Pikuniku incelemesi

14 Şubat 2019 21:15

NORMALİ KİM NE YAPSIN?

Pikuniku’yu kısaca açıklamak istesek; “alabildiğine saçma” tanımlamasını yapardık sanıyoruz ki. Saçma olmasını temel mekaniği olarak kullanmayı seçen oyunlar vardır ve bu oyunlar ancak kemik bir kitleye hitap ederler. Postal gibi, Goat Simulator gibi, Manuel Samuel gibi… O yüzden bu tarz sululuklara toleransı olmayan biriyseniz direkt olarak Pikuniku’dan uzak durabilirsiniz. Ancak saçmalığın içindeki eğlenceyi görebilenler için keşfedecek çok fazla şey barındırıyor oyun bünyesinde. Önemli uyarı; bu inceleme, tam olarak bu noktadan itibaren oyunun yapısına uygun bir şekilde hayatına devam edecektir. Oyuna küçük kırmızı bir top olarak başlıyorsunuz. Ardından etrafı görebilmenizi sağlayan iki küçük siyah göz ve hareket etmenize fayda sağlayacağına inandığımız vücudunuzla orantısız iki bacak ekleniyor envanterinize. Aslında yalan olmasın, bacaklarınızı saklayarak bir topun en önemli özelliği olan yuvarlanma mucizesini kullanarak da hareket edebiliyorsunuz ancak bacaklarınızı göz ardı etmeyin siz yine de. Zira yürümenin dışında zıplamak ve çok daha önemlisi tekme atmak gibi iki büyük eklenti ile geliyor bu uzuvlarınız. Oyun boyunca çok fazla şeye tekme atacaksınız, neden diye sormayın, başka bir ihtimal olsa biz size söylemez miyiz? Taş tekmeleyeceksiniz, top tekmeleyeceksiniz, örümcek tekmeleyeceksiniz ve bütün bunları durduk yere değil, hafifletici sebepleriniz olduğu için yapacaksınız. Gizli bir duvarın arkasında saklanan ve aynı zamanda nefes alan bir taş sizinle saklambaç oynamaya karar verirse ve söz konusu taşın, diğer normal, pespaye, beş para etmez taşlardan olup olmadığını anlayabilmek için tekme atmanız gerekiyorsa orada haklı bir sebebiniz var demektir. Ha keza kimsenin elleri olmadığı için üretilen ayak basketbolunun da abesle iştigal bir fikir olduğunu kimse iddia etmeyecektir sanıyoruz ki…

BÜYÜK OYUNU BOZUYORUZ

Tüm bunlar sanki avare avare dolaşıp, amaçsızlık girdabında sürüklendiğimiz bir dünyanın içinde olduğumuz hissiyatı verebilir. Ki oldukça dar ama varlığı su götürmez bazı açılardan bu hissiyat doğrudur da. Ancak genel perspektifte söz konusu iddianın sahibi alenen yalan söylemektedir. Aksi taktirde doğadaki gereksiz tüm çöpleri toplamamız karşılığında bize bedava para veren ve dev robotlarla “çöp” olarak nitelendirdiği ağaçları kesmekle işe başlayan o ponçik şirketin varlığını nasıl açıklayabilir ki? Sizce de burada bir “büyük oyun” yok mu? Yani şirketin devasa robotlarla ağaçları yok etmesi kısmı durumu normal gösteriyor olabilir ama dikkatli bakarsanız, çok yakından, “bedava para” ifadesinin araya sıkıştırıldığı gözlerden kaçmıyor sanki. O yüzden yarın bir gün biri size; “Pikuniku’nun da hikayesi yok!” derse hadlerini bildirmeyi unutmayın! Nereden geliyor bu paralar? Şirketin finansörü kim? Robot lobisi gözünü bu kez de buraya mı dikti? Evet yanlış duymadınız, kartlar Pikuniku’da yeniden dağıtılıyor.

Sayfa: 1 2 3 4 5

Paylaş