Gerek tasarımı gerekse sahip olduğu teknolojik donanımıyla sınıfının en önemli modellerinden birisi olan Mazda CX-5 ile yaklaşık 800 kilometrelik keyifli bir yolcuk geçirdik. Tüm parçaları bir araya getirdiğimizde ise detaylarını paylaşmaktan keyif aldığımız bir değerlendirme sonucu ortaya çıktı. Bir otomobilin karşısına geçtiğinizde, bunlardan kaç tanesi sadece duruşuyla size bir şiir okuyabilir? Evet, muhtemelen pek fazlası değil. Mazda, özellikle beş yıllık süre zarfı içerisinde çok ciddi ilerleme kaydeden sayılı üreticilerden birisi oldu. Gerek motor teknolojisi gerekse tasarımıyla insan ve makine birlikteliğini maksimum noktada bir araya getirmek isteyen şirket, zaman içerisinde her iki alanda da kesinlikle adından söz ettirmeyi başardı. Bu atılımın ilk ayağı olan ve tasarımı ilgilendiren kısımla 2012 yılında tanıştık ve ona "KODO" adıyla seslendik. Bu kelime sadece bir yüzü değil arkadaki bir felsefeyi temsil ediyordu. Otomobillerin sadece basit, bükülmüş bir metalden fazlası olduğuna inanan Mazda, dışarıdan bakıldığında kullanıcısıyla arasında duygusal bir bağ yaratmayı başaracak otomobiller üretmek için harekete geçmişti. Bu planın uygulanma zamanıyla yeni bir otomobilin doğuşu ortak bir noktada kesişti ve bu modele de CX-5 adıyla seslendik. Mazda'nın KODO tasarım felsefesini tanıttığı ve uyguladığı ilk model konumunda olan CX-5, macerasında altıncı yılını kutluyor. 2012 yılında Mazda'nın ürün gamına giren araç, o dönem adeta kendinden sonra geleceklerle ilgili bir elçi görevini üstlendi. Lakin "elçinin" görevi sadece bununla kalmadı. Aynı zamanda Mazda'nın SKYACTIV adını verdiği motor teknolojisinin de uygulandığı ilk modellerden birisi olan CX-5, ikisi bir arada formulünün uygulandığı bir kahve gibiydi. Krema ve kahvenin bir araya gelmesinin ardından ise geriye tek bir gereklilik kalmıştı; yola çıkılmalıydı ve kesinlikle KODO yolda olmalıydı... [lpg start= end=] KODO YOLDA OLMALI 2012 yılında başlayan üretim sürecinde 2017 model yılıyla birlikte ikinci jenerasyonuna kavuşan CX-5, KODO'nun nasıl başarılı bir şekilde evrilebildiğini gözler önüne seriyor. Araçla geçirdiğimiz beş günlük zaman dilimi içerisinde sizlere teknik özellikleri kadar hissettirdiklerinden de bahsetmemiz gerekiyor. Dışarıdan bakıldığında bir köpek balığını andıran ön yapıya sahip olan CX-5'te, LED gündüz farlarının tasarıma kattığı agresiflik etkisi kesinlikle atlanmamalı. Sonuçta bazılarımız sinirlenince daha güzel oluyor öyle değil mi? Arka tarafı ön bölümüne göre nispeten daha sade olan aracın tasarımı, büyüklüğü 19 inç olan jantlarla tamamlanıyor. Burada kullanılan setin tasarım yapısı da fazlasıyla özgün. Ebat olarak baktığımızda toplamda 4.550 milimetre uzunluk, 1.840 milimetre genişlik, 2.700 milimetre aks mesafesi ve 1.690 milimetre yükseklik değerlerine sahip olan aracın bu jenerasyonundaki en büyük artışı 20 milimetre ile yüksekliğinde. CX-5'in görünürde sunduğu yapı bu şekilde. Peki ya hissettirdikleri? Büyüklerimizin otomobillerle ilgili söylediği "özlü" deyişlerden birisi "En iyi otomobil bindiğin otomobildir." sözüdür. Bu, herkesin ulaşabildiği otomobili en üst noktaya koyması gerektiğini belirten, temiz duygularla söylenmiş bir sözdür aslında. Mazda CX-5'in içerisine girdiğinizde bu sözü doruklarına kadar yaşıyorsunuz diyebiliriz. Gündelik hayatta