Westworld 1. Sezon 4. Bölüm “Dissonance Theory” incelemesi

25 Ekim 2016 22:00

Her sabah hayata sıfırdan başlamak, tüm kötü anıları silmek ve yeniden mutlu uyanmak belki bir lüks. Ancak bizi daha “insansı” kılan, yaşadığımız deneyimler değil midir?

Başının üstündeki asmaya yetişmeye çalışan bir tilki beyhude bir çabayla üzümlere ulaşmaya çabalar. Ne kadar denerse denesin bu lezzetli üzümleri elde edemeyen tilki en sonunda vazgeçer ve kendi kendine söylenir: “Üzümler zaten ekşiydi ve birazını elde etsem de yemezdim.” Tilki düşüncesini davranışına göre şekillendirir. İnsanlar da düşünceleri ve davranışları arasında çelişki istemezler. Bu uyumsuzluğa sebebiyet verir. Bu küçük hikaye Leon Festinger’ın Bilişsel Uyumsuzluk Teorisi‘ni (Cognitive Dissonance Theory) anlamak için verilmiş basit bir örnek. Teorinin bizim için önemi ise bölüm isminde yatıyor. Yazı boyunca aklımızın bir köşesinde kalacak olan bu teori, bölümün içine güzelce yedirilmiş bir şekilde kendini hissettiriyor.

ÖZGÜRLÜĞE AÇILAN KAPI

Bölüm açılışlarını Bernard ve Dolores’in gizli buluşmalarıyla açmaya alıştık. Her buluşmada özelliklerini biraz daha genişleten Dolores, bu buluşmada da Bernard’ı şaşırtıyor. Babasının ve annesinin öldüğünü hatırlayan Dolores, Bernard’ın acısını dindirme teklifini reddediyor. Bu acının gitmesini istemediğini ve onlardan geriye kalan tek şeyin bu olduğunu söyleyen Dolores, Bernard’ı bu sözleriyle bir hayli etkiliyor ki açıkçası bu oldukça anlaşılabilir bir durum. Zira bir önceki bölümde Bernard da karısıyla konuşurken oğlunun ölümüyle ilgili benzer cümleler kurmuştu. Bu durumda Dolores’in gerçekten değer verdiği birini kaybetmiş bir insan gibi tepki vermesi Bernard’ın projesine devam etmesi için onu cesaretlendiriyor.

Her ne kadar Dolores verdiği tepkiyi okuduğu bir kitaptan alıntıladığını söylese de doğru anda doğru şeyi hissederek konuşmak yapay zekanın insana bir adım daha yaklaştığı nokta bize göre.

Dolores’in bir diğer isteği ise “özgür” olmak. Bernard’ın Dolores’e verdiği görev ise basit. Eğer Dolores labirentin merkezini bulursa o zaman belki özgür olabilir. Bernard’ın Dolores için sunduğu bu Turing testi Dolores’in bir insandan ayırt edilip edilemeyeceğini ortaya koyacak olan aşama olarak gösteriliyor. Kısacası Dolores Turing testini aldatmayı başarırsa, gerçek dünyaya açılan kapıya bir adım daha yaklaşacak. Aynı zamanda Siyahlı Adam ve Dolores’in yolları da labirentte kesişecek gibi görünüyor. Dolores bulunduğu dünyada yanlış giden bir şeylerin farkında ama bunu tam olarak açıklayamıyor olması da duyduğu sıkışmışlık hissini pekiştiriyor.

Dolores’in insansı tepkilerindeki artış ise oyunun içinde devam ediyor. Ziyaretçilere her zaman çok nazik ve güler yüzlü davranan Dolores, Logan’a güvenmiyor. Varmak istediği yeri insanlardan saklaması da insansı davranışlarına bir diğer örnek olarak gösterilebilir. Dolores’in düşüceleri, davranışlarına göre şekilleniyor.

TANRININ KONTROLÜNDE

Anthony Hopkins’in yer aldığı her sahne istemsizce sırıtmamıza sebep oluyor. Ağzından çıkan her kelimede yeni bir ipucu aradığımız Dr. Ford’un bu bölüm sergilediği güç gösterisi ise etkileyici olmanın da ötesinde adeta büyüleyiciydi. Dr. Ford’un daha önceki incelemelerimizde de Tanrı rolüne soyunduğunu yazmış ve kendisindeki Tanrı kompleksinden şöyle bir bahsetmiştik. Bu bölüm Robert Ford, Westworld’ün kimin kontrolünde olduğunu gösteriyor.

