Uzaya bilet

12 Kasım 2008 21:45


Binlerce yıldır atalarımızın hayallerini süsleyen, İkarus efsanesinden Jules Verne hikayelerine kadar birçok mecrada yer edinmiş dünyanın dışına erişebilme fikri, yirminci yüzyıldaki teknolojik gelişmeler sayesinde erişebilmenin de ötesinde ‘UZAYIN FETHİ’ gibi cüretkar bir ifadeyle gerçekleşme imkanı buluyor.

Mağrur türümüz insanoğlu, dünya ile arasında sürdürdüğü egemenlik mücadelesinin yaklaşık ilk 2 milyon yıllık bölümünü kısmen zaferle tamamlarken hepimizin bildiği gibi geçtiğimiz yüzyılın ortalarında bununla yetinmeyeceğini gösterdi. Binlerce yıldır atalarımızın hayallerini süsleyen, İkarus efsanesinden Jules Verne hikayelerine kadar birçok mecrada yer edinmiş dünyanın dışına erişebilme fikri, yirminci yüzyıldaki teknolojik gelişmeler sayesinde erişebilmenin de ötesinde ‘uzayın fethi’ gibi cüretkar bir ifadeyle gerçekleşme imkanı buluyor. Uzay boşluğundaki potansiyeli farkeden şirketler bu alanda önemli yatırımlar yapıp ‘özel uzaycılık’ kuruluşları kurarak uzay yarışını sektörel bir hale getirmeye başladı. Ayrıca özel vakıfların sağladığı fonlardan cesaretlenen küçük grupların da katılmasıyla bu yarış daha da kızışacakmış gibi görünüyor.

İLK MİLAT TAŞLARI ATILDI
Tarihle haşır neşir olanlar iyi bilir, yeni bir dönemin ilk yılları veya ilk gelişmeleri İngilizce’de ‘Early Period’ olarak adlandırılır. Türkçe’ye ‘Erken dönem’ olarak geçen bu ‘Early Period’ yakıştırması, gelecek on yıllarda ‘Ticari Uzay Çağı’ anlatılırken, bu konuyla ilgili şu yıllarda yaşadığımız gelişmeleri katagorize ederken kullanılacak. Geride bıraktığımız üç dört yıl içerisinde özel uzaycılık ile alakalı oldukça sağlam temeller atıldı. 2004 yılında aynı zamanda Microsoft’un da kurucularından olan Paul Allen tarafından finanse edilen ve tasarımcı Burt Rutan’ın başını çektiği bir ekibin çalışmaları, yeni çağın ilk önemli başarısı oldu.

MR. ALLEN’İN YATIRIM ANLAYIŞI
Burt Rutan’ın yönettiği Tier One projesi dahilinde tasarlanan ‘SpaceShipOne’ adlı insanlı araç, atmosfer sınırı kabul edilen 110 kilometrelik yüksekliğe ulaştı. Yer yüzünden ‘Whiteknight’ adlı taşıyıcı bir uçak yardımıyla havalanan SpaceShipOne, yaklaşık 5 dakika boyunca yer çekimi olmayan uzay boşluğunda kalabildi. Sivil bir finansman kaynağına sahip ilk ‘insanlı uzay aracı’ olma ünvanını kazanan SpaceShipOne’ın 25 milyon dolarlık maliyeti tamamen Paul Allen tarafından karşılandı. Sivil uzaycılık için şimdiden tarihi bir adım olarak kabul edilen SpaceShipOne’ın elde ettiği bu başarı, XPrize vakfı tarafından 10 milyon dolarlık ödüle layık görüldü. PayPal’ın kurucusu Elon Musk, Amazon’un kurucusu Jeff Bezos ve en önemlisi Virgin Grubu’nun sahibi Sir Richard Branson gibi isimlerin bu alana dikkatlerinin çekilmesinde en etkili faktörülerden biri olan bu ödülün, özel uzaycılık sektörüne faydaları göz ardı edilemez.

HUYSUZ VIRGIN VE ASİ LORD BRANSON
Yatırım konusundaki ‘hiperaktif’ tarzıyla Virgin Group, havacılıktan, müzik yapımcılığına kadar birçok sektöre bastığı Virgin damgasını SpaceShipOne’nin başarısıyla beraber uzaya sahasına taşımaya karar verdi. İngiliz Hükumeti’nin verdiği ‘Sir’ ünvanının yanısıra, ‘asi, çılgın, maceracı’ gibi yakıştırmalarla anılan Sir Richard Branson’un böyle bir karar alması zaten karakteriyle de fazla bir tezat oluşturmuyor. 100 milyon dolar bütçeye sahip Virgin Galactic ise şu anda ‘Sivil Uzaycılık’ olarak adlandırdığımız sektörler sahasının ilk halkası olan ‘Uzay turizmi’nin en ciddi girişimcisi. Zira bu iş için tam anlamıyla fiyat belirleyip bir takvim hazırlayan tek özel uzaycılık kuruluşu olan Virgin Galactic, The Spaceship Company’nin geliştirdiği tier 1b projesinin de ortaklarından. Aynı zamanda Scaled Composites adlı kuruluşunda içinde olduğu  proje dahilinde tasarlanan SpaceShipTwo ile 2009’dan itibaren düzenli olarak yörüngeye turist seferleri düzenlemeye hazırlanıyor. 6 yolcu ve 2 mürettebat kapasiteli araç ile uzay yolculuğu yapmak isteyenler, şimdiden tanesi 200 bin dolardan 200’e yakın bilet satın almış.  Bu durum ise daha geliştirilme sürecinde olan uzay turizmi projelerine olan ilgiyi göstermesi bakımından oldukça etkileyici.

