Nereden Nereye #5: BMW 3 Serisi

18 Kasım 2016 22:00

Nereden Nereye bu hafta, BMW’nin küçük canavarı 3 Serisi ve M departmanının en önemli ürünülerinden olan M3’ü konuk ediyor.

Başarı dolu bir 100 yıl: BMW

BMW! İlk modelinden son modeline sokakta gördüğümüz her otomobili ayrı bir genetik ayrı bir güzellik vadediyor. Başarı dolu bir 100 yılı geride bırakmaya hazırlanan Alman devi, sokaklarda gördüğümüz o güzel otomobillerine, diğer üretimlerine baktığımızda en son başladı aslında. Üretim hayatına 1917 yılında uçak motorlarıyla başlayan BMW, Birinci Dünya Savaşı‘nda Almanya’nın en önemli tedarikçilerinden birisi oldu. Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle birlikte üretimde çeşitliliğe gitmeyi planlayan marka yöneticileri, 1923 yılında motosiklet üretimine başlamaya karar verdi. BMW’nin otomobil üretimine başlaması için ise 1928‘i beklemesi gerekecekti.

BMW, otomobil yolculuğuna İngiliz üretici Austin‘in “Austin 7” modelinden yola çıkarak Dixi ile başladı. 1928 yılında üretimine başlanan Dixi’nin, üretim hayatı sadece üç yıl sürdü. İleriki süreçte motor üretimine tekrar ağırlık veren Bavyeralı üretici, savaş uçaklarına ürettiği motoların yanına yolcu uçaklarına ürettiği motorları dahil etti. İkinci Dünya Savaşı‘nın patlak vermesiyle yine Alman ordusunun en önemli tedarikçilerinden olan marka, savaş sonrası sıkıntılı bir döneme girdi. 1958 yılına gelindiğinde otomobil departmanı, finansal sıkıntıları aşmanın yolunu arar hale gelmişti. Üretim konusunda sıkıntılar yaşayan BMW için en iyi adres otomobil kültürü en gelişmiş ülkelerden biri olan İtalya‘dan başka bir yer değildi. 50’lerin başında buzdolabı, scooter ve üç tekerlekli küçük ulaşım araçları tasarlamak üzerine kurulan küçük üretici Iso‘nun BMW’nin kurtarıcısı olacağını kim bilebilirdi?


BMW, 1958 yılında yaptığı hamleyle İtalyan üretici Iso’nun hisselerini satın aldı ve 1953 yılında ürettiği küçük otomobil Isetta’nın tasarımına, kendi motor teknolojisini uygulayarak BMW Isetta olarak piyasaya sürdü. Beklenmedik bir şekilde talep gören BMW Isetta, satış rakamlarıyla otomobil departmanının yüzünü güldürdü ve kendi ayakları üzerinde durmasında kilit rol üstlendi. 1966 yılında 02 Serisi‘yle başarısı perçinleyen BMW, 1975 yılına gelindiğinde karşımıza yeni bir efsaneyi çıkardı.


Birinci Jenerasyon: E21 (1975-1981)

BMW 3 Serisi’nin hikayesi bir diğer efsane modelin ayak izlerini daha ileriye taşımak adına ortaya çıkan bir macera aslında. 02 Serisi’nin yerine yeni bir model ortaya koymayı planlayan BMW ekibi, 3 Serisinin planlarına üretim aşamasından yaklaşık 2 yıl önce başladı. BMW tasarım şefi Paul Braca tarafından tasarlanan 3 Serisi, otomotiv tarihinin en farklı tanıtımlarından biriyle dünyanın karşısına çıktı. 1975 yılında Münih Olimpiyat Stadı‘nda boy gösteren birinci jenerasyon 3 Serisi, gerek iç gerekse dış tasarım konseptiyle BMW’nin o dönemde gelecek tasarım dilinin ilk yansıması olarak tarih sahnesindeki yerini aldı.

Birinci jenerasyon 3 Serisi’nin ölçülerine baktığımızda 4.355 mm uzunluğunda ve 1.380 mm yüksekliğinde olduğunu görüyoruz. Birinci jenerasyon 3 Serisi’nin aks mesafesiyse 2.563 mm olarak kayıtlardaki yerini koruyor. Birinci jenerasyona altyapısal olarak baktığımızda, ön tarafta yer verilen süspansiyonların MacPherson, arka tarafta yer alan süspansiyon yapısının ise bağımsız ve snap oversteer olarak karşımıza çıkıyor.

