reklamı kapat

POPÜLER

Saints Row: The Third incelemesi

Oyun dünyasını kökünden değiştiren açık uçlu oyunlar, markası ne olursa olsun hep ilgi çekti bugüne kadar. Önceleri sadece Xbox 360 platformu için düşünülen Saints Row da bu duruma bir istisna değildi. Her ne kadar oyun GTA kalitesinde olmasa da Just Cause seviyesine de düşmeyerek belli bir kaliteyi tutturmuştu. İlk oyun hatırı sayılır bir başarı yakalayınca yapımcılar oyunu seri haline getirmeye karar verdi. İlk iki oyun Saints adlı çetenin Stilwater şehrinde diğer çetelerle olan mücadelesini anlatıyordu. Fakat bu kez ilk iki oyundan çok daha farklı bir durum var karşımızda. İkinci oyunu oynamış olanlar hatırlayacaklardır, oyunun sonunda Saints çetesi Stilwater’daki tüm rakip çeteleri alt edip rahata eriyordu. Serinin bu üçüncü oyununda işler biraz değişik. Eskiden bir kenar mahalle çetesi olan Saints artık bir medya devi olmuş durumda. Çete üyelerinin başrolde oynayacağı bir sinema filmi yolda. Sadece bu kadar da değil, enerji içeceğinden tutun çeşit çeşit oyuncağa kadar Saints eşyaları mağazaları süsler olmuş. Saints üyeleri sokakta yürürken millet imza için sıraya giriyor. Sizin anlayacağınız Saints artık eski Saints değil. İşte böyle bir ortamda açılıyor oyun.

BİR AN BİLE DURAKSAMAYIN
Ve oyunun açılışı şimdiye dek gördüğümüz en hareketli ve canlı girişlerden birine sahne oluyor. Eh, ne de olsa Saints bir suç örgütü ve formda kalmaları gerek öyle değil mi? Oyun müthiş bir banka soygunuyla açılıyor. Adamlarımız Stilwater’da bir bankaya dalıyorlar ancak -belki de tarihte ilk kez- banka çalışanları da hafif otomatik tüfeklerle bizimkilere karşılık veriyorlar. İşler fena halde karışıyor ancak bizimkilerin aklında farklı planlar var. Bankanın çatısından bir helikopterle vinç indirip bankanın kasasını olduğu gibi yerinden söküyorlar fakat şehrin ne kadar polisi varsa bizimkilerin başına üşüşüyor bir kere. Ardından kaçınılmaz son geliyor ve kendilerini hapiste buluyorlar. Bu nefes nefese giriş oyun hakkında bize ilginç fikirler vermiş oluyor ancak şu kadarını söyleyelim: Saints Row’da kesinlikle bir sınır yok çünkü serinin bu bölümü aklınıza gelebilecek en uçuk oyunlardan biri olmuş. Giriş sekansının ardından bir karakter yaratma ekranı karşılıyor bizi. Oyunda hiçbir sınır olmadığı zaten bu bölümden belli ediyor kendini. Aklınıza gelebilecek en uçuk karakteri tasarlayabiliyorsunuz. Mesela, yün bir ayıcık kostümüyle gezen sakallı ama sarışın bir kadın karakter mi yaratmak istiyorsunuz? Yapabilirsiniz. Hatta isterseniz bütün oyunu baştan sona bir zombi olarak da oynayabilirsiniz. Biz oynarken süper karizmatik ve atletik bir karakter tasarladık ama sesini çok ince yaptık. Adam ağzını her açtığında gülme krizlerine tutulduk tabii… Saints Row bu anlamda oldukça eşsiz bir oyun. Karakterinizi yarattıktan sonra oyun kaldığı yerden devam ediyor. Eh, bizim ekip hapse girince yine bazı çeteler çıkmaya başlıyor bizim tahtımıza oturmak için. Buna izin verecek değiliz. Önceki oyunlarda üç farklı çetenin farklı hikayeleri vardı ancak tümü de aynı sona bağlanıyordu. Bu kez, geliştiriciler biraz daha farklı bir yapı kurgulamış. Oyundaki görevler farklı yollardan yapılabiliyor ve oyun boyunca verdiğiniz kararlar, görevleri yapış şekilleriniz oyunun sonunu direkt etkiliyor. Görev yapıları oldukça değişik. Daha önce GTA türünde herhangi bir oyun oynadıysanız, bu oyuna da çabuk adapte olacaksınız demektir. Fakat daha önce de belirttiğimiz gibi ortada fevkalade uçuk bir durum var. Mesela, bir görevde elinize “insan topu” adlı bir araç geçiyor. Bu cihaz, arkasında insan fırlatan bir topa sahip kamyonet. İçine bir insan koyup etrafa ateş edebiliyorsunuz. Bu ve bunun gibi detaylar oyunu farklı kılmaya yetiyor da artıyor. Aksiyonda kesinlikle hiçbir sınır yok. Görev yapıları da epeyce farklı ve çeşitlilik sunuyor, bu nedenle oyun boyunca sıkılacak zamanı pek bulamıyorsunuz.

KARAR ANI
Az önce oyun boyunca verdiğiniz kararların oyunun sonunu etkilediğini söylemiştik. Bazı görevlerin sonunda karar vermeniz gerekebiliyor. Mesela, bir görev fahişelerle dolu bir teknede geçiyor. Görevin sonunda ister o tekneyi yolcularıyla birlikte batırıyor, isterseniz hepsini rehin alabiliyorsunuz. Karar size kalmış ancak bu kararların direkt olarak oyunun sonuna etki edeceğini bilin. Hatta görevin sonunda fahişeleri direkt Saints binasına göndermeyi seçerek elemanlarınızın moralini yükseltebiliyorsunuz. Bir diğer bölümde, şehirdeki gökdelenlerden birini yerle bir etmiştik. Bunun sonucunda şehrin görünümü değişti ve sokaktaki insanların bize verdiği tepkiler farklılaştı. İnsanlar daha fazla korkar oldu bizden. Kısacası, görevleri yapma şekliniz oyunun gidişatını ve sonunu tamamen etkiliyor. Bu nedenle görevleri yaparken gaza gelip ortalığı dağıtmak yerine daha sakin davranıp etraftaki insanların gönlünü de kazanabilirsiniz. Açıkçası biz ortalığı dağıtmayı seçtik hep.

İKİ ELİN SESİ VAR
Ama bu ne eğlencedir böyle? Oyunu tek kişi oynayarak bitirdik ancak yanımıza bir arkadaşımızı aldığımız andan itibaren olay bambaşka bir boyuta geldi. Araç çalmak ve iki kişi elde silahlarla şehri birbirine katmak hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı. Zaten her oyuncu görevleri bitirdikçe para ve seviye puanı kazanıyor. Aynı puanları bir arkadaşınızla birlikte oynarken de kazanabiliyorsunuz. Bu nedenle oyun kesintiye uğramıyor. Evet, oyunda basit bir de seviye atlama sistemi var. Siz görevleri yaptıkça oyun sizi tecrübe puanıyla ödüllendiriyor ve giderek daha güçlü bir karaktere sahip oluyorsunuz. Siz tecrübe kazandıkça karakteriniz daha iyi ateş ediyor, daha hızlı hareket ediyor ve daha zor ölüyor.

BİZ KEYFİMİZE BAKALIM
Son zamanlarda adet olduğu üzere oyunu tamamen co-op olarak da oynayabiliyorsunuz tabii ki. Peki, oyunun hiç eksi yanı yok mu? Elbette var fakat bunlar genel oyun keyfini baltalayacak şeyler değil. Ancak oyundan bir GTA kalitesi ve gerçekliği beklememelisiniz. Saints Row eğlence için ciddiyetten ödün veren bir oyun. Bu nedenle öyle müthiş dramatik anlar kesinlikle beklemeyin. Oyunun bazı yerlerinde küçük küçük grafik hatalarına da rastladık ancak dediğimiz gibi öyle çok önemli şeyler değil. Bütün bunların yanında Saints Row: The Third kendine bir rol çizmiş, bir karakter yaratmış ve onu da gayet iyi bir şekilde oynamış. 18 yaşın üzerindeki tüm oyunculara tavsiye edebileceğimiz, vasatın en az iki gömlek üzeri, sıkı bir aksiyon oyunu.