Darksiders III incelemesi

07 Ocak 2019 21:00

AYRI DÜNYALARIN TÜRLERİ

Tüm bunlar Darksiders III için pozitif sonuçlar elde edebileceğimizi gösteren işaretlerdi. Ancak nasıl ki ikinci oyun bazı riskler almayı seçtiyse, yapımcı ekip burada da benzer bir yolda ilerlemeye karar vermiş. Bu tercihi nedeniyle geçmişte acı tecrübeler yaşamış bir ekibin yine de düşüncelerinden vazgeçmemesini alkışlayabilirdik, ortaya çıkan sonuç güzel olsaydı tabii… Darksiders’ın olmadığı zaman diliminde başka bir oyun serisi ortalığı kasıp kavurdu (ismi lazım değil Dark Souls) ve belli ki Gunfire Games ekibi bu yaygaranın bir nebze etkisinde kalmış. Kulağa oldukça garip gelecek biliyoruz ancak Darksiders III; sahip olduğu hızlı hack&slash aksiyon tarzını Dark Souls mekanikleri ile birleştirmeyi amaçlamış. Tüm sistemi sakin olma, analiz etme ve sonucunda saldırılarını tok ve insansı animasyonlarla gerçekleştirme üzerine kurmuş Dark Souls gibi bir serinin mekaniklerini nasıl olup da durmadan duvardan duvara zıplayan, düşmandan düşmana atlayan canlıların bulunduğu bir oyuna entegre etmeyi hayal ettiler bilemiyoruz. Ortaya çıkan şey belirli noktalara kadar arzulanan sonuca ulaşmayı başarmış ancak genellikle anlamsız bir çorba olmaktan öteye gidememiş. Bir kere oyunun hızını bir nebze aşağı çekmişler ki amaçları için mantıklı olsa da Darksiders gibi bir oyun için son derece yanlış bir karar bu. İkinci olarak ise vurdu mu tam vuran, hareketlerini inceleyip buna uygun karşılıklar vermeyi gerektiren yaratık tipleri yerleştirmişler. Önceden olduğu gibi aralarına dalıp canımız nasıl isterse kesip biçmek yerine, bu kez saldırıları savuşturduktan sonra saldırmayı gerektiren bir yapı oturtulmuş. Elbette dövüşler Dark Souls’un yakınından bile geçmiyor ancak ikisinin arasında bir orta noktada buluşmayı başarabilmişler en azından.

HEPİNİZDEN TİKSİNİYORUM!

Hatırlayacağınız üzere ilk oyunda War, ikinci oyunda ise Death bizlerle birlikte olmuştu. Bu oyunda ise dizginleri Fury’e bırakıyorlar. Fury isminin hakkını sonuna kadar veren bir karakter olmuş. Her şeye sinirlenen, öfkesi gözlerinden fışkıran, kimsenin kendisini anlamadığını düşünen bir karakter Fury. Kısaca ergen… Ki bu ergenlik motivasyonuna da yansıyor. En güçlü Atlı’nın kendisi olduğunu düşünen Fury, ekibin yönetiminin de kendisine bırakılması gerektiğini düşünüyor. War’ın ilk oyunda dünyaya getirdiği kıyametin hemen arkasında gerçekleşen bu olaylar sonucunda Fury’e deniyor ki; “Git dünyadan Yedi Ölümcül Günahı temizle, talebini sonrasında değerlendirmeye alırız”. Fury de bayağı bildiğiniz; “En güçlü benim tabii!” iddiasını ortaya koyabilmek için çıkıyor bu yolculuğa. Yok kardeşlerimi kurtarayım, yok dünyayı iblislerden temizleyeyim gibi bir düşüncede asla değil. İlginç bir karakter kısacası, yakın vadede bol bol cosplayini göreceğimizi düşünüyoruz.

Sayfa: 1 2 3 4 5 6

Paylaş