reklamı kapat

POPÜLER

Sanal gerçeklik gözlüğüyle spor yapma fikri o kadar da parlak olmayabilir

Sanal gerçeklik hala gelişmekte ve ilerlemekte olan bir alan. Yeni atılımlar, farklı deneyimler ve değişik fikirler her gün karşılaştığımız bir durum. Bunlardan biri de VR fitness. Teoride oldukça mantıklı olan bu seçenek pratikte ise akıllarda soru işaretleri oluşturuyor.

Tayvan’da gerçekleşen teknoloji fuarı Computex‘i geride bıraktık ancak hala konuşmadığımız bazı konular var. Her ne kadar ekran kartları ve işlemcilerin ağırlıkla yer aldığı bir fuar olsa da, sanal gerçeklik cihazları da kendini büyük ölçüde hissettirdi ki bu Oculus Rift ve HTC Vive‘ın son tüketiciyle buluşmasının ardından beklenen bir durumdu. Alandaki tanıtımlardan biri ise sanal gerçeklik ve sporu birleştiren cihaz alternatiflerinden biri olan Holodia‘nın kürekli makine teçhizatı Holofit‘ti.

Spor salonlarının boğucu ve sıkıcı havasında, dakikaların geçmek bilmediği egzersizleri daha eğlenceli hale getirmek pek mümkün değil. Cihazların üstünde yer alan ekranlarda yapılan yayınlar ya da müzik haftada en az üç gününüzü harcadığınız spor salonunda işleri bir parça daha kolaylaştırıyor. Ancak sanal gerçeklik gözlüğüyle daha gerçekçi bir deneyim yaşayarak spor yapmak bambaşka bir konu. Kürek makinesinde kürek çekerken kendini gerçekten suyun içinde bulmak ve etrafı deneyimlemek zamanın da daha hızlı geçmesini sağlayacaktır. Teoride her şey çok güzel ve hatta bu, evinizde ya da gittiğiniz spor salonunda hemen olmasını isteyeceğiniz bir teknoloji. Ancak işin pratik kısmı pek öyle değil.

holodia
Holofit 10 bin euro‘yu aşan fiyatlarla satışa sunuluyor ve HTC Vive ile çalışıyor. 10 bin euro gibi bir fiyatı düşününce öncelikli olarak kablolardan tamamen kurtulduğunuzu sanıyorsunuz ama hayır. Holodia bu problemi kabloları yukarıdan sarkıtarak çözmüş. Teknik olarak sürekli aynı noktada kürek çekeceğiniz için aslında probleminiz çözülmüş sayılıyor. Bir diğer sorun ise terleme. Yoğun spor seansları zaten kullanıcıların bir hayli ter attığı bir alan. Bir de üstüne Vive’ın yüzünüze baskı yapan ve göz bölgesini havasız bırakan başlığı eklenince işler fazlasıyla “sulanıyor”. Bir diğer problem ise kullanım alanı. Evinde böyle bir cihaz isteyen kullanıcılar olabilir ancak belli ki bu işin geleceği spor salonlarında yatıyor. Fakat bu beraberinde ciddi bir hijyen sorununu da getiriyor. Her seans sonrasında cihazların özenle temizlenmesi veya kullanıcıya özel bir deneyim sunması gerekiyor. Tabii bir süre sonra başlayan göz ağrısına hiç değinmiyoruz.

Benzerleri gibi Holodia’nın da fikri sporu çok daha katlanabilir hale getirecek cinsten. Ancak uygulanabilirlik konusunda hala soru işaretleri var. Sanal gerçeklik deneyimi belki hayatın her alanında olmasa daha iyi olabilir.