reklamı kapat

POPÜLER

Elektriğe ilk adım; Hyundai i20 Hybrid İncelemesi

 - Güncelleme: 20 Şubat 2021 17:43

YOLUN GÖSTERDİKLERİ

Resmi rakamları kontrol ettikten sonra zihnimizde beliren beklentiler doğrultusunda i20’nin koltuğuna oturuyoruz. Bu versiyon için söylenmesi gereken ilk şey hibrit kombinasyonu konusundaki beklentiler olmalı. Sistem başlangıç jeneratörü temelli olması sebebiyle kullanıcısına çok fazla elektrikli sürüş deneyimi yaratamıyor. Bu etkiyi neredeyse sadece kontağı açtığımızda hissettik desek yeridir. i20 Hybrid’de sunulan Eco, Comfort ve Sport sürüş modları dışında saf elektrik sürüş modunun yer almadığını da özellikle belirtmek gerekiyor.


Araçta konumlandırılan elektrik sisteminin hangi aralıklarla devreye girip tekerleklere güç ilettiğini anlamak çoğu zaman bir hayli güç. Bu noktada, konsolun merkezinde konumlandırılan devasa multimedya ekranda sürüş dinamikleri için bir bölüm ayrılmamasının eksikliği hissediliyor. Elektrik sisteminin takibini yapabileceğiniz tek yer, analog kadranların arasında konumlandırılan ufak bilgi ekranı olacak. Elbette bu bizim deneyimlediğimiz donanım paketiyle doğru orantılı. Hibrit versiyonda listelerde görmediğimiz Elite Plus paketinde gelen dijital sürücü ekranında daha kapsamlı bir bilgi akışı almak da mümkün olabilir.

Hibrit sistemin en çok devreye girmesini beklediğiniz yer olan dur-kalk trafikte de çok fazla etkisini hissedemeyebilirsiniz. Lakin bu görevini yapmadığı anlamına da gelmiyor. Sistemin bataryası, rejeneratif fren sistemi ve seyir halinde ayağınızı gazdan çektiğinizde tekerleklerden ortaya çıkan enerji üzerinden depolanıyor. Sistemin kendini şarj etmek için ortaya çıkan enerjiyi adeta emdiğini, aracın kademeli hız düşüşlerinden hissetmek mümkün.


Tanıtımla birlikte markanın da büyük bir heyecanla ön plana çıkarttığı bu versiyonun kilit faydaları arasında karbon emisyonu ve yakıt tüketimi alanlarındaki etkileri var. Kilometrede 108 gramlık karbon salınımı (standart motorda 120 gram/km) değeri yakalanan i20 Hybrid’in tüketim verilerinde ise standart versiyona göre yüzde 4’e kadar iyileşmenin yakalandığı açıklanmıştı. Aralık ayında test ettiğimiz standart versiyonda 100 kilometrede 6,8 litre gibi bir değer yakalamıştık. Hybrid versiyonda ise bu rakam 6,2 litre olarak karşımıza çıktı. 500 kilometrelik toplam sürüşümüzde çokça dur-kalk trafiği olduğunu düşündüğümüzde bu değeri gayet tatminkar olarak kabul etmek gerekiyor. Daha dikkatli kullanımda 6 litre ve daha aşağısı da görülebilir.

Yer yer spor modda 130 km/s gibi hızlara çıktığımız sürüşte motorun performans konusunda vadettiği karakter de kesinlikle heyecan verici. i20 Hybrid’de konumlandırılan üç silindirli turbo motor, 5 kişilik tam kapasiteli sürüşlerde bile kesinlikle çok başarılı. Bu motor uzun yol sürüşlerinde gideceğiniz 100-120 km/s aralığında da, 2.000 ile 2.500 devir aralığını çevirmesinden ötürü, aracın geneliyle çok rahat başa çıkabileceğinin sinyallerini zaten veriyor.