Black Mirror 4. sezon 1. bölüm “U.S.S. Callister” ön incelemesi

23 Aralık 2017 21:00

Nihayet dördüncü sezonuyla Black Mirror karşımızda! Geçtiğimiz sezon geçmişe kıyasla bir parça “normalleşmiş” bulduğum dizi U.S.S. Callister ile yaptığı açılışla beklentileri karşılayabildi mi dersiniz?

29 Aralık’ta yayınlanacak yeni sezonuna günler kalmışken, Black Mirror 4. sezon bölümlerini önden inceleme şansına eriştik. Sizlerle bu deneyimi paylaşmak ve yeni sezon başlamadan bir fikir edinebilmek için her bir bölüme spoilerlardan arınmış bir ön inceleme hazırladık. 29 Aralık’a kadar Black Mirror 4. sezon bölümlerinin ön incelemelerini her gün saat 21.00‘de sizlerle paylaşacağız. 29 Aralık’ta ise spoiler içerikli, yazıları yazarken yaptığımız eleştirileri açıklayan bir genel inceleme yayınlayacağız. Bunu takiben yakında da sürpriz bir içeriğimiz olacak. Sürpriz içerikle ilgili fazla detay vermiyoruz ancak Black Mirror hayranlarının oldukça keyif alacağı bir içerik diyelim… Herhangi bir izleme kısıtlaması olmasa da gelin Black Mirror 4. sezon 1. bölüm ile incelemeye başlayalım.

Teknolojinin gelişimine duyduğum hayranlıkla bilim kurguyla evrilmiş distopyalara oldum olası sempatik yaklaşmışımdır. Robotların yükselişi, yapay zekanın insan ırkını alt etmesi gibi pek çok teknolojik distopya açıkçası hem merak uyandırıyor hem de ilgi çekiyor. Black Mirror’ın yeri ise bir başka. Çünkü Black Mirror uçları yaşatıyor. Bölüm bittiğinde kendi kendinizi sorgularken buluyorsunuz. İzleyiciyi derinden etkileyen, sarsan bir hikaye sunuyor. Bu yüzden Black Mirror güncel eleştirilerden ayrılıyor. Peki U.S.S. Callister’la başladığımız macera da öyle mi dersiniz?

Karşınızda Black Mirror gibi bir dizi olunca, ön inceleme yazmak bir parça daha zor oluyor. Özellikle U.S.S. Callister gibi bir bölümü söz konusu teknolojiyi açık etmeden yorumlamak daha da zor. Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim, U.S.S. Callister benim bu sezondaki favorilerim arasında. Belki bir numarada değil ancak kesinlikle keyifle izlediğim bölümlerden biriydi. Bunda pek çok etmen rol oynadı elbette. Fragmandan da görebileceğiniz üzere Star Trek teması benim bölümü sevmem için bile başlı başına bir sebepti. Ama aslolan, ikinci bölüm eleştirisinde okuyacağınız durumun bu bölümde fena sayılmayacak şekilde tersine dönmüş olmasıydı. Biraz konuyu açalım.

Star Trek macerası

Öncelikle ne yazık ki fragmanda gördüğünüzden fazlasını yazamayacağım. Bu hem bir artı hem de bir eksi yazı için. Zira derinlemesine bir inceleme için 29 Aralık’ı beklememiz gerekecek. Ancak hiçbir spoiler almadan bölümle ilgili beklentilerinizi ayarlayabileceksiniz. Bir Star Trek hayranıysanız U.S.S. Callister başladığında tüyleriniz diken diken olacak diyebilirim. Hele eski filmleri izlemiş nesildenseniz yüzünüzde hafif bir gülümseme oluşacak. Fragmanda da izlediğiniz gibi temelde bir uzay macerasını anlatıyor U.S.S. Callister. Gemiye yeni bir ekip elemanı geliyor, maceradan maceraya koşan ekip yeni üyesiyle beraber bambaşka aksiyonlara giriyor. Bu noktada konuyu daha fazla açmayacağım çünkü şüphesiz tadınızı kaçıracak.


Bölümün kardosuna kısa bir bakış atmak gerekirse karşımıza tanıdık bir ekip çıkıyor. Başrolde Breaking Bad, Black Mass, Fargo gibi yapımlarda yer almış Jesse Plemons bizi karşılıyor. Ona eşlik eden Cristin Milioti’yi ise pek çoğunuz How I Met Your Mother’dan tanıyacaktır. Öte yandan kısa zaman önce bir başka bilim kurgu yapımı olan Westworld’de yer alan Jimmi Simpson da bu bölümde Black Mirror’a dahil olanlar arasında yer alıyor. Ekip için uyumun çok başarılı olduğunu söylemek mümkün. Çünkü U.S.S. Callister bölümünde üstlendikleri görev aslında çok da kolay değil. Keyif kaçırmamak için bunu şimdilik detaylandıramıyoruz ancak bölümü izlediğinizde daha anlaşılır olacak diye düşünüyorum.


Gelelim bölüme. Daha önce de dediğim gibi bu bölüm daha bir Black Mirror havasındaydı. Uzaydaki o gerginliği başarılı bir şekilde yansıtan bölümde, umudunu kaybetmiş kişilerin yeniden son bir kez bir araya gelerek birbirleri için çalıştığını görüyoruz. İleri düzey bir teknolojiyle karşılaşacağınız bu bölüm bize yer yer “Böyle bir şey keşke olsa” dedirtmekle beraber, teknolojinin kötüye kullanımını da görmemizi sağlıyor. Öte yandan U.S.S. Callister, nedense bir hikaye toparlama durumuna sahip. Black Mirror’ın bize iyi, kötü ve çirkini göstermek gibi bir çabası olmaması gerek diye düşünüyorum.


Uzun lafın kısası, U.S.S. Callister Black Mirror izleyicisini mutlu edebilecek bir hikaye anlatıyor. Hatta içinde barındırdığı göndermelerle daha geniş bir kitleyi daha etkileyebilir. Belki en karanlık Black Mirror bölümü değil ancak barındırdığı örgü iyi sezona iyi bir başlangıç yaptığını söyleyebilirim.

Video

TÜM İNCELEMELER

Black Mirror 4. sezon incelemesi

Black Mirror 4. sezon 1. bölüm “U.S.S. Callister” ön incelemesi

Black Mirror 4. sezon 2. bölüm “Arkangel” ön incelemesi

Black Mirror 4. sezon 3. bölüm “Crocodile” ön incelemesi

Black Mirror 4. sezon 4. bölüm “Hang the DJ” ön incelemesi

Black Mirror 4. sezon 5. bölüm “Metalhead” ön incelemesi

Black Mirror 4. sezon 6. bölüm “Black Museum” ön incelemesi

Paylaş