Tales from the Borderlands: Episode 1 incelemesi

KUSURSUZ AKTARIM
Game of Thrones incelemesinde de bahsettiğimiz gibi o tarafta bir aceleye getirilmişlik olduğunu net bir şekilde hissediyorsunuz. Ancak dönüp de buraya baktığımızda benzer bir durumun vuku bulduğunu söylemek mümkün değil. Görünen o ki Telltale Games, bu iki proje içinde dikkatinin daha büyük kısmını Borderlands tarafına ayırmış. Aslında biz tam tersi olmasını bekliyorduk. Tales from the Borderlands, Telltale Games’in bugüne dek yaptığı her işten öğrendiklerini damıttığı bir oyun olmuş. Kariyerine tamamen mizah tabanlı yapımlarla başlayan firmanın sonrasında yön değiştirmiş olması bu özelliğini köreltmemiş neyse ki. Yıllar içinde gelişen mizah, karakter yaratımı, diyalog yazımı ve hikaye aktarımı özelliklerini o kadar nefis bir şekilde birleştirmişler ki, başımıza bir iş gelmeyecekse ortaya koydukları en iyi işin bu olduğunu bile söyleyebiliriz. Yanlış anlaşılma olmasın, The Walking Dead’in ilk sezonu tüm bölümleri ele alındığında hala bir başyapıt seviyesinde. Ancak ilk bölüm itibariyle Tales from the Borderlands bu seviyeye rahatlıkla ulaşabileceğini hissettiriyor bizlere.

Elbette bu başarının en önemli sebeplerinden biri, hikayenin Borderlands gibi muazzam bir dünyada geçiyor olması. Telltale Games, Pandora gezegeninde amansız çatışmalardan ve kan gölünden çok daha fazlasının olduğunu göstermek istemiş ve bunu da başarmış. Emin olun, bu dünyanın oldukça standart olan karakterlerinin bile anlatacak inanılmaz öyküleri bulunuyor. Tam bu noktada sanıyoruz ki oyunun en güçlü özelliğinden, yani hikaye aktarımından bahsetmemiz gerekiyor. Tales from the Borderlands, doğru kullanıldığında harika etkiler yaratabilen in medias res tekniğini kullanıyor. Bu teknikte hikayeye tam ortasından başlanır ve ardından flashbackler kullanılarak öncesinde neler yaşandığı anlatılır. Esas olarak edebiyatta ve filmlerde görülen bu teknik, pek çok oyunda da uzun zamandır kullanılıyor. Özellikle Max Payne serisi ve Spec Ops: The Line gibi yapımlar, “doğru kullanıldığında” ifadesini neden seçtiğimizi anlamanıza yardımcı olacaktır.

Oyun, komedisi bol bir öyküde bile bu tekniğin başarıyla kullanılabileceğini bizlere gösteriyor. Fakat yapımcı firma bununla yetinmiyor ve bu tarzı iki farklı karakterin bakış açısından anlatarak bir üst seviyeye çıkarıyor. Son olarak Broken Age’de karşımıza çıkmış olan bu teknikte ise yolları kesişmiş olan karakterlerin o noktaya nasıl geldikleri kendi ağızlarından aktarılarak boşlukların doldurulması sağlanıyor. Bu oyun, bir hikaye yazmak kadar onu aktarmanın da ne kadar önemli olduğunun en büyük kanıtlarından bir tanesi. Bir de bunu iki farklı harika karakterle birleştirmemişler mi, insanın içinden “yahu siz ne yapmışsınız birader?” diyesi geliyor. Eğer oyunları senaryosu için oynayanlardansanız, burada istediğinizin çok daha fazlasını bulacağınızdan zerre şüpheniz olmasın.