otomobillerin içerisinde giderken, bazı modeller için yanımızdakini dürtüp "şuna bak, ne güzel değil mi?" demişliğimiz en az bir kere vardır. CX-5'in içerisinde giderken ise bu duygunun yerini "Aslında onlar bana baksa daha iyi olur." düşüncesi alıyor. Bu düşüncemizin yanlış olmadığını gün içerisinde bazı kullanıcıların bizzat yanımıza gelerek araçla ilgili bilgi almak ve tasarımıyla ilgili "methiyelerini" duyarken tanık olduk. Tüm bunların ardından şunu belirtmeliyiz ki KODO kesinlikle yolda olmalı! [lpg start=2 end=7] EL İŞÇİLİĞİNİN ÖZENİ Mazda CX-5'in dış tasarımı kadar içerisinde de büyük bir çalışılmışlık ve özen görüyorsunuz. İçeride kullanılan deri, alüminyum ve piano black kaplamaların enfes birlikteliği, malzemelerin kusursuz bir uyumla birbirine bağlanması premium bir araç hissiyatını sonuna kadar yansıtıyor. Isıtmalı ve elektrikli koltuklara oturduğunuz da, fark edebileceğiniz ikinci nokta iç ambiyansın kalitesinden arka kısımda da ödün verilmediği oluyor. Genelde otomobillerde rastladığımız arka koltukların ön koltuklara göre farklı yapıda olması durumu burada kesinlikle söz konusu bile değil. Arka kol dayamanın içerisinde karşınıza çıkan USB bağlantı noktası, zaten Mazda'nın aracın genelinde ne kadar özenli davrandığının kanıtı niteliğinde. [lpg start=8 end=15] Mazda’nın yine CX-9’da yer verdiği yeni nesil üç kollu sportif direksiyonu birebir şekilde aktardığı konsolda boyutu 7 inç olan multimedya ekran ve cama yansıtılan renkli head-up display sürücünün en çok muhatap olduğu parçalardan. Multimedya ekranın çözünürlük, hız ve grafik konusunda başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Lakin buradaki ekranın ebatsal olarak biraz daha büyümesi artık bir zorunluluk haline gelmiş durumda. Kol dayamanın hemen altında yer alan ve BMW'nin iDrive sistemiyle benzer bir yapıya sahip olan joystick ile kontrol edilebilen bu sistemin en büyük problemi navigasyonun kullanımı. Ya da kullanılamaması demek daha doğru olur. Adreslerin girişi konusunda uğraştırıcı olan navigasyon arayüzünün kesinlikle daha kullanılabilir hale getirilmesi gerekiyor. Renkli head-up display ise anlık tüm bilgilerin ve elektronik uyarıları oldukça net bir şekilde ön cama yansıtıyor. Gün ışığında da gayet net bir şekilde görülebilen verilerle birlikte sürücünün gözünü yoldan ayırmasına hiç gerek kalmıyor. Eşya gözü konusunda da gayet yeterli alanların bulunduğu içeride, 1.150 TL karşılığında araca eklenen beyaz deri döşemenin kirlenmeye yatkın olduğunu belirtmeden geçmeyelim. [lpg start=16 end=18] BANA ELLERİNİ VER Mazda'nın ürün gamındaki diğer modellerden farklı olarak CX-5 sadece Power Sense donanım seçeneğiyle satın alınabiliyor. En üst donanım seviyesi olarak bildiğimiz bu paket haliyle beraberinde sunulan tüm özellikleri getiriyor. Aslında bu donanım kısmı biraz bıçak sırtı bir durum. CX-5'in bir yandan tek bir donanım seçeneği ile satılması, satın alma sürecinde bariz bir dezavantaj. Lakin diğer pencereden baktığımızda, diğer markaların en üst donanım dediği paketlerde bile bazı hayati parçaları opsiyon olarak sunması durumu Mazda'da söz konusu bile değil. Bu sayede adaptif LED ışıklandırma grubu, elektrikli sunroof ve bagaj kapağı, elektrikli koltuklar, ön-arka park sensörü, yağmur ve nem sensörü, geri görüş kamerası, akıllı fren desteği, direksiyona