Birinci jenerasyon; 315, 316, 318, 320 ve 323 olmak üzere beş farklı modelle birlikte sedan ve cabrio (4.595 adet) gövde opsiyonlarına sahipti. BMW 3 Serisi’nin ilk jenerasyonu üretim bandında bulunduğu 6 yıl boyunca 1.6 litre V4, 2.0 litre V4-V6 ve 2.3 litre V6 motor seçenekleriyle kullanıcılara sunuldu. Motorların güç değerleri yaklaşık 90 beygirden başlayıp 140 beygire kadar değişiklik gösterdi. 3 Serisi’nde ilk jenerasyondan itibaren üç ileri olmak üzere otomatik şanzımana yer veren BMW, bununla birlikte dört ve beş ileri manuel şanzıman seçeneğini bu jenerasyona dahil etti. Birinci jenerasyonun 2.3 litrelik altı silindirli üyesi 1979-1981 yılları arasında, Bosch‘un geliştirdiği ve ilk olarak 1973 Porsche 911 Turbo‘da kullanılan yakıt enjeksiyon teknolojisi olan K-Jetronik (Devamlı Enjeksiyon Sistemi olarak da bilinir CIS) teknolojisine sahip oldu. Bağımsız yapıda olan bu sistem elektronik şekilde, sürekli devam eden yakıt enjeksiyonu ile birlikte, hava ve basınç değerleri maksimize şekilde ölçüp kontrol ederek tüketim ve performansta pozitif bir etki sağlaması amaçlandı.


İkinci Jenerasyon: E30 Çakal (1982–1991)

İkinci jenerasyonla birlikte işin içine BMW tutkunlarının da fazlasıyla sevdiği M performans ekibi de dahil oldu. 1982 yılında karşımıza çıkan ikinci jenerasyon, birinci jenerasyona oranla çok daha dinamik ve sportif yapıya sahipti. Yeniden tasarlanan ön ve arka ışıklandırmalar, ön tampon ve araç içerisindeki bölgeseler makyajlar bütünsel olarak ikinci jenerasyonun karakteristiğini oluşturan etmenler olarak karşımıza çıktı. İlk olarak iki kapı tasarımıyla satışa sunulan ikinci jenerasyonda ileriki süreçte dört kapı, convertible ve touring versiyonları dahil edildi. 1.6 litreden başlayan motor seçenekleri 3.0 litreye kadar yükseldi. BMW, ikinci jenerasyondan itibaren 3 Serisi’nde zaman içerisinde hacim değişikliği gösteren dizel motor seçeneğine de yer verdi.

Ülkemizde de halen binlerce tutkunu olan M3 serinin başlangıcına yine ülkemizde “çakal kasa” olarak da bilinen ve ayrı bir hayran kitlesi olan E30 kasasıyla şahit olduk. 90 beygir ve 140 nm’den başlayan değerler M3’ün seriye dahil olmasıyla birlikte 235 beygir güce ve 240 nm tork değerine kadar yükseldi. 325iX ise BMW 3 Serisi’nin dört tekerlekten çekiş altyapısına sahip ilk modeli olarak kayıtlara geçti. M3’ün ilk jenerasyonunun üretimine 1987 ile 1990 yılları arasında devam edildi.


Üçüncü Jenerasyon: E36 (1992–1998)

M performans modelinin de aileye eklenmesiyle birlikte sınıfında fark yaratan bir model haline gelen BMW 3 Serisi’nin üçüncü jenerasyonun ilk sahne alışı takvimler 1990‘ı gösterdiğinde gerçekleşti. İlk etapta dört kapılı sedan formuyla karşımıza çıkan üçüncü jenerasyonda coupe, convertible, hatchback ve station wagon kasa tipleri ileriki süreçte aileye eklendi. 1999 yılına kadar üretimine devam edilen üçüncü jenerasyon tasarımıyla “Yunus Kasa” olarak da kimi yerlerde biliniyor. Eski jenerasyona göre daha oturaklı bir yapıda olan E36’da altyapısal olarak yol tutuş karakterinde iyileştirme sunulması adına süspansiyon sisteminde geliştirmelerin yapıldığını görüyoruz.