Theresa Cullen’ın Dr. Ford’un üstünde baskı kurma çabası geri teperken Ford, Cullen’a güzel bir ders veriyor.

Kurul ve Dr. Ford’un belli noktalarda çatışma yaşadığı aşikar. Ancak Dr. Ford fazlasıyla tecrübeli bir adam ve aynı zamanda dünyanın da yaratıcısı. Böyle bir durumda yaratıcıyı sorgulamak çok da doğru bir hamle olmasa gerek. Zira Cullen’ı tek bir parmak hareketiyle sarsan Dr. Ford, etrafındaki tüm robotları durduruyor ve Cullen’a kolay kolay unutamayacağı bir beş dakika yaşatıyor. Parkın kimin kontrolünde olduğunu hatırlatan Dr. Ford’un aynı zamanda Cullen için hazırladığı küçük oyununda Cullen’ın ipuçlarını birleştirmesi biraz zaman alıyor. Küçük bir çocukken geldiği bu parkta tam da oturdukları masa ve sandalyede oturduğunu fark eden Cullen takdir edersiniz ki şaşkına dönüyor. Tam bu sahnede Ford’un “her şeyi bilen” insan olduğunu anlıyoruz. Tatlı tatlı tehdit eden Dr. Ford’un dillendirdiği cümleler adeta enstrümanını çok iyi tanıyan bir müzisyenin yaptığı müzik gibi havaya karışıyor.

Dr. Ford Cullen’a ziyaretçileriyle ilgili her şeyi bildiğini aynı zamanda çalışanlarıyla ilgili de her şeyi bildiğini söylüyor. Tabii Bernard konusunda hassas olması gerektiğini de uyarıyor. Kısacası Robert Ford, her bir çalışanının en gizli sırlarına kadar haberdar. Bu durum aklımıza başka sorular getiriyor.

Robert Ford’un Tanrıcılık oynadığı bu evrende Siyahlı Adam’ı takip etmemesi mümkün mü? Bize pek olası görünmüyor.

Aynı şekilde Dolores’in yaşadığı varoluşsal çatışmanın gözden kaçması, herhangi bir karakter için çok imkansız değil ancak Dr. Ford? Her bir robotunu kendi adı gibi bilen, onlarla karşılıklı içki içerken robotların hikayelerini anlatan ve kusurlarından dem vuran Dr. Ford? İkna olmadık. Dr. Ford çok uzun süredir parkın bir parçası ancak deli ya da aptal değil. Tıpkı kendisinin de bu bölümde belirttiği gibi, bu park Arnold’ı delirtmiş olabilir ancak Ford her şeyi açık ve net görebiliyor. Bu durumda parkta Ford’dan gizli bir şeyler oluyorsa gerçekten çok şaşırırız.

Cullen ve Ford’un konuşmasının bir diğer önemli noktası ise parkta kurul tarafından gönderilmiş temsilcilerin olduğuydu. Cullen bunu Ford’u şaşırtma amacıyla söylese de Ford bir kez daha bir adım önde olduğunu ortaya koydu ve temsilcilerin çoktan parka vardığını söyledi. Tabii bu temsilciler için aklımıza hemen iki isim geldi: Logan ve William.

PAY SAHİPLERİ

William ve Logan tarafında ne yalan söyleyelim hikaye biraz ağır ilerliyor. Ancak hikayeye yeni bir şeyler katmadan da gitmiyorlar. William’ın bölüm boyunca Dolores’e robot olduğunu vurgulaması, Dolores’in işlemcisi açısından nasıl yorumlanıyor bilemeyiz ancak Westworld’de William’ın kendine yakın hissettiği bir varlık varsa o da Dolores diyebiliriz.

Logan’ın gerçek dünyadaki haline kıyasla Westworld’de iyice zıvanadan çıktığını öğrendiğimiz bu bölümün asıl noktası ise ikinci bölümde Logan’ın vurguladığı iş gezisiydi. William’ın Logan’ın kardeşiyle çok yeni evlendiğini düşünüyoruz. “Aileye hoşgeldin” gezisine çıktığını düşünen William aslında bir iş gezisinde olduğunu öğrenince şaşırıyor. Öte yandan Logan oldukça rahat ve söz konusu kendi aileleri olunca her şeyin işle ilgili olduğunu vurguluyor. Bu durumda Logan ve ailesini bu çok gizemli kurulu oluşturduğunu düşünüyoruz. Westworld’ü teftişe çıkan temsilciler neden Logan ve William olmasın ki? Böyle bir gezi hem ailenin yeni üyesinin işle tanışmasına vesile olacak hem de temsilciler Dr. Ford’un işlerini inceleyebilecek.