müdahale edebilen şerit asistanı ve 10 hoparlörlü Bose ses sistemi gibi parçalar araç içerisinde standart olarak sunuluyor. Bu arada ses sisteminin fazlasıyla başarılı olduğunu da belirtmeden geçersek olmazdı. Tüm bu donanımlar arasında teknolojik açıdan en hissedilir olanı ise hiç şüphesiz "çeyrek" otonom sürüş deneyimi. Aracın üzerinde bulunan sensör ve radarların birlikteliği ile kullanabilen bu özellik, içerisine adaptif hız sabitleyici ve şerit asistanını alıyor. Hız sabitleyiciyi aktif ettiğiniz andan itibaren çalışmaya başlayan bu özellikte, araç gaz, fren ve direksiyon tepkilerini kendisi kontrol ediyor. Lakin bunu henüz tam anlamıyla yaptığını söylemek pek mümkün değil. Nedeniyse CX-5'in yaklaşık 10 saniyede bir ellerinizi direksiyonda hissetmek istemesi. Yani "ben asistanı aktif ettikten sonra uzun yolda bir daha direksiyona dokunmam, kendi gitsin" diye bir düşünceye kapılma lüksünüz maalesef henüz yok. Şüphesiz bu aracın sahip olduğu teknoloji ve güvenlik kriterleriyle doğru orantılı bir seçenek lakin en azından eller serbest giriş süresi 20-30 saniye aralığında olsa kesinlikte daha iyi olabilirdi. Sanıyoruz ki Mazda'nın insan-makine birlikteliği felsefesinden, sürekli ellerimizi direksiyonunda isteyen CX-5'te fazlasıyla memnun. [lpg start=19 end=22] DÜNYANIN EN İYİ SIKIŞTIRMA ORANI Mazda CX-5 maceramızın belki de en önemli kısmını motor teknolojisi ve sürüş özellikleri oluşturuyor. Yazımızın başında da bahsettiğimiz gibi bu otomobilde tasarımı kadar benzersiz bir motor teknolojisi var. Motorun dünyada "enler" arasına girmiş yapısından bahsetmeden evvel sunduğu performans değerlerine bakmakta fayda var. 1.998cc hacme sahip olan bu makine 160 beygir güç ve 208 Nm tork değeri üretiyor. 6 ileri şanzımanla kombin edilen bu güç değerleri dört tekerlekten çekiş sistemiyle asfalta aktarılmakta. CX-5'te kullanılan dört tekerlekten çekiş sistemiyle ilgili de bir yakın plan yapmamız gerekiyor. Mazda'nın i-ACTIV adını verdiği elektronik bir dört çeker sistemi olan bu altyapı daha çok tork dağıtımı üzerine kurulu. Mazda mühendislerinin tüketim değerini aşağıda tutmak adına, normal şartlarda yüzde 98 öne yüzde 2 arkaya olarak belirlediği bu dağılım sayesinde ekonomi yapmak mümkün. Bu altyapının kullanıldığı araçlarında sensörlerden faydalanan Mazda, saniyede 200 kere kontrol işlemi gerçekleştiren bir bilgisayar ile sürekli olarak yolu, hava sıcaklığını ve direksiyon tepkilerini analiz ediyor. Yani sistem eğer yağmur algılar veya karlı bir zeminde olduğunu "hissederse" tork iletimini de tekerleklere dengeli bir şekilde dağıtmaya başlıyor. Burada belirtmemiz gereken en önemli nokta, i-Active gibi elektronik çekiş sistemlerinden maksimum fayda alınabilmesi için muhakkak kış lastiklerinin takılması gerektiği. [lpg start=23 end=25] Gelelim CX-5'in kalbinin attığı yer olan kaputun altında yatan teknolojiye. Mazda'nın tıpkı Wankel motor örneğinde olduğu gibi kendi içerisinde geliştirdiği ve SKYACTIVE adını verdiği bu teknoloji beraberinde dünyanın en iyi sıkıştırma oranını getirdi. Ağırlıklı olarak 10-12 aralığında olan bu oran CX-5'de de kullanılan bu motorlarda 14:0:1 seviyesinde. Peki bu oranın ne gibi avantaj ve dezavantajları var? Yüksek sıkıştırma oranı beraberinde titreşimi ve sesi yüksek bir motor ortaya çıkartıyor. Nitekim CX-5'i çalıştırdığınız