BMW’nin üçüncü jenerasyonda dizel motor seçeneklerinde çeşitlenmeye gittiğini görüyoruz. E36’da 1.6-1.9 litre dört silindirli, 2.0-3.2 litre altı silindirli benzinli motorlara, dört silindirli 1.7 litre dizel ve altı silindirli 2.5 litre hacminde dizel üniteler dahil oldu. E36 ailesinin 102 beygirlik 316i modeliyle başlayan model yelpazesi 190 beygirlik 328i‘ye kadar çeşitlilik gösterdi. Üçüncü jenerasyonla birlikte M3’te de ciddi performans değerleri gün yüzüne çıktı. Avrupa’da sunulan M3 eski jenerasyona oranla 316 beygir güce 350 nm tork (3250 devirde) değeri üretecek hale geldi.


Dördüncü Jenerasyon E46 (1998–2005)

BMW 3 Serisi’nin günümüze en yakın ve güncel olarak nitelendirebileceğimiz tasarım yüzünün dördüncü jenerasyonla birlikte başladığını söyleyebiliriz. 1998 yılında üretimine başlanan dördüncü jenerasyon, üçüncü jenerasyonda sunulan tüm kasa versiyonlarına sahip şekilde üretim hayatına devam etti. E36’nın şasisi üzerinde adeta yeniden tasarlanan yeni nesil 3 Serisinde 25 mm artış gösteren aks mesafesiyle içeride daha ferah ve geniş bir sürüş deneyimi sunuldu. Yeni jenerasyonla birlikte iyileştirilen iç tasarımla birlikte BMW’nin dönemin önemli teknolojilerinden olan Bluetooth, DVD destekli navigasyon sistemi, CD okuyucu, televizyon ve telekomünikasyon sistemlerinin hepsi E46’da kullanıcılara sunulan zengin donanımlar olarak kayıtlara geçti.

BMW E46 ailesinin motor seçenekleri tıpkı üçüncü jenerasyonda olduğu gibi 1.6 litrelik benzinli motorla başlıyor ve altı silindire sahip 4.0 litrelik motor seçeneğine kadar esneklik gösteriyordu. Dördüncü jenerasyonun dizel motorlarıysa 2.0 litrelik üniteden başlayıp 3.0’a kadar yükseliyordu. Üçüncü jenerasyonla birlikte 3 Serisi’nde yer verilen vites yelpazesi de bir hayli çeşitlilik kazandı. Beş ve altı ileri manuel şanzımanlarla birlikte dört, beş ve altı ileri (Drivelogic) otomatik şanzımanlar bu jenerasyonda sunulan vites opsiyonları arasındaydı.

Milenyum çağının ilk BMW M3 tarihler Ekim 2000‘i gösterdiğinde karşımıza çıktı. M departmanının yeni nesil 3.2 litre hacimli motoruyla yola koyulan E46 M3, coupe ve convertible kasa tipleriyle üretildi. Standart olarak 6 ileri Getrag vites kutusuyla gelen yeni nesil M3’te 2006 model yılı için Road and Track dergisinden ödül kazanmasını sağlayacak olan SMG drivelogic şanzıman opsiyonel olarak sunuldu. SMG II ile birlikte direksiyonda konumlandırılan pedallar üzerinden vites geçişiyle M3, pist deneyimini yolda vadeder hale gelmişti. Yeni nesil motoruyla toplamda 338 beygir güç üreten E46 M3, 365 nm tork değerine sahip olarak karşımıza çıkmıştı. 8.000 devire kadar çevirebilen dördüncü jenerasyon maksimum tork değerini 4.900 devirde verebiliyordu.


Beşinci Jenerasyon E90-E91-E92-E93 (2006–2013)

Beşinci jenerasyon 3 Serisi ilk kez 2004 yılında kullanıcıların karşısına çıktı. Kasa tiplerine göre kod ayrımlamaları yapılan beşinci jenerasyonda sedan (E90), station wagon (E91), coupe (E92) ve cabrio (E93) versiyon seçenekleri yer aldı. 2004 yılında tanıtılan ilk kasa olan sedanı 2006’da coupe, 2007’de cabriolet versiyonları izledi. Geride bıraktığı her jenerasyonla çok daha oturaklı ve sportif bir şekilde karşımıza çıkan 3 Serisi iç tasarımda sunduğu hazzı dış hatlarda da iyice yaygın hale getirdi. Lakin beşinci jenerasyon, tasarımdan ziyade performans ve motor teknolojileri anlamında 3 Serisi tarihine damga vuracaktı.