KAPİTALİST ÜSLUBUYLA YENİ UZAY YARIŞI
Özellikle halihazırda da  elde edilmiş teknolojik başarıların ardından, uzaycılık sektörünün erken dönemlerde kazanacağı bu tarz ticari başarılar, birçok devin dikkatini çekecektir. Bilgi ve sayma teknolojilerinin tarihçesini ele alalım. Kişisel kullanım bakımından kırk seneyi geçmeyen bir geçmişe sahip bu teknolojinin kullanıldığı dönemi, elde edilen başarının muazzamlığını iyice farkedebilmek  için onar yıllık periyodlarla tarihi tek tek aklımızdan bir geçirelim. Karşılaştığımız durum gerçekten inanılmaz ve bu olay çok ama çok büyük ölçüde para kazanmak isteyen insanların başının altından çıkıyor. Yani kısacası rakip grupların arasındaki pazar lideri olma yarışı, karşılıklı geliştirilen teknolojiler şeklinde oluyor. Aynı şekilde uzaycılık sektörüne yatırım yapanlar para kazanmaya başladıkça, bu pastadan pay almak isteyen yeni oyuncular elleri cüzdanlarına yakın bir vaziyette sahneye çıkacaktır. Fark yaratmak uğruna yapılan yatırımların büyük bir kısmı teknolojik yeniliklere ayrılacağından uzay teknolojileri herşey bir kenara bırakıldığında ‘uzayın fethi’ misyonuna fayda sağlayacağı için oldukça heyecan verici.

TETİKLEYİCİ UNSUR OLARAK YARIŞMALAR
SpaceShipOne’ın kazandığı XPrice ödülüyle popüler hale gelen yarışmalar tasarımcıları uzay yarışına sokan önemli etkenlerin başında yer alıyor. Şu anda ençok adından söz ettiren yarışma ise Google ve XPrice Vakfının ortak düzenlediği ‘google lunar XPrice’ ödülü. Elemeler sonunda geriye kalan 10 takım arasından 31 Aralık 2012’ye kadar aya sivil sermaye ile finanse edilmiş ilk keşif aracını gönderen ekip, 30 milyon dolarlık ödülü kazanacak. Uzay turizminin dışında özel sektörü uzayın keşfine yönlendiren bu yarışmanın dışında, gene XPrice’ın katkılarıyla, ticari amaçlı uzay teknolojileriyle yeni nesil ay yolculuklarının tetiklenmesi için düzenlenen ‘northrop grumman lunar lander Challenge’ dikkat çeken diğer bir etkinlik.

DEVLET DE GAZI ALIYOR
Özel şirketleri uzaycılık alanında yaptığı atılımlar, yukarıyı da etkileyecek boyutlara ulaşmış olmalı ki, geçtiğimiz aylarda New Mexico Eyalet Yönetimi dünyanın ilk sivil uzay limanını kurma kararı aldı. 31 milyon dolara mal olacağı belirtilen ‘Spaceport america’nın inşaatına bu yıl başlanıyor. 2010 yılında hizmete girmesi planlanan kompleksin ilk müşterisi de hiç birimizin şaşırmayacağı gibi Virgin Galactic. 5 adet SpaceShipTwo ve 2 adet taşıyıcı WhiteKnightTwo uçakları için gerekli hangarlar Virgin tarafından satın alınmış durumda. Star Craft’taki Protoss yapılarını andıran mimarisiyle tasarımındaki farklılığı ortaya koyan Spaceport America, rüzgar ve güneşten faydalanarak kendi enerjisini üretebiliyor.

ÇİZİLMİŞ BİR SINIR YOK
Şu anda mevcut uzay teknolojilerinin özel sektör tarafından en karlı kullanımı uzay turizmiymiş gibi görünüyor. Ama astroidler ve diğer gezegenlerde yürütülecek madencilik çalışmaları, gezegenler arası kablosuz iletişim sistemleri ve hatta uluslararası uzay istasyonunun inşası için gerekli kargo işlemleriyle başlayan uzay taşımacılığı, özel sektör için yakın geleceğe dair iş sahaları olarak telaffuz edilmeye başlandı bile. Şirketler uzaycılıktan nasıl para kazanmaya çalışırsa çalışsın kesin olan bir şey var ki bu alanda atılan her adım uzay teknolojilerine ve dolayısıyla insanın etrafını kaplayan bu büyülü boşluğu anlamasına katkı sağlıyacaktır.  Sir Branson’un dediği gibi “Bu sektörde çizilmiş bir sınır yok”.
Kaynak: LOG DERGİSİ – Haziran 2008

Paylaş