reklamı kapat

POPÜLER

Alice: Madness Returns incelemesi

Hepimiz küçüklüğümüzde mutlaka masal dinlemişizdir. Önemlidir masallar. Çocukluğumuzda, büyüklerimiz bize doğruyu göstermek için masallardan yararlanmışlardır. Kimi zaman tatlı bir uyku için, kimi zamansa dil öğrenmek için masallar, öyküler hep hayatımızın bir kenarında durmuşlardır. Bunların en ünlülerinden olan Alice Harikalar Diyarında öyküsünü sanırız ki bilmeyen yoktur. Fakat 2000 yılında American McGee’ninAlice yorumunu oynamış şanslı oyuncu kitlesinin içindeyseniz, o yıllarda unutulmaz bir deneyim yaşamış olmasınız. Ve o gün bugündür tıpkı bizler gibi oyunun devamını bekliyorsunuz. O gün sonunda geldi ve neredeyse 11 yıl sonra hikaye kaldığı yerden devam ediyor. Ama baştan uyaralım: Bu Alice’in, masallardaki Alice’le pek bir ilgisi yok… 

BÜYÜKLERE MASALLAR
Alice ilk oyunun 11 yıl sonrasında geçiyor. Hatırlayacak olursanız Alice, Rutledge Hastanesi’nden ayrılıyordu. Alice’i Victoria dönemi Londra’sında bir yetimhanede buluyoruz. Alice’i tedavi eden Doktor Angus Bumby, çocuk hastalarının geçmiş kötü travmalarını atlatmaları için hipnoz yöntemini uyguluyor. On yıl önce ailesini bir yangında kaybeden Alice içinse tüm yaşadıklarını unutmak bu kadar kolay değil elbette. Zira ne kadar tedavi görürse görsün, bir şekilde halüsinasyonlar görmeye devam ediyor. Eczaneden ilaç almaya yollandığı sırada bu kez beyaz bir kediyi takip eden Alice, daha önce olduğundan daha yoğun bir şekilde halüsinasyonlar görmeye başlar. Ve tahmin edebileceğiniz gibi kendini bir kez daha Wonderland’de bulur… Ama işin içinde fazla bir “wonder” durumu yok. Alice’in kendini bulduğu yer gayet hastalıklı düşmanlarla dolu. Madness Returns tipik bir üçüncü kişi aksiyon oyunu fakat içinde yıllar öncesinin platform öğelerini de barındırıyor. Karşınıza çıkan düşmanları hem yakın hem uzak savaşta alt etmek, diğer yandan yolunuzu bulmak zorundasınız. Alice’in cephane dolabı pek geniş değil, öyle sayısız silahınız yok ancak halihazırdakiler oldukça kullanışlı ve şık modellenmişler. Alice bir adet bıçağa ve makineli tüfek benzeri bir silaha sahip… Ancak oyunun tümü savaşarak geçmiyor. Hatırı sayılır bir kısmı da uçan platformlar arasında zıplamakla geçiyor. Zıplamak için doğru zamanı tutturmaya çalışıyorsunuz. Alice’in havada salınmak gibi bir özelliği var. Bu gücün animasyonu da oldukça hoş; kahramanımız arkasında kelebekler bırakarak havada süzülebiliyor. Oyunun oynanış özellikleri genel hatlarıyla böyle. Yenilikçi ama aynı zamanda geleneksel oyunlardan da beslenen özelliklere sahip Alice; tabii düzgün oynanabilseydi. Ne yazık ki oyun, teknik hatalarla dolu; özellikle atlayıp zıpladığınız yerlerde türlü türlü hatalarla karşılaşıyorsunuz. Bu da sık sık ve sinir bozucu şekillerde ölmenize neden oluyor. Özellikle platform bölümlerinde sık ölmek bir oyun için hiç de hayra alamet bir durum değildir ama maalesef bu Alice’de sık karşılaştığımız bir durum. Mesela sürekli görünüp kaybolan platformlardan düzgün bir zamanlamayla atlamayı deniyorsunuz. Çevre ve karakter modellemelerinde hitbox denen bir kavram vardır. Hitbox, oyun içinde bir nesnenin temas edilebilir olan sınırlarını belirler. Muhtemelen oyun içindeki bu platformların hitbox’ları düzgün çizilmemiş çünkü daha önce düzgün bir şekilde üzerine indiğiniz bir platformun aynısına, aynı yerden inemediğiniz durumlar oluyor. Bazı platformların içinden geçerek aşağılara düşebiliyorsunuz. Bu tip durumlar oyun deneyimini fena halde baltalıyor. Aradan geçen onca yıldan sonra çok daha düzgün bir oynanabilirlik bulmak isterdik.

BEYAZ TAVŞANDAN SONRA
Alice en az Shadows kadar tuhaf bir oyun. Hikayesi ve anlatımı çok daha derli toplu olsa da birbirine bu kadar benzer marjinal oyunları görmek bizim için de bir tesadüf oldu. Shadows’ta olan iki boyutlu platform benzeri oyun sekansları Alice’te de bulunuyor. (Hani, tam da “başka hangi oyunda görebilirdik derken”) Fakat ne yazık ki tüm çeşitli görev yapılarına rağmen Alice de kendini tekrar etmekten kurtulamıyor. Her ne kadar çevre ve düşman tasarımları farklı ve çeşitli olsa da bir şekilde sürekli aynı şeyleri yaptığınızı hissediyorsunuz. Elbette ki bu hissi yakalıyor ve nihayetinde sıkılıyor olmanızın bir başka sebebi sık sık teknik hatalar yüzünden ölüyor olmanız. Düşmanlarla savaşmak da bir süre sonra tekdüze bir hale geliyor. Ya bıçaklıyor ya da etraflarında strafe ile dolaşarak ateş ediyorsunuz.

HARİKALAR DİYARI MI?
Alice’in en iyi olduğu taraf hikaye anlatımı. Sürekli Alice’in gerçeklik ve rüya arasında gidip gelişini sorguluyorsunuz. Acaba Alice’in yaşadıkları ne kadar gerçek? Bölümler ilerledikçe parçaları birleştiriyor ve Alice’in ailesinin ölümünün önündeki sır perdesi aralanmaya başlıyor. Özellikle gerçek dünyada geçen akıl hastanesi bölümleri ve hikayenin farklı anlatım teknikleriyle kurgulanmış olması çok hoşumuza gitti. Yapımcılar ilk oyunun hikayesini gerçekten iyi bağlamışlar. Oyunun ara sahneleri de oldukça başarılı. Kısacası Alice’in sanat yönetimi ve sunumunu oldukça başarılı bulduk. Kesinlikle dinlenmeye değer bir hