GULYABANİ ORMANI! ISSIZ ORMANIN ORTASINDA, SLENDER MAN ADLI BİR UMACIDAN KAÇARKEN TEK SİLAHINIZ ADIMLARINIZ OLACAK. KARANLIKLA SADECE BİR EL FENERİYLE MÜCADELE EDECEKSİNİZ. YAPABİLECEĞİNİZ TEK ŞEY KAÇMAK VE KORKMAK! HEM DE ÇOK KORKMAK…
Slender: The Eight Pages geçen yıl çıktığında korku oyunlarına yepyeni bir bakış açısı getirmişti. Birinci şahıs kamerasından oynanan oyunda tek yapmanız gereken ıssız bir ormanın içine dağılmış kağıtları bulmak ve Slender Man adlı korkunç varlıktan kaçmaktı. Slender Man, internet ortamında kısa zamanda bir fenomen haline gelmiş olan tuhaf bir varlık. İnce, uzun ve takım elbiseyle arzı endam eden Slender Man’in yüzü bulunmuyor. Ve size yaklaştığı anda varlığını hissettirmekte bir sakınca görmüyor. Slender: The Eight Pages yine ilk oyunun dinamiklerini izleyen ve kesinlikle zayıf kalpler için olmayan bir oyun. Oyunda yine mektup parçalarını bulmaya, Slender Man’e yakalanmamaya ve bu şekilde oyunu tamamlamaya çalışıyorsunuz. Oyun birinci şahıs kamerasından oynanıyor ancak kesinlikle bir savaş ya da çatışma bulunmuyor. Sadece yolunuzu ve mektup parçalarını bulmaya çalışıyorsunuz.
TOPUK… TOPUK!
Slender’ın en güçlü yanı atmosferi. Korku oyunu yapacak geliştiricilere ders niteliğinde olacak bir atmosferi var oyunun. Açıkçası grafikleri öyle ahım şahım olmasa da sizi çok ciddi anlamda germeyi başarıyor. Oyunun ses tasarımı da son derece başarılı. En küçük bir kapı gıcırtısı, en ufak bir uğultu sizi terletmeyi başarıyor. Çünkü Slender’ın ne zaman, nereden geleceğini asla kestiremiyorsunuz. Oyun içine dağılmış kağıt parçalarını ve bu sayede hikayeyi çözmeye çalışırken bu kötü varlığın nefesini her an ensenizde hissediyorsunuz. Slender, Paranormal Activity tarzında bir görüntü yönetimine sahip. Canlandırdığınız karakterin elinde, olayları kaydeden bir kamera bulunuyor ve Slender Man’in gelişini kameranın cızırdamasından anlayabiliyorsunuz. Bundan sonra yapabileceğiniz tek şey kaçmak. Eğer yakalanırsanız, ölüyorsunuz. Oyun oldukça kısa sürüyor. Yaklaşık 2,5 saat gibi bir sürede oyunu tamamlama şansınız var. Bu nedenle buna bir “korku deneyimi” gibi yaklaşabilirsiniz çünkü oyun sizi ciddi manada korkutmayı başarıyor.
YÜREK ÇARPINTISI
Slender: The Arrival öyle büyük bütçeli bir yapım değil ancak korku oyunlarını ya da filmlerini seven herkesin mutlaka denemesi gerek. Daha önce çıkmış olan Amnesia kadar girift ve ağır bir oyun olmamasına rağmen, işini neredeyse Amnesia kadar iyi yapıyor. Oyunla ilgili hikaye bazında bir eleştirimiz olabilir. Bu oyun için biraz daha karmaşık ve sürprizli bir hikaye iyi gidermiş ancak ağırlığı olan ve unutulmaz bir hikaye dinleyemiyoruz ne yazık ki. Biraz çalakalem yazıldığını düşündük. Onun dışında bir cumartesi gecesi dostları alıp hem oynamak hem de izlemek son derece eğlenceli olabilir.