reklamı kapat

POPÜLER

Rage incelemesi

 - Güncelleme: 17 Aralık 2011 21:33

Mad Max’i sever misiniz? Özellikle serinin ikinci filmini… Peki, ya Fallout’u? Eğer ikisine de evet cevabı veriyorsanız, doğru adrese geldiniz demektir. Aslına bakarsanız oyun dünyasını biraz takip ediyorsanız Rage’i mutlaka duymuş olmalısınız çünkü oyun neredeyse beş yıldır yapım aşamasında. Eh, oyunu yapan da iD Software olunca insan heyecanlanmadan edemiyor tabii. Konuya yabancı olanlar için kısa bir hatırlatma yapalım: iD Software FPS türünü icat eden adamların kurduğu bir geliştirici şirket. Wolfenstein ve daha da önemlisi Doom’u yapan iD, yıllardır yaptığı oyunlarla hem dönemin grafik standartlarını hem de FPS standartlarını belirliyordu. Elbette tüm bu referanslar Rage’den beklentilerimize tavan yaptırdı. Özellikle oyunun çıkışı gecikince, iyiden iyiye “yılın oyunu”nu beklemeye başlamıştık. Şimdi gelin, birlikte bu beklentilerimizin ne kadarı karşılanmış bakalım.

DERİN UYKU
Rage’in cidden etkileyici bir girişi var. Devasa bir göktaşı hızla dünyamıza doğru yaklaşırken kim olduğunu bilmediğimiz bir insanın kapsüller içinde uykuya yatışını izliyoruz. Belli ki insanlığın kaçacak pek bir yeri yok ve Armageddon filminde olduğu gibi göktaşını imha da edemiyorlar. Onun yerine laboratuar gibi bir yerde birkaç kişinin korumalı yaşam destek kapsüllerinin içinde uykuya yattığını izliyoruz, devasa göktaşı dünyaya çarparken… Arada belli belirsiz, aradan 100 yıldan fazla geçtiğini gösteren bir yazı geçiyor ve uyanıyoruz. İçinde bulunduğumuz laboratuar gayet sağlam görünüyor ancak bizimle birlikte uykuya yatan herkes ölmüş; kapsüllerinin içinde son nefeslerini vermişler. Hayatta olan sadece biziz. Dışarıya adımımızı attığımız anda dünyanın da son nefesini verdiğini görüyoruz. Ayakta sağlam tek bir bina bile kalmamış durumda. Her yer kırık, dökük, yıkıntılardan oluşuyor. Bu sırada tuhaf iki yaratık bize saldırıyor ve kocaman maceramız böylece başlamış oluyor. Rage aslında iki farklı oyun türüne ev sahipliği yapıyor: Araç kullanımı ve FPS. Oyunun içinde sıklıkla araç kullanıyor ve çarpışıyorsunuz. Oyunun içinde biraz da rol yapma aroması yok değil. Dolayısıyla Rage’in tekdüzeleşmeyen, sıkıcılaşmayan ve oyuncunun hevesini her zaman taze tutan bir yapısı var. Yazının başında da belirttiğim gibi eğer Mad Max 2’yi izlediyseniz, nasıl bir atmosferle karşılaşacağınızı az çok tahmin edebilirsiniz. Kum şehirlerindeki kırılgan evlerinde hayatta kalmaya çalışan insanlar, etrafı yağmalamaya çalışan haydutlar ve ortalıkta alacak can arayan mutantlar. Rage’in dünyası kalabalık ve bir o kadar da hareketli. Siz oyunda ilerledikçe yavaş yavaş merakınızı gıdıklayan ilginç de bir senaryosu var. Aslında çıktığınız yerin adı Ark (evet, Nuh’un Gemisi göndermesi var) ve Eden Projesi adlı bir çalışma sayesinde hayattasınız. İnsanlık göktaşı çarpışmasından hemen önce çarpışmadan sonra da insan neslini devam ettirebilmek için kimilerini yeraltı laboratuarlarına gömmüş ve onları uyutmuş. Fakat sebebi kesin olarak bilinmemekle birlikte proje çok başarılı olmamış ve Ark projesindeki insanların hemen hemen hepsi ölmüş. Oyunun başında hayatımızı kurtaran Dan Hagar’ın söylediğine göre de The Authority adı verilen bir grup da bilinmeyen bir sebepten ötürü Ark’tan hayatta kalanları arıyor. Bu noktadan sonra da diğer hayatta kalanlarla tanışıyor ve yuvalarının korunmasında onlara yardım etmeye başlıyorsunuz. Rage’in oyun sistemi, “görev al ve ilerle“ şeklinde gidiyor. Görev yapıları oyun içinde çeşitlilik gösterse de daha önce oynamadığımız bir şey yok. Yine de silahların balistik gerçekçilikleri ve hedefleme sisteminin olağanüstü çalışıyor olması, çatışmaları müthiş tatminkar ve eğlenceli bir hale getirmiş. Haritalar da taktik esnekliğe izin verince ortaya taş gibi bir FPS deneyimi çıkmış. Bir FPS oyununda harita ve silah çeşitliliğini sağladığınız zaman, zaten epeyce bir yol almış oluyorsunuz.