Açıkçası temsilciler için daha iyi bir alternatifimiz yok. Logan’ın şirket üzerindeki paylarının artırılması gerektiğine dair sözü de bunu tasdikliyor gibi.

Logan’ın biraz kalın kafalı olması sebebiyle ne kadar doğru bir temsilci seçimi emin değiliz ancak dizimizin “iyi adamı” William’ı kötü bir hikayeye sürükleyen Logan, Dolores’in buna aldırmayacağına emin. İkilinin robotların yaşadığı bu varoluş savaşından haberdar olmaması işleri karıştıracak gibi. William ve Dolores ilişkisinin ise adım adım ilerlemesi dizinin en keyifli noktalarından diyebiliriz. Özellikle Dolores’in diğer robotlardan farklı olduğunu fark edince William’ın vereceği tepkiyi çok merak ediyoruz.

Logan’ın sözlerindeki bir diğer şey ise ilgimizi çekmedi desek yalan olur. Dr. Ford’un ziyaretçilerle ilgili her şeyi bildiklerine dair sözler, genel bilgilerin de ötesinde gibi. Zira Logan kontrol odasında çalışanların ziyaretçilerin duygusal gelişimini takip ederek, hikayeleri ona göre şekillendirebildiklerini belirtiyor. Westworld’ün kontrol odası oyun içinde sandığımızın da ötesinde bir güce sahip.

OYUNUN SONU

Geçen bölüm yokluğunu hissettiğimiz Siyahlı Adam‘ı tekrar iş başında görünce rahatladık. İpuçlarının peşinden giden karakterimiz hakkında öğrendiğimiz yeni şeyler ise oldukça heyecan verici. Dizinin başından beri oldukça agresif ve amaç odaklı hareket eden Siyahlı Adam’ın labirenti bulmak için çıktığı bu yolda ikinci ipucu onu ikinci bölümdeki azılı suçlu Hector‘un ekibine götürüyor. Yılan dövmeli Armistice ile anlaşma yapan Siyahlı Adam, Hector’u hapishaneden çıkarıp getirdiği takdirde dövmenin hikayesini öğrenmek istiyor. Normal hikaye akışına göre Armistice ve çetesinin Hector’u üç gün sonra kurtarması planlanıyordu. Kampta Armistice ve adamlarıyla vakit geçiren Siyahlı Adam, ekipte yer alan ziyaretçilerden biri tarafından tanınıyor. Bu nokta çok ilginç çünkü ziyaretçi Siyahlı Adam’ın yanına gelip “Vakfınız kız kardeşimin hayatını kurtardı. Size hayranım” diyor. Bu cümleyi teori kısmı için şimdilik cebimizde tutalım. Bir başka ilginç diyalog ise Siyahlı Adam’ın Arnold hakkında söyledikleri. Arnold’ın insanların ölmek dışında istediği her şeyi yapabileceği bir dünya yarattığını söyleyen Siyahlı Adam, tüm bunların ne kadar gerçekçi olsa da bir oyundan ibaret olduğunu belirtiyor.

Arnold’un anlatacak bir hikayesi daha kaldığını söyleyen Siyahlı Adam onun mirasını onurlandırmak istediğini dile getiriyor.

Siyahlı Adam’ın aptalca ve fazla cüretkar bulduğu meydan okumasını kabul eden Armistice, karakterimizi Hector’un yanına gönderiyor. Siyahlı Adam burada tabii ki “sevgili dostu” Lawrence’tan da yardım alıyor. Dört bir yanda aranan suçlu Lawrence’ı yem olarak kullanan Siyahlı Adam’ın Hector ile konuşması aklındaki bazı şeyleri de ortaya seriyor. Kimsenin kurtulamayacağı konusunda Hector ile aynı fikirde olan Siyahlı Adam cehennemin kapılarını açan kişi olabilir mi?

Armistice’ın devasa yılan dövmesi ise Wyatt‘a bağlanıyor ki bu noktayı da teori bölümünde işleyeceğiz.