316i‘den başlayan beşinci jenerasyon versiyonları 335i’ye kadar çeşitlilik gösterdi. Geliştirilen motorlarla daha güçlü hale gelen BMW 3 Serisi’nin en düşük versiyonu 114 beygir gücündeydi. Tüm bu motor seçenekleri ve performans değerleriyle birlikte BMW 335i, geride bırakılan dört jenerasyonla birlikte 3 Serisi tarihinin ilk turboşarj güçlendirmesine sahip modeli olarak karşımıza çıktı. 3.0 litrelik twinTurbo V6 motor BMW 3 Serisi’ni yeni bir seviyeye çıkartan özellik olarak BMW tarihindeki yerini koruyor. Ve tabiki M3! M performans ekibinin standart M3’te GTS modelini getirmesesiyle birlikte model, 444 beygir güç ve 440 nm tork üreten bir canavar halini aldı. BMW M3 GTS 0’dan 100’e sadece 3.6 saniyede erişebiliyordu. Standart M3 ise 414 beygir güce 400 nm tork değeriyle 0’dan 100’e 4.0 saniyede çıkabiliyordu.


Altıncı Jenerasyon F30-F31 (2012-…)

BMW’nin yine ilk Sedan gövdesiyle karşımıza çıkardığı F30 kodlu altıncı jenerasyon 3 Serisi ilk kez 2012 Cenevre Otomobil Fuarı‘nda karşımıza çıktı. İleriki süreçte sadece belirli pazarlarda sunulmak üzere station wagon versiyonu beşinci jenerasyon ailesine eklendi. Günümüzde 4 Serisi olarak satılan modellerini 3 Serisi tabanlı olarak üreten BMW, gelecek planlarının ilk yansımalarına altıncı jenerasyonda yer verdi. Tasarım hatları olarak en “medeni” ama bir o kadar da “kızgın” hatlara kavuşan 3 Serisi’nin altıncı jenerasyonundaki yeniliklerin en önemlileri yine motor teknolojileri kısmında karşımıza çıktı. 3 Serisi’nin daha uzun ve geniş versiyonu olan 3 Serisi Gran Turismo ile aileye yeni bir üye dahil oldu.

Motor teknolojilerinde kronolojik olarak gittiğimizde ilk olarak ailenin en hızlısı karşımıza çıkıyor. 2014 yılında en yonu formuyla ve F80 koduyla ilk kez karşımıza çıkan altıncı jenerasyon M3’ün tasarımsal yeniliklerinde bizi karbon fiber tavan karşılıyor. M paketle birlikte aracın tamamen değişen aerodinami karakteri güçlenen motoruyla yeni M3’ün rakiplerinden gerek tasarım gerekse performans olarak öne taşıyordu. 0.1 saniye iyileşme gösteren 0-100 değeriyle 3.9 saniyede bu hıza erişem yeni nesil M3’ün özel paketsiz versiyonunun maksimum sürati 249 km/s olarak kaydedildi. 425 beygir güç ve 550 nm tork değerine sahip BMW F80, twinTurbo V6 motoru ve performans paketiyle birlikte saatte 280 km’ye ulaşabilir bir hale geliyordu. Geride bırakmaya hazırlandığımız 2016’da BMW 3 Serisi tarihinde ilkler listesine yazdılığı bir yıl olacak. BMW, 330e modeliyle birlikte 3 Serisi’nde hibrit teknolojisinin yer aldığı ilk seri olarak kayıtlara adını yazdırdı.BMW, F kodlu modelleri 2018 yılı ile sonlandırarak, 3 Serisine G koduyla yeni bir tasarım ve 7 Serisi’nde kullanılan CLAR altyapısını getirmeyi planlıyor. Önümüzdeki süreçte yeni nesilleriyle muhtemel başarılarına devam edecek olan 3 Serisi, her jenerasyonuyla farklı farklı kitleleri ve jenerasyonları otomobil tutkusu etrafında toplamaya devam edecek.

BONUS VİDEO

NEREDEN NEREYE SERİSİ
Nereden Nereye #1: Nissan Skyline GT-R
Nereden Nereye #2: Ford Focus
Nereden Nereye #3: Volkswagen Golf
Nereden Nereye #4: Mitsubishi Lancer EVO
Nereden Nereye #5: BMW 3 Serisi
Nereden Nereye #6: Subaru Impreza
Nereden Nereye #7: Toyota Corolla

Paylaş