Firewatch incelemesi

02 Mart 2016 22:30

Yürüme simülasyonları ve hayatta kalma oyunları, son dönemin oldukça revaçta olan türlerinden. FIrewatch, ilk bakışta bu iki türe de dahilmiş gibi görünüyor. Ancak aslında ikisiyle de tam olarak ilgisi olmayan, tamamen hikaye odaklı yapısıyla bizleri şaşırtmayı başarıyor.

Amerika gibi devasa bir kıtanın başına pek çok doğal afet musallat oluyor haliyle. En bilineni Katrina olmasına rağmen hemen her yıl sayısız zarara yol açan kasırgalar, milyarlarca dolar zarara sebep olan seller, yerleşim yerlerini tek seferde yok eden dev dalgalar derken başları bir türlü dertten kurtulmuyor. Bu felaketlerin belki de en vurucu olanıysa, 1988 yılında yaşanan Kuzey Amerika Kuraklığı’ydı. Neredeyse bir yıl süren ve kavurucu sıcakla birleşerek kıtanın yarısını etkileyen bu olay, 10 bine yakın insanın ölümü ve Amerika tarihinin maddi anlamda en büyük ikinci kaybı ile sonuçlanmıştı.

İşte bu kavurucu sıcakların etkilerinden biri de, aynı dönemde yaşanan Yellowstone Yangınları şeklinde kayıtlara geçti. 3.200 kilometrekare alanı yok eden ve üç ay boyunca devam eden bu yangınlar, tarihin en büyük yangınlarından biri olarak dikkat çekiyor. Oyun, bu olaydan bir sene sonra, 1989’da, Yellowstone Ulusal Parkı’nın Shoshone bölgesinde geçiyor.

Sayfa: 1 2 3 4 5 6

Paylaş