzunca bir zamandır bekliyorduk Kingdoms of Amalur: Reckoning’i. Fakat gelin görün ki son derece acemice bir oyun çıktı işin altından. Eski PC oyuncularının güzel bir tanımı vardır “konsol RPG”si diye… Bu oyun tam anlamıyla bu sıfatı hak ediyor. Maalesef gereğinden fazla basitleştirilmiş bir oyunla karşı karşıyayız. Hem de bu basitleştirme oyunun mekaniklerinde değil, daha çok karakterlerini, hikayesini anlatmasında yaşanıyor gibi. Kingdoms of Amalur: Reckoning sanki tüm yeni oyuncular, oyunun içine çok çabuk adapte olabilsinler, hiç zorlanmadan oynamaya başlayabilsinler diye tasarlanmış bir oyun. Ama kesinlikle kötü bir oyun değil, sadece malzemesini nasıl işleyeceğini bilememiş gibi duruyor. Yine de tüm rol yapma oyunu sevenlere tavsiye ederiz.