Game of Thrones: Episode 1 incelemesi

20 Ocak 2015 18:33

KUZEYİN İNSANLARI
Game of Thrones, pek çok yönden önceki Telltale Games oyunları ile benzerlikler gösterse de önemli farklılıkları da
bulunan bir yapım. İlk olarak normalde sezonlarını beş bölümden oluşturan firmanın Game of Thrones için bu sayıyı altıya çıkardığını görüyoruz. Hikayenin aceleye getirilmeden anlatılacak olması açısından güzel, daha çok bekleme anlamına geldiği için de kötü bir haber bu. Hoş, beklemeyi sevmeyen biriyseniz zaten Game of Thrones pek de size göre değildir.

Oyunu diğer Telltale Games yapımlarından ayıran ikinci ve asıl önemli özelliği öykünün 5 farklı oynanabilir karakter üzerinden aktarılıyor olması. Hem kitapta hem de dizide bu tarz bir anlatım tekniği benimsemiş bir yapım için en doğru karar da bu olsa gerek. Yönetilen karakterle kurulan bağın Telltale oyunlarını sevdiren en güçlü unsurlardan birisi olduğu düşünüldüğünde 5 ayrı isimle oynama fikrinin ilk başta tedirgin edici geldiğini söyleyebiliriz. Ancak burası Westeros ve tek bir karaktere haddinden fazla süre harcayarak bağlanmamanız gerektiğini hepiniz çok iyi biliyorsunuz… Biliyorsunuz değil mi?

Çünkü eğer bilmiyorsanız bu oyuna başlamamanız gerekiyor. Zira Telltale Games bu oyunu herkes oynasın ve keyif alsın diye yapmamış. Hedef kitlesi, hali hazırda kitaba veya diziye ciddi anlamda zaman ayırmış kişilerden oluşuyor. Karakter tasarımı ve hikaye örgüsü anlamında diziyi takip eden oyun, üçüncü sezonun sonunda başlıyor ve beşinci sezonun başlangıcına kadar da devam edecek. Yani en az 3 sezon Game of Thrones izlememiş iseniz, oyunda göreceğiniz bazı şeyleri anlamamanız ve dahası çok önemli konularda spoilera maruz kalmanız olası.

Ancak neyse ki, dizinin hikayesini birebir alıp oyuna olduğu gibi aktarmayı tercih etmemiş Telltale Games. Bunun yerine, dizide şimdiye kadar adı hiç geçmemiş olan (kitapta ise ucundan değinilmiş olan) House Forrester ailesine odaklanmışlar. Stark ailesine bağlı olan ve Kuzey’in tüm özelliklerini bünyesinde barındıran Forresterlar, Westeros’un entrika dolu dünyasında önemli bir yer edinmeyi istemeyerek de olsa başarıyor. Hem aile bireyi, hem de aileye yardımcı olan karakterlerle House Forrester içinde yer alan her ismin itina ile işlendiği rahatlıkla anlaşılabiliyor.

Ancak burada önemli bir sorun var. Forresterler, düşünce yapısında olduğu kadar karakter bazında da Starklar ile çok büyük benzerlikler taşıyor. Onurlu ve gururlu bir adam olan Gregor Forrester’ı Ned Stark ile karıştırmanız fazlasıyla olası. Ailenin en büyük oğlu olan ve savaş yetenekleriyle nam salmış Rodrik ise Robb’un aynadaki yansıması adeta. King’s Landing’e giderek orada kendisine bir yer edinmeye çalışan Mira’nın öyküsü Sansa’yı andırmıyor mu sizce de? Ethan ve Talia, hem yaş hem de görüntü olarak Arya ile Bran’i buram buram hissettiriyor. Starkların en miniği olan Rickon bile unutulmamış ve Ryon olarak yerini almış ailede. Jon Snow? Eh, onun da öyküsünün bir benzerini evin yaveri Gared’a yedirdik mi ailemiz tamamdır işte…

Sayfa: 1 2 3 4 5 6

Paylaş