reklamı kapat

POPÜLER

Quantum Break incelemesi

ek-1

OYUN VE DİZİ BİR ARADA

Max Payne ve Alan Wake gibi muazzam işler ortaya koymuş Remedy’nin hikaye merkezli bir oyun üretme isteği pek tabii herkesi mutlu etti. Sam Lake sahneye çıkıp da (Kendisini tanımıyorsanız, yüzüne bakmanız yeterli olacaktır), Quantum Break’in Remedy’nin şimdiye dek yaptığı en iyi iş olduğunu söylediğinde elbette heyecan katsayımız artmıştı. Televizyon ve oyun arasında dengeli bir geçiş sağlayacağını söylediğinde ise kafamızın karışmasına engel olamamıştık.

İddiasına göre, Quantum Break hem bir oyun hem de bir televizyon dizisi olacaktı ve oyundaki kararlarımız, dizinin gidişatına etki edecekti.

Kulağa harika geliyor değil mi? Evet, Quantum Break’in böyle bir yapısı var şu an gerçekten de. Ancak ilk hedeflenen şeyin bu denli yüzeysel olmadığına adımız gibi eminiz. Quantum Break beş bölümden oluşuyor ve her bölüm arasına yaklaşık 23 dakikalık bir dizi sekansı giriyor. Burada oldukça keyifli tercihler var aslında. Mesela oyunda kahramanın hikayesini kontrol ederken, dizide kötü karakterin öyküsünü seyrediyoruz. Bu da hikaye aktarımında son derece güzel bir kontrast yaratıyor. Ancak oyunda yaptıklarımızın diziye etkisi kısmı falan hikaye. Her bölümün sonunda kısacık bir “tercih noktası” karşımıza çıkıyor ve burada verdiğimiz karar diziye yansıtılıyor. Lakin verdiğimiz karar hiçbir sonucu değiştirmiyor, yalnızca birkaç sahnenin farklılaşmasını sağlıyor o kadar. Oyunun içinde dizi kullanımı ile ilgili ilk hayal kırıklığımız bu oldu, ancak çok daha fazlası vardı. Bir kere belli ki bu kısım çok ciddi bir bütçe yemiş ve bu da yapımcıların ellerini kollarını bağlamış. Quantum Break’in dizi kısmı, buram buram düşük bütçeli yapım kokuyor. Bu da kalitesiz bir işçiliğe sebep oluyor. Biz bu kısımlarda bol bol uyukladık ne yalan söyleyelim…