SAG-AFTRA (Screen Actors Guild – American Federation of Television and Radio Artists), yapay zekâ tarafından üretilen aktris Tilly Norwood’a tepki gösterdi.
Particle 6 Productions şirketinin kurucusu Eline Van der Velden tarafından yapay zekâ kullanılarak hazırlanan aktris Tilly Norwood, sürpriz olmayacağı üzere Hollywood’dan iyi geri dönüşler almadı. X hesabında, “Sadece 20 saniyede canavarlarla dövüştüm, patlamalardan kaçtım, sana bir araba sattım ve neredeyse Oscar’ı kapıyordum. Günün rutini işte… gerçekten! Böyle her şeyi yapabilen bir oyuncu bulabilir misiniz?” açıklamasıyla öne çıkarılan Tilly Norwood hakkında bir açıklama paylaşan ABD’de oyuncuları, seslendirme sanatçılarını, radyo ve televizyon yayıncılarını temsil eden bir sendika/meslek birliği SAG-AFTRA, şu ifadeleri kullandı: “Bize göre yaratıcılığın merkezinde insan olmalı ve bu böyle devam etmeli. Sendika, gerçek oyuncuların yerine yapay olarak üretilmiş ‘sentetik’ figürlerin kullanılmasına karşı çıkıyor. Örneğin, Tilly Norwood bir oyuncu değil; çok sayıda profesyonel oyuncunun emeğinden beslenerek, üstelik izin ya da karşılık verilmeden eğitilmiş bir bilgisayar programının ürünü. Ne bir yaşam deneyimi var ne de gerçek bir duygusu… Ve görüyoruz ki seyirciler de insan deneyiminden kopuk bilgisayar yapımı içeriklerle ilgilenmiyor. Ortada çözülen bir sorun yok, aksine yeni bir sorun yaratılıyor: Oyuncuların emeklerinin çalınıp işsiz bırakılması, geçim kaynaklarının tehdit edilmesi ve insan sanatının değersizleştirilmesi. Üstelik sözleşmeli yapımcılar da şunu unutmamalı: Sentetik oyuncular kullanılacaksa, bunun için sendikaya bildirim yapılması ve müzakere edilmesi zorunludur.” Çok sayıda gerçek Hollywood oyuncusunun tepki gösterdiği Norwood’a sektörün geleceği olarak bakanlar da bulunuyor. Hatta bazı yapım firmalarının sistemle ilgilendiği belirtiliyor.
Artan tepki üzerine bir açıklama paylaşan Eline Van der Velden ise şunları söyledi: “Tilly Norwood adlı yapay zekâ karakterimizin ortaya çıkmasına kızanlara şunu söylemek isterim: Tilly bir insanın yerini almak için değil, bir sanat eseri olarak doğdu. Daha önceki pek çok sanat dalı gibi o da tartışma yaratıyor, bu da aslında yaratıcılığın gücünü gösteriyor. Ben yapay zekâyı insanın yerine geçen bir şey değil, yeni bir araç olarak görüyorum. Nasıl ki animasyon ya da CGI sinemada yeni kapılar açtı ama gerçek oyunculuğu ortadan kaldırmadıysa, yapay zekâ da yeni bir anlatım ve hikâye kurma imkânı sunuyor. Ben de bir oyuncuyum ve şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim; insan performansının yerini hiçbir şey tutamaz, hele ki bir yapay zekâ karakter asla. Tilly’yi yaratmak benim için hayal gücüyle yapılan bir işti; tıpkı bir karakter çizmek, bir rol yazmak ya da bir performans tasarlamak gibi. Bu sürecin zaman, emek ve deneme-yanılma gerektirdiğini de eklemeliyim. Tilly aslında bir ikame değil, bir deney, bir keşif. Çalışmalarımda hep topluma ayna tutmayı, hicivle düşündürmeyi hedefledim; bu da onlardan biri. Ayrıca, yapay zekâ karakterlerini insan oyuncularla kıyaslamak yerine kendi türleri içinde değerlendirmemiz gerektiğine inanıyorum. Her sanat dalının kendine has bir değeri vardır. Yapay zekâ da bence sanat dünyasına katılan yeni bir ses, yeni bir ifade biçimi. Onu tiyatro, sinema, resim, müzik ve diğer sanatlarla yan yana düşünmek mümkün. Çünkü yaratıcılığın her biçimini kucakladığımızda, yeni seslere, yeni hikâyelere ve yeni bağlara kapı açıyoruz.”