YAŞA, ÖL, TEKRAR ET

Bölümün bir diğer öne çıkan robotu Maeve, kendi gelişimini devam ettiriyor. Ancak Maeva’nın farkındalığı Dolores’ten biraz daha farklı işliyor. İnsanların ne kadar kusurlu varlıklar olduğunu bir kez daha gördüğümüz bölümde, robotlardan beklenmeyen hareketler sorgulanmıyor. Kısa dönem hafıza kaybı ve bir türlü hatırlayamadığı anılardan sahneler gören Maeve, kodunda yazılı olmayan bir şey yapıyor ve sürekli gördüğü şeklin tasvirini bir kağıda çizerek onu saklıyor. Ancak aynı şeyi defalarca yaptığını fark edince yaşadığı şokla kendine iki açıklama getiriyor: Ya deliriyor ya da bu dünyada ters giden bir şeyler var. Küçük bir kızılderili çocuğun elinde tasvir ettiği “astronot” benzeri adamın oyuncağını gören Maeve işi kurcalamaya devam ediyor.

Aynı zamanda çeşitli ses ve durumların hafızasını tetiklediği karakter, senaryodaki bir sonraki sahnenin de bilincinde hareket edebiliyor.

Hatırlarsanız benzer şekilde geçtiğimiz bölüm Dolores kaçmadığı taktirde vurularak öleceğini görmüş ve hemen evinin ordan uzaklaşmıştı. Görsel bir kırılma yaşayan Maeva da planını devreye sokuyor.


İkinci bölümde oyuna giren azılı haydutumuz Hector kasabaya geldiğinde Maeva’nın onu yerli çocuk ve elindeki oyuncakla ilgili sorguya çektiğini görüyoruz. Maeva’nın Hector’u yerlilerle ilgili sorguya çekmesinin sebebi Hector’un hikayesinde yerlilerle yaşadığı bilgisinin olması elbette. Hector Maeva’ya oyuncağın yerlilerin rüyasında gördükleri adamın tasviri olduğunu anlatıyor. Yerlilerin figürü “Dünyalar arasında yürüyen insan” olarak tanımladığını söyleyen Hector, cehennem ve dünya arasında yürüyen bu figürlere “gölge” dendiğinden bahsediyor. Maeva Hector’a daha önce vurulduğunu söyleyerek vücudundan kurşunu çıkarmasını istiyor. Hector kuşunu çıkardığında deli olmadığını anlayan Maeva, Westworld’deki en büyük keşifini de yapıyor: “Bunların hiçbir önemi yok.

Ölüp ölüp dirildiğinin bilincine varan Maeva’nın da artık kaybedecek bir şeyi yok.

Maeva ve Hector arasındaki konuşma ve Dolores’in çeşitli uyarılarla çalışanların yüzlerini hatırlaması bize karakterlerin hikaye bittikten sonra temizlenirken bir çeşit uyku felci (karabasan) durumunda olduğunu gösteriyor. Hareket edemiyor, tepki veremiyorlar ancak etrafı görebiliyorlar. Gerçek bir karabasan. Tabii normalde bunu hatırlayamıyor olmaları gerekiyor.

TEORİ VE TARTIŞMA

Westworld izleyicilerin oturup bir saat boyunca izleyip kafa dağıtabileceği bir dizi olmaktan gerçekten çok uzak. Her bir yeni olayı yavaş yavaş hazmetmenin yanı sıra aynı zamanda dikkatli bir şekilde izlemek gerekiyor. Her bölüm ipuçları ile dolup taşarken elimizde kağıt kalemle bir yandan not alıp bir yandan izlediğimiz bu dizi bizi bir hayli zorluyor.

İlk olarak Bernard ve geçen hafta kafasını parçalayan robotumuzdan bahsedelim. Geçtiğimiz hafta robotun özellikle kafasını parçaladığını, bunun da düşünce sisteminde değişen şeyi bulamasınlar diye yapılmış taktiksel bir seçim olduğundan bahsetmiştik. Bu hafta da düşüncelerimizde bir şey değişmedi. Hasar gören veriler robotun davranışını açıklama konusunda bilgi açığı oluşturuyor. Bu durumda robotun neye göre döngüsünden çıkıp geziye gittiği konusu gizemini koruyor. Bernard’ın konu üstüne çok düşmemesinin sebebi ise saklamak istediği şeyler oluşu. Ancak meraklı ve pek bir çalışan kızımız Elsie Hughes bu işin peşini bırakacak gibi görünmüyor. Robotların kolektif bilince sahip olduğunu varsayarsak bu detay önemli olabilir.