zaman "Acaba bu dizel motor mu?" diye düşünebiliyorsunuz. Lakin ideal sıcaklık yakalandığında ortada rahatsız edici seviyede bir durum kalmıyor. Sıkıştırma oranının beraberinde getirdiği avantajlar ise yakıt tüketiminden başlayıp daha düşük karbon salınımıyla devam ediyor. Nitekim Mazda'nın CX-5'te yer verdiği 2.0 litrelik SKYACTIV-G motorunun fabrika verilerine baktığımızda ortalamada 6,6 litre gibi bir değer görürüz. Bu neredeyse 1,4 litrelik benzinli bir motorla eş. Peki yaklaşık 800 kilometrelik test yolculuğumuzda bizim elde ettiğimiz ortalama tüketim değeri nasıldı? [lpg start=26 end=28] Sizlere teknik değeri paylaşmadan önce şunu belirtmeliyiz ki start/stop teknolojisinin de kullanıldığı 2.0 litrelik bu motorun genel tüketim seyri kesinlikle standart 2.0 litreliklerden daha tutumlu. CX-5'i kullanırken yol bilgisayarına yansıyan değerler daha çok 1.6 litrelik motora sahip bir araç kullanıyormuşsunuz hissi yaratıyor. Yaptığımız yolculuklarda, normal bir kullanıcı rutininin yanı sıra motorun gerçek tutumluluk potansiyelini anlayabilmek adına "pinti" sürüş modumuzu da devreye soktuk. Aracı teslim ederken yol bilgisayarında bize gösterilen ortalama tüketim değeri 8,9lt/100km şeklindeydi. Lakin doğrusunu söylemek gerekirse CX-5 ile sürekli bu değerlerde gezmeniz pek mümkün değil. Bu konuda gerçekçi tüketim değeri olarak 9,5 ile 10,7 litre aralığını verebiliriz. Uzun yolda 100 km/s hızlara sabitleyip giderseniz 8,9 litrenin de altına inebileceğimizi de belirtmeden geçmeyelim. Mazda CX-5 ile ilgili üzerinde durmamız gereken son nokta sürüş konforu üzerine olacak. CX-5'in süspansiyonlarının yol koşullarına göre farklı hissiyatlar uyandırsa da temelinde sert bir yapıya sahip olduğunu söyleyebiliriz. Çok fazla derin yerlerden geçmediğiniz sürece sönümleme oranları fena sayılmaz lakin koşullar zorlaştıkça özellikle arkadaki yayların sönümleme konusunda biraz zayıf kaldığı hissedilebiliyor. Bu da gayet konforlu ve yalıtımı başarılı olan kabin içerisine bir anda arkadan gelen sesin rahatsızlık boyutunu artırıyor haliyle. Üzerlerinde 19 inç'lik jant seti standart olarak gelen araçta 18 hatta 17 inç'lik set seçeneğinin sunulması buna biraz da olsa çözüm olabilirdi. Artık belli standartlarda ürünler ortaya koyan markaların bu sınıfta yer alan modellerinin bile çok ciddi fiyatlarla satışa sunulduğunu görebiliyoruz. Mazda CX-5'in içerisinde bulunduğu 200.000 TL fiyat da bahsettiğimiz bu sınırda yer alıyor. Aracın size hissettirdiği şeyler ve kalitesiyle günümüz şartlarında bu paranın karşılığını verdiğini söyleyebiliriz. Mazda CX-5, keşke dediğimiz noktaları olmasına rağmen kullanırken her detayıyla keyif veren otomobillerden birisi olarak zihinlerimizde yer edinecek. [lpg start= end=] DETAYLAR TASARIM KODO felsefesi, CX-5’i tüm rakiplerinden ayıran en önemli parçalardan KOKPİT Malzeme kalitesi üst düzey olan ön bölümde 7 inç’lik multimedya ekran var MAZDA HUD Direksiyonun arkasına yansıtılan veriler sayesinde sürücünün gözü hep yolda KULLANIM ALANI Mazda CX-5’in bagaj bölümü 506 litre hacminde kullanım alanı sunuyor YOL TUTUŞ G-Vectoring teknolojisi virajlarda daha az direksiyon komutu ile kontrol sağlıyor MOTOR 2.0 litrelik SKYACTIV-G motor tutumluluk potansiyeli yüksek bir karakter ortaya koyuyor [lpg start= end=] TEKNİK ÖZELLİKLER VE PUANLAMA