reklamı kapat

POPÜLER

ZombiU incelemesi

 - Güncelleme: 06 Haziran 2013 11:06

KEŞFEDİLMEYİ BEKLİYOR! TÜRKİYE’DE NE YAZİK Kİ HENÜZ RESMİ OLARAK PİYASAYA SÜRÜLMEYEN NINTENDO’NUN YENİ NESİL KONSOLU WiiU İÇİN GELİŞTİRİLEN ZOMBIU, DAHA ÖNCE DENENMEMİŞ YEPYENİ ÖZELLİKLER SUNUYOR. MÜTHİŞ BİR HAYATTA KALMA MACERASININ YAŞANDIĞI OYUNDA, BURNUNUZU DIŞARI ÇIKARIRKEN BEŞ KERE DÜŞÜNECEKSİNİZ

Zombiler ve hayatta kalma teması modern oyunların en popüler içeriklerinden biri haline geldi. Artık ana hikayesi zombi olmayan oyunların bile mutlaka bir zombi modu bulunuyor. Nintendo’nun geçtiğimiz sene piyasaya sürdüğü yeni göz bebeği WiiU’nun en önemli oyunlarından olan ZombiU, hem bu güzel cihazı tanımak, hem de korku-hayatta kalma türünün ilginç bir yorumunu oynamak açısından önem taşıyor. Çünkü ZombiU klasik hayatta kalma-FPS kalıplarını kırıp oynanabilirlik konusunda yeni açılımlar sunuyor. Her zamanki kontrol alışkanlıklarını ve beklentilerinizi bir kenara bırakıp ZombiU’nun size sunduğu ilginç yorumlara kapılabilirsiniz. Öncelikle ZombiU’nun bir FPS olduğunu belirtelim ama bu elinize ne bulduysanız geçirip düşmana saldırdığınız bir deneyim değil. Ateşli silahlara o kadar az başvuruyorsunuz ki bir yerden sonra kafanızı çok nadir çıkarabiliyorsunuz dışarıya. ZombiU kesinlikle bir ödül-ceza sistemi olan oyunlardan değil. Kesinlikle son derece acımasız bir hayatta kalma savaşı bu. Tek bir zombi ısırığı sonunuz oluyor. Ve tekrar kaldığınız yerden oyuna başlamıyorsunuz. Hayır, yanlış duymadınız: Karakteriniz öldüğü anda o karakteriniz sonsuza kadar ölmüş oluyor. Başka bir karakterle hikayeyi devam ettirmeye çalışıyorsunuz. Kulağa zor ve ilginç geliyor değil mi? Kesinlikle öyle!

LONDRA SOKAKLARI
ZombiU’nun sağda solda aldığı ortalama notlara kesinlikle aldırmayın. Geliştirici ekip bize benzersiz bir deneyim yaratmakta o kadar kararlı davranmışlar ki sonucu ezber bozacak kadar farklı olmuş. Oyun dinamikleri açısından bu daha önce yaşadığınız FPS deneyimlerine kesinlikle benzemiyor. Oyunda canlandırdığınız karakterlerin vücut hareketleri bile normal bir FPS deneyiminden son derece farklı. Daha önce de belirttiğimiz gibi ZombiU katıksız bir hayatta kalma oyunu. Elinizdeki ekipmanlarınızı olabildiğince verimli şekilde kullanarak mümkün olduğu kadar uzun süre hayatta kalmaya çalışıyorsunuz. Dolayısıyla, mümkün olduğunca düşmanlardan kaçmanız ve saklanarak ilerlemeniz gerekiyor. Oyunu olabildiğince yavaş oynamalısınız. Tek bir ısırık sonunuz oluyor ve o ana kadar topladığınız altın değerindeki tüm eşyalarınız elinizden uçuyor. Oyun Londra’da geçiyor ve oyunun tüm atmosferi şehrin post-apokaliptik halini son derece yoğun yansıtıyor. Bomboş sokaklar, alacakaranlık bir gökyüzü, uzaktan gelen iniltiler, darmadağın olmuş araçlar ve boş binalar, özellikle renk tonunun da seçimiyle klasik zombi filmlerinden aşağıda kalmayan muhteşem bir atmosfer sunuyor bizlere. Londra, kesinlikle bir korku oyunu için olabilecek en iyi atmosferi yaratıyor. Oyuna başladığınızda ne yapacağınız, nereye gideceğiniz çok belli değil. Bir şekilde yolunuzu bulmanız gerekiyor. Tam bu noktada devreye WiiU’nun benzersiz gamepad’i giriyor. Bildiğiniz gibi WiiU’nun gamepad’inin üzerinde büyükçe bir ekran bulunuyor. Oyunun envanteri ve telsiz mesajlarına bu gamepad üzerinden ulaşıyorsunuz. Hikayenin hemen başında gizemli bir ses sizi yönlendirmeye başlıyor.

Sizi kurtaracağını söyleyen bu sesi direkt olarak elinizdeki gamepad’in üzerindeki hoparlörden duyunca cidden şaşırıyorsunuz. Oyunların ya da filmlerin seslerini TV ya da ses sistemleri üzerinden duymaya o kadar alışmışız ki oyun unsurlarından birinin yeri değişince ezberimiz bozuluyor. Birisi sizinle yakın bir yerden konuşmaya başlayınca ister istemez geriliyorsunuz ve bu durum oyunun atmosferini pozitif olarak etkiliyor. Yine takip etmeniz gereken rota elinizdeki ekranda bulunuyor. Daha da önemlisi tüm envanterinizi elinizdeki ekrandan dokunmatik olarak halledebiliyorsunuz. Envanterinizi düzenlerken, ana ekrandaki karakteriniz tamamen savunmasız kalıyor. Tam o sırada iki ekranı aynı anda takip etmek zorunda olmak tedirginliği artıran bir durum. Korku oyunlarının ilk olarak vermesi gereken his, oyuncuya kendini çaresiz hissettirmektir. WiiU bunu olabilecek en iyi şekilde veriyor. Kan ter içinde sırt çantanızda neler olduğunu karıştırırken bir yandan etrafı kolaçan etmeye çalışmak cidden çok gerçekçi bir deneyim. “Gerçek hayatta karşılaşsam, aynen böyle olurdu” demekten alamıyorsunuz kendinizi.