Gelelim asıl meseleye. Siyahlı Adam, Dr. Ford ve Arnold üçgeninde hikaye çok ilginç bir yere gidiyor. Elimizdeki bilgilere baktığımızda Dr. Ford’un haberi olmadan Westworld’de kuş uçmuyor. Siyahlı Adam Westworld’ün kendi robot sistemi tarafından da belirtildiği gibi bir çeşit VIP ziyaretçi ve 30 yıldır buraya geliyor. Bu hikayenin her sayfasını okuduğunu belirten Siyahlı Adam’ın amacı oyunun sonunu görmek. Öte yandan Arnold yapay zekaya bilinç kazandırmaya çalışan bir bilim adamı. İnsanlardan pek hoşlanmayan Arnold zamanının tamamını robotlarla geçiriyor, onlarla sosyalleşiyor. Dr. Ford’un dediğine göre sonunda deliren Arnold parkta ölüyor. Aynı şekilde Siyahlı Adam’ın da Arnold’ın öldüğünü vurgulaması ve onun mirasını onurlandırmak istemesi kafamızı biraz karıştırdı. Zira biz Siyahlı Adam’ın Arnold olduğunu düşünüyorduk.

Bu noktada bir önceki teorimize alternatif bir başka teori geliştiriyoruz. Siyahlı Adam belli ki gerçek dünyada tanınan biri. Bir vakfın sahibi. Arnold’a (ya da en azından fikirlerine) belli ki oldukça önem veriyor. Bu noktada aklımıza ilginç fikirler geliyor. Siyahlı Adam Arnold’ın bir akrabası olabilir mi? Belki kardeşi? Vakıf da Arnold anısına açılmış bir kuruluş olabilir. Akıl sağlığını yitirmiş kişiler için özel bir yer belki de. Arnold’ın en büyük arzusunun yapay zekaya bilinç kazandırma olduğu düşünülürse Siyahlı Adam’ın aradığı bu labirent yapay zekanın bilinç kazanmasını tetikleyecek son hamle olabilir. Arnold’ın kod dizinine bıraktığı ve harekete geçmeyi bekleyen son parça olarak görebiliriz. Peki yapay zeka bilinç kazanınca ne olacak dersiniz? Tabii ki “cehennemin kapıları açılacak ve insanlar günahlarının bedelini ödeyecek“.

İşin ilginç yanı Dr. Ford’un bunu engellemek için herhangi bir hamlede bulunmaması. Hatta neredeyse desteklediğini düşüneceğiz. Teddy’i Wyatt hikayesine bağlayarak Siyahlı Adam’ın onu bulmasını sağladığını düşünüyoruz. Dolores’in de aynı yolda olduğu düşünülünce, oldukça şenlikli bir karşılaşma bizi bekliyor gibi. Belki Dr. Ford da bu hikayenin gideceği noktayı merak ediyordur.

Tabii Siyahlı Adam’ın Arnold’ın kendi bilincinin bir kopyasını taşıyan ve “dünyaya” sızmış bir robot olduğunu da düşünebilirdik. Ancak bu teori şu aşamada hem çok çılgınca hem de elimizde bir robotun Westworld’e ziyaretçi olarak girdiğinde insanlarla aynı şekilde zarar görmeme özelliğine sahip olacağını destekleyen veri yok. Ancak Arnold gibi kafayı yapay zekaya bilinç vermekle bozmuş, insanlardan pek hoşlanmayan birinden beklenecek davranış doğrusu.

Soluksuz izlemeye devam ettiğimiz Westworld’ün dördüncü bölümü de bizden tam not alıyor. Sezonu neredeyse yarıladığımız şu noktada dizinin boş bölüm geçmemesi takdir edilesi gerçekten. Önümüzdeki hafta aksiyonun biraz daha artacağını tahmin ettiğimiz dizide Dr. Ford’un pek bir gizemli hikayesini de sonunda görmeyi umuyoruz.

TÜM İNCELEMELER
Westworld 1. Sezon 1. Bölüm “The Original” incelemesi
Westworld 1. Sezon 2. Bölüm “Chestnut” incelemesi
Westworld 1. Sezon 3. Bölüm “The Stray” incelemesi
Westworld 1. Sezon 4. Bölüm “Dissonance Theory” incelemesi
Westworld 1. Sezon 5. Bölüm “Contrapasso” incelemesi
Westworld 1. Sezon 6. Bölüm “The Adversary” incelemesi
Westworld 1. Sezon 7. Bölüm “Trompe L’Oeil” incelemesi
Westworld 1. Sezon 8. Bölüm “Trace Decay” incelemesi
Westworld 1. Sezon 9. Bölüm “The Well-Tempered Clavier” incelemesi
Westworld 1. Sezon 10. Bölüm “The Bicameral Mind” incelemesi

Paylaş