BAŞLANGICA DÖNÜŞ
Oyunun konusu ve karakter zenginliği gayet yerinde, bu nedenle yaptığınız her şey, aldığınız her görev anlamlı geliyor. Genelde küçük yerleşim birimlerindeki insanların hayatlarını kolaylaştırmak adına görevler yapsanız da oyunun ilerleyen bölümlerinde hikayedeki sırlar birer ikişer çözülmeye başlıyor. Rage bu konuda üzerine düşeni hakkıyla yapan bir oyun. Merakınızı sürekli ayakta tutuyor ve oyunun başından bir türlü kalkamıyorsunuz. Bir başka deyişle senaryo akışı ve görev yapıları birbiriyle neredeyse kusursuz derecede örtüşüyor. Bu arada oyunun senaryosunu, aynı zamanda Doom 3’ün de senaryosunu kaleme almış olan Matthew Costello yazmış. Fakat Doom 3’ün kendini tekrar etmesi olayı, neyse ki Rage’de yok. Oyun başladığı tempoda devam ediyor ve sonuna kadar da bu tempoyu korumayı biliyor.

BALİSTİK UZMANI
Oyunun güçlü olduğu bir diğer yansa silah modifikasyonları. Hemen hemen tüm silahlarınızı, belli özellikler kazanacak şekilde değiştirebiliyorsunuz. Elbette oyunun ilerleyen bölümlerinde başınıza bela olacak güçlü düşmanlara karşı ayakta kalabilmek istiyorsanız bu güçlendirmeleri yapmak durumundasınız. Bunun için de öldürdüğünüz düşmanlardan çıkan cephane ve malzemeleri mutlaka toplamalısınız. Oyunda basit bir eşya yönetim sistemi de bulunuyor. Bu sayede topladığınız malzemeleri en verimli şekilde kullanmaya çalışıyorsunuz. Öte yandan kullandığınız cephane tipleri de değişiklik gösterebiliyor. Farklı düşman tiplerine değişik cephaneler kullanabiliyorsunuz. Bu da oyunun taktik derinliğini artırıyor. Tüm bu özellikler, oyunun rol yapma tarzına yakın özellikleri olarak dikkat çekiyor.

KUM SAATİ
Rage’in bir diğer önemli özelliğiyse araç kullanımı. Oyunun cidden büyük bir kısmı direksiyon başında geçiyor. Direksiyon başında savaşıyor ve yarışıyorsunuz. Aynı zamanda sadece bir binek olarak kullandığınız zamanlar da oluyor. Yine araçları ve aracın üzerinde bulunan silahları da modifiye edebildiğinizi hatırlatalım. İncelememizin sonlarına gelirken oyunun iki adet çoklu oyunculu seçeneğinin olduğunu ve bunlardan birinin tamamen araç kullanımına bağlı olduğunu hatırlatalım. Rage’in eksikleri yok değil. Yapay zekanın saçmaladığı ya da kare oranın düştüğü yerler de var. Ancak Rage, iD’den beklenecek kadar kaliteli ve beklentilerimizi boşa çıkarmayan sıkı bir yapım. Tüm oyunculara rahatlıkla tavsiye edebiliriz.