A Way Out incelemesi

21 Nisan 2018 21:00

Oyun sektörünün arkası kesilmez bir şekilde suratımıza Battle Royale, MOBA ve FPS fırlattığı bu günlerde, yaratıcı fikirlere oldukça hasret kalmış durumdayız. Bağımsız oyunların dahi kendisini tekrar etmeye başladığı düşünülürse, A Way Out’un yapmaya çalıştıklarını takdir etmemek elde değil.

Josef Fares biraz ilginç bir adam. Pek çoğumuz kendisini bu yıl gerçekleşen Video Oyun Ödülleri sırasında Oscar Ödülleri’ne ettiği küfürlerle hatırlıyoruz. Geçmişine baktığımız zaman neden bu denli tepkili olduğunu anlamak çok güç değil aslında. Bütün kariyerini vasat filmler yazarak ve yöneterek geçirmiş olan bu adam, bir noktada canına tak ederek oyun sektörüne geçmeye karar veriyor. İlginç bir şekilde, bu kararın sonuçları hiç de fena olmuyor. İlk oyununu 2013 yılında Brothers: A Tale of Two Sons ismiyle piyasaya süren Fares, hem ortaya koyduğu yaratıcı vizyonla hem de oyunun getirdiği başarıyla dikkatleri üzerine çekiyor. Oyunlarda hikaye anlatımının değişmesi gerektiğine kafayı takan Fares, tek kişilik bir oyunda iki kardeşi aynı anda yönetmemizi sağladığı oyunu ile bunu belirli ölçüde de başarabilmişti. Oyunların etkileşim ve paylaşım odaklı olması gerektiğini savunan bu adamın yeni oyununun, iki kişinin sürekli iletişimde olmasını zorunlu kılan bir yapıda olması da hiç şaşırtıcı değil elbette…

Sayfa: 1 2 3 4 5 6

Paylaş