reklamı kapat

POPÜLER

Mazda CX-5 incelemesi

 - Güncelleme: 28 Ocak 2018 22:22

DÜNYANIN EN İYİ SIKIŞTIRMA ORANI

Mazda CX-5 maceramızın belki de en önemli kısmını motor teknolojisi ve sürüş özellikleri oluşturuyor. Yazımızın başında da bahsettiğimiz gibi bu otomobilde tasarımı kadar benzersiz bir motor teknolojisi var. Motorun dünyada “enler” arasına girmiş yapısından bahsetmeden evvel sunduğu performans değerlerine bakmakta fayda var. 1.998cc hacme sahip olan bu makine 160 beygir güç ve 208 Nm tork değeri üretiyor. 6 ileri şanzımanla kombin edilen bu güç değerleri dört tekerlekten çekiş sistemiyle asfalta aktarılmakta. CX-5’te kullanılan dört tekerlekten çekiş sistemiyle ilgili de bir yakın plan yapmamız gerekiyor. Mazda’nın i-ACTIV adını verdiği elektronik bir dört çeker sistemi olan bu altyapı daha çok tork dağıtımı üzerine kurulu. Mazda mühendislerinin tüketim değerini aşağıda tutmak adına, normal şartlarda yüzde 98 öne yüzde 2 arkaya olarak belirlediği bu dağılım sayesinde ekonomi yapmak mümkün. Bu altyapının kullanıldığı araçlarında sensörlerden faydalanan Mazda, saniyede 200 kere kontrol işlemi gerçekleştiren bir bilgisayar ile sürekli olarak yolu, hava sıcaklığını ve direksiyon tepkilerini analiz ediyor. Yani sistem eğer yağmur algılar veya karlı bir zeminde olduğunu “hissederse” tork iletimini de tekerleklere dengeli bir şekilde dağıtmaya başlıyor. Burada belirtmemiz gereken en önemli nokta, i-Active gibi elektronik çekiş sistemlerinden maksimum fayda alınabilmesi için muhakkak kış lastiklerinin takılması gerektiği.


Gelelim CX-5’in kalbinin attığı yer olan kaputun altında yatan teknolojiye. Mazda’nın tıpkı Wankel motor örneğinde olduğu gibi kendi içerisinde geliştirdiği ve SKYACTIVE adını verdiği bu teknoloji beraberinde dünyanın en iyi sıkıştırma oranını getirdi. Ağırlıklı olarak 10-12 aralığında olan bu oran CX-5’de de kullanılan bu motorlarda 14:0:1 seviyesinde. Peki bu oranın ne gibi avantaj ve dezavantajları var? Yüksek sıkıştırma oranı beraberinde titreşimi ve sesi yüksek bir motor ortaya çıkartıyor. Nitekim CX-5’i çalıştırdığınız zaman “Acaba bu dizel motor mu?” diye düşünebiliyorsunuz. Lakin ideal sıcaklık yakalandığında ortada rahatsız edici seviyede bir durum kalmıyor. Sıkıştırma oranının beraberinde getirdiği avantajlar ise yakıt tüketiminden başlayıp daha düşük karbon salınımıyla devam ediyor. Nitekim Mazda’nın CX-5’te yer verdiği 2.0 litrelik SKYACTIV-G motorunun fabrika verilerine baktığımızda ortalamada 6,6 litre gibi bir değer görürüz. Bu neredeyse 1,4 litrelik benzinli bir motorla eş. Peki yaklaşık 800 kilometrelik test yolculuğumuzda bizim elde ettiğimiz ortalama tüketim değeri nasıldı?


Sizlere teknik değeri paylaşmadan önce şunu belirtmeliyiz ki start/stop teknolojisinin de kullanıldığı 2.0 litrelik bu motorun genel tüketim seyri kesinlikle standart 2.0 litreliklerden daha tutumlu. CX-5’i kullanırken yol bilgisayarına yansıyan değerler daha çok 1.6 litrelik motora sahip bir araç kullanıyormuşsunuz hissi yaratıyor. Yaptığımız yolculuklarda, normal bir kullanıcı rutininin yanı sıra motorun gerçek tutumluluk potansiyelini anlayabilmek adına “pinti” sürüş modumuzu da devreye soktuk. Aracı teslim ederken yol bilgisayarında bize gösterilen ortalama tüketim değeri 8,9lt/100km şeklindeydi. Lakin doğrusunu söylemek gerekirse CX-5 ile sürekli bu değerlerde gezmeniz pek mümkün değil. Bu konuda gerçekçi tüketim değeri olarak 9,5 ile 10,7 litre aralığını verebiliriz. Uzun yolda 100 km/s hızlara sabitleyip giderseniz 8,9 litrenin de altına inebileceğimizi de belirtmeden geçmeyelim. Mazda CX-5 ile ilgili üzerinde durmamız gereken son nokta sürüş konforu üzerine olacak.


CX-5’in süspansiyonlarının yol koşullarına göre farklı hissiyatlar uyandırsa da temelinde sert bir yapıya sahip olduğunu söyleyebiliriz. Çok fazla derin yerlerden geçmediğiniz sürece sönümleme oranları fena sayılmaz lakin koşullar zorlaştıkça özellikle arkadaki yayların sönümleme konusunda biraz zayıf kaldığı hissedilebiliyor. Bu da gayet konforlu ve yalıtımı başarılı olan kabin içerisine bir anda arkadan gelen sesin rahatsızlık boyutunu artırıyor haliyle. Üzerlerinde 19 inç‘lik jant seti standart olarak gelen araçta 18 hatta 17 inç’lik set seçeneğinin sunulması buna biraz da olsa çözüm olabilirdi. Artık belli standartlarda ürünler ortaya koyan markaların bu sınıfta yer alan modellerinin bile çok ciddi fiyatlarla satışa sunulduğunu görebiliyoruz. Mazda CX-5’in içerisinde bulunduğu 200.000 TL fiyat da bahsettiğimiz bu sınırda yer alıyor. Aracın size hissettirdiği şeyler ve kalitesiyle günümüz şartlarında bu paranın karşılığını verdiğini söyleyebiliriz. Mazda CX-5, keşke dediğimiz noktaları olmasına rağmen kullanırken her detayıyla keyif veren otomobillerden birisi olarak zihinlerimizde yer edinecek.