reklamı kapat

POPÜLER

Toshiba Satellite L850D incelemesi

Toshiba Satellite L850D

MULTİMEDYA
15,6 inçlik L850D’nin ofisimize beyaz rengi geldi. Minik desenlerle kaplı kasaya beyaz renk çok yakışmış. Üzerindeki desen Toshiba’nın Crossline deseni. Fazla dikkatli bakarsanız gözleriniz yorulabilir. Cihazın sağ yanında iki adet USB 3.0 girişi, VGA ve HDMI çıkışı ile Ethernet bağlantısı bulunuyor. Kulaklık ve mikrofon bağlantıları da
burada; köşeye en yakın yerde konumlandırılmış. Sol yanda da USB 2.0 ve adaptör girişi var. Bir de optik sürücü bulunuyor. Ön tarafta da kapaksız bir SD kart okuyucu yuvası mevcut. Zengin bağlantıları arasında Bluetooth 4.0 ve Wi-Fi da bulunuyor tabii ki. 1366×768 piksellik ekran, 15,6 inç büyüklük için yeterli ama biz Full HD olmasını tercih ederdik. Bunun gibi güzel, pırıl pırıl, canavar gibi çalışan ve üstelik de multimedya özelliklerini öne çıkarmak isteyen bir modelde olması gereken buydu. Ekran biraz yansıma yapıyor ama izlediğiniz video ve HD filmlerin renklerini o kadar canlı ve güzel gösteriyor ki başka şeylerin farkında olmuyorsunuz. Renkler güzel, canlı; gayet izlenesi görüntüler üretiyor ancak L850D’nin ekranının bir de görüş açısı meselesi var. Biraz bile açınızı değiştirseniz renkler tersine dönmeye başlıyor. Yani görüş açısı yetersiz. Cihazın klavyenin üstüne kalınca bir sınır çeken hoparlörü boydan boya devam ediyor. Verdiği ses bir dizüstü bilgisayar için standart. Ne çok yüksek ne de çok düşük.

İLGİNÇ TASARIM
Klavye, 15,6 inç ekranlı bir bilgisayar için çok ideal bir alana yayılmış. Çok büyük ekran boyutuna sahip olmamasına rağmen (17 inç gibi) L850D’de numerik tuş takımı bile bulunuyor. Yaptığınız işe göre, tercih sebebiniz bu bile olabilir. Tuş takımı geniş ve güzel görünüyor ancak yazı yazmaya başladığınızda her şeyin o kadar da yolunda gitmediğini fark ediyorsunuz. Tuşlar fazla sığ ve fazla yumuşak. Ekran çerçevesi, bilek bölgesi ve kapağın dış tarafının aksine tuş takımının üzerinde bulunduğu platform, sağlamlık hissi vermeyen ve fazlasıyla yumuşak bir plastik levhadan oluşuyor. Teker teker tuşların da genel olarak tüm klavyenin de üzerinde oluşan baskıyla, verilen geri bildirim insana yeterli gelmiyor. Toshiba mühendisleri eminiz ki ince düşünüp, karışık ve zor hesaplamaların ardından tasarımlara şekil veriyor; üretime geçilirken de fiyat politikalarının dışına çıkmamak için belli başlı konularda mecburen maliyetleri düşürecek şekilde davranıyorlardır. Eminiz büyük emek harcanan bir sektör bu. Ancak gelin görün ki bizim de işimiz son kullanıcıya, yeni bir dizüstü bilgisayar alma aşamasındayken yardım edebilmek; piyasaya yeni çıkarılan ürünlerin tüm artılarını ve eksilerini görüp anlatmak. Toshiba L850D’de çok sık karşılaşmadığımız bir kasa tasarımı dikkatimizi çekti. Bilgisayarın fanı sağ yanda, yani harici bir mouse kullanırken elinizi gezdirdiğiniz alana doğru sıcak havayı tüm gücüyle üflüyor. Tabii ki fan sürekli aynı hızda çalışmıyor ama yüksek performansıyla göz dolduran bir cihazın hızlı görevlerde kendini soğutması gerekiyor. Bugüne kadar fan için ekranın arkası, kasanın altı (ki bu da çok kötü bir fikir) sol yanının seçildiğini görmüştük ama sağ taraftaki fan çıkışı mouse’u biraz daha kendinize doğru çekmenize neden oluyor. Kullanımı direkt etkiliyor. Eğer zaten harici mouse değil de touchpad’i kullanıyorsanız sizin için sorun yok. Taşınabilir sabit disklerinizi bilgisayarın sağ yanına koymayın yeter.

PERFORMANS ODAKLI
Performans odaklı olmakla da yetinmiyor L850D, yüksek performansı ile söyleyecek söz bırakmıyor. Bilgisayarın klavyesi en iyisi, ekranı en yüksek çözünürlüklüsü olmayabilir ama dört çekirdekli AMD A10 işlemcisi en iyilerden biri. Kaya gibi sağlam bir performans sunuyor. Hem grafik hem de işlem performansı olarak kullanıcıyı tatmin etmede yeterli olan A10 APU, yanında harici AMD grafik kartıyla da performansı perçinliyor. 640 GB depolama alanı, 8 GB RAM diye devam eden teknik özellikler listesi, çoğu kullanıcının belki de hiçbir zaman tam kapasite kullanmayacağı bir donanımı tarif ediyor. Fazla hafif olmak gibi bir iddiası yok L850D’nin. 2,3 kg’lık ağırlık söz konusu olduğunda “taşınabilirlik” mevcut bir özellik olmaktan çıkıyor. Yanınızda taşırsanız gittikçe ağırlaştığını hissedeceksiniz. Taşımayın. Dediğimiz gibi ortada aksi yönünde bir iddia da yok zaten.