Avrupa Birliği, içten yanmalı motora sahip araçları biyoyakıt veya sentetik e-yakıtlarla 2035’in ötesine taşımayı düşünüyor.
Çok sayıda otomobil firması uzun süredir Avrupa Birliği’nde devreye alınacak içten yanmalı motora sahip araç yasağının kaldırılmasını talep ediyor. 2035 için planlanan yasağın çok sayıda olumsuz etkiye neden olacağını belirten şirketler, isteklerine ulaşacak gibi görünüyor. Aktarıldığı kadarıyla Avrupa Birliği, 2035’ten sonra biyoyakıt veya sentetik e-yakıt kullanan yeni içten yanmalı araçların satışına izin vermeye hazırlanıyor. Emisyonu ciddi ölçüde düşüren bu yakıtlar, içten yanmalı araçların geleceği olarak görülüyor ve tamamen elektrikli modeller kadar olmasa da çevre dostu seçenekler olarak AB yöneticilerini ikna etmiş gibi görünüyor. Otomobil firmaları yeni içten yanmalı motorlar geliştirmeye devam ediyor. Örneğin kısa süre önce Audi’ni yeni “V6 TDI” dizel motoru gündeme gelmişti. A6 ve Q5’te kullanacağı yeni 3.0 litrelik “V6 TDI” dizel motoru tanıtan şirket, 48V hafif hibrit sistemle desteklenen yeni dizel motorun, elektrik destekli turbo ile beraber yüksek performans sunduğunu belirtiyor. Elektrik desteği sayesinde turbo gecikmesi yaşanmayan ve düşük devirlerde yüksek tork sunabilen motor, resmi verilere göre 300 beygir güç ve 580 Nm tork üretiyor. Hafif hibrit sistemin anlık olarak 24 beygir güç ve 230 Nm tork desteği sağladığı motor, önceki nesille kıyaslandığında 3,6 barlık maksimum turbo basıncına bir saniye daha kısa sürede ulaşıyor. Yeni motordaki kompresör türbini yaklaşık yüzde 40 daha hızlı dönüyor ve yalnızca 250 milisaniyede 90.000 devir/dakikaya ulaşıyor. Bu durum kalkışta çok daha keskin bir tepki sağlıyor ve yeni motora sahip A6’nın 0’dan 100 km/s hıza 5,2 saniyede çıkabildiği açıklanıyor. Daha yüksek verim sunan, yani yakıt tüketimi düşürülen motor; kullanılmış yemeklik yağ ve bazı tarımsal ürünlerden üretilen Hidrojenle İşlenmiş Bitkisel Yağ (Hydrotreated Vegetable Oil – HVO) yakıtıyla da çalışabiliyor. Bu yakıtın geleneksel dizele kıyasla karbondioksit emisyonlarını yüzde 95’e kadar azalttığı söyleniyor. Bu yakıtın AB’nin fikir değişikliğine büyük oranda etki ettiği belirtiliyor.