Dell XPS 14 incelemesi

24 Ağustos 2012 22:03


Teknolojik ürünlere ve markalara karşı belli başlı fikirlerimiz var ve bunlar genelde pek değişmez; değiştirmek de firma adına oldukça zaman ve gayret gerektirir. Özellikle bilgisayar üreticileri ile aramızda enteresan bir ilişki var. Ya markaya ve ürünlerine kendimizi adıyoruz ya da adamlar ağzıyla kuş tutsa bile bize yaranamıyor. Bir de iki arada bir derede kalan ürünler var. Tabii ki bu bir genellemenin dışında kalanlar olacaktır ancak çan eğrisini esas alarak baktığımızda durum özetle bu şeklide. Dell’in de marka olarak gözümüzde belli bir imajı var ve bu imaj Dell’in ucuz ve basit ürün üretmeyeceği şeklinde. Hele ki son yıllardaki tasarım merkezli atakları da göz önüne alındığında… Dell XPS 13’ü birkaç ay önce test ettiğimizde tasarımına; özellikle de malzemesine bayılmıştık. Yalnız 4 bin liranın da üzerine çıkan fiyatıyla biraz ürkütücü gelmişti bize. XPS 14’ü ise XPS 13’ten daha çok beğendik. Onun da fiyat olarak astronomiye yatkınlığı var ancak XPS 14, XPS 13’ün teknik özelliklerini neredeyse ikiye katlıyor; üstelik de ekranı daha büyük.

YUMUŞAK DOKUNUŞ
14 inçlik, 1600×900 piksel çözünürlük sunan ekranıyla Dell XPS 14, XPS 13’te neye “eksik” kalmış dediysek hepsini tastamam yerine koyan bir dizüstü bilgisayar olmuş. Açıkçası Ultrabook demeye dilimiz varmadı çünkü XPS 14’ün kilosu, maşallah, yerinde. 2,1 kg’lık ağırlığıyla pek de “ultra”lık bir hali yok. XPS 13’te ne HDMI ne de Ethernet bağlantısı vardı. Bu defa her ikisini de bulduk. Bilgisayarın sol yanında Ethernet, HDMI, mini DisplayPort ve iki adet USB 3.0 bağlantısı bulunuyor. Sağ yanda kulaklık/mikrofon girişi ve yine XPS 13’e konulmayan bağlantılardan SD kart okuyucu bulunuyor. Minik LED ışıkların oluşturduğu sevimli ve fonksiyonel pil durumu göstergesi bu defa yok; göremeyince üzüldük. Bir insan dizüstü bilgisayarının altına ne sıklıkla bakar bilmiyoruz ama Dell XPS 14’ün kasasının altı bile çok estetik. Burada da klavye ve bilek bölgesindekine benzer kauçuk dikkat çekiyor. Yüzey öyle yumuşak ve öyle hoş bir his veriyor ki dikkat çekmemesi mümkün değil zaten. Tam ortada, metal bir plaka üzerinde XPS, Windows 7 ve Intel logoları bulunuyor. Hoparlör ve fan çıkışı da bilgisayarın altında. Her ikisi için de diyebiliriz ki kasanın altında kalmaları kötü olmuş. Bilgisayarın 14 inçlik ekranı hem boyut hem çözünürlük olarak XPS 13’ten daha yüksek değerlerde. Full HD çözünürlüğü tercih ederdik ama 1600×900 piksel de iyi bir çözünürlük. Ekranın parlaklığı muazzam. 400 nit parlaklık sunan ekranın renk ve parlaklık seviyesi konusunda hiçbir sıkıntı yok. Ama kapağı aşağı yukarı birkaç derece bile oynatsanız kontrast anında bozuluyor. Görüntüde sınırlı açı, böylesine iddialı grafik güce sahip bir bilgisayar için kayıp. Teknik detaylara geçelim de ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılsın.

YÜKTE AĞIR, PAHADA AĞIR
Hayır yanlış yazmadık, deyimin aslının ne olduğunu biliyoruz ama XPS 14 için minik bir revizyona gitmemiz gerekti. Yoksa bugüne kadar test etme fırsatı bulduğumuz ve gerçekten ultra ince ve ultra hafif olan Ultrabook modellerine haksızlık etmiş olurduk. Ağırlığını ve fiyatını eleştirdik ama bu gördüğünüz Ultrabook, performans olarak pek çok standart dizüstü bilgisayardan gerçekten kat kat iyi. Ultrabook’ların var oluş amacını daha önce de defalarca tekrar etmiştik ama yineleyelim; hafif ve ince olmaları; uzun pil ömrü ve yüksek işlemci performansı sunmaları gerekiyor. Bir yandan da uygun fiyat kriterini de karşılamaları gerekiyor tabii ama Türkiye için bu bir hayalden öteye gitmiyor. Kıyaslamaları yurt dışı çıkış fiyatları üzerinden yapmak gerekli. Bizim test etme şansı bulduğumuz XPS 14’ün sahip olduğu konfigürasyon pek çok açıdan bugüne kadar gördüğümüz Ultrabook’ların üzerinde. Yani performans olarak eksik yok, fazla var. Ama taşınabilirlik maalesef söz konusu değil. Ivy Bridge işlemci ile gelen XPS 14’ün bizdeki versiyonu 1,90 GHz hızında Core i7 işlemci ile çalışıyordu. Üçüncü nesil Intel işlemciye sahip olduğu için zaten entegre grafik birimi de eskisinden daha iyi. Ancak XPS 14’te, Intel Graphics 4000’e ek olarak bir de NVIDIA ekran kartı bulunuyor. E haliyle böyle bir konfigürasyonu estetik tasarımlı bir kasada, gerekli bağlantı noktalarına da yer vererek bir araya getiren Dell’de, bilgisayarın ağırlığından dolayı kusur bulmuyoruz. Üzerinde, son aylarda çıkan bir oyunu yüksek ayarlarda oynayabildiğimiz bir bilgisayarı biz her zaman takdir etmişizdir. Yanınızda sıklıkla taşımayacak olabilirsiniz ama yorulmadan ve zorlanmadan komutlarınızı yerine getiren bir işlemciye sahip olduğunuzu unutmayın. Tabii ısınma problemini göz ardı edemeyiz; kasanın alt tarafında yer alan fan çıkışı hele ki yaz sıcağında sizi ciddi bir şekilde rahatsız edebilir. Isınmaya başlayınca doğal olarak artan sesiyle de varlığını hatırlatıyor. Ses demişken hoparlörün de kasanın altında (fanın tam ters istikametinde) yer aldığını yukarıda belirtmiştik. Bu sebeple sesin derinden gelen bir tonu oluyor. Bilgisayarın pil ömrü oldukça uzun. Günlük işlerin yoğunluğuyla kullanım süresi 6-7 saate kadar çıkabiliyor ki bu seviyedeki Ultrabook’ların genelinin kullanım süreleri aşağı yukarı 7 saat.

Sayfa: 1 2 3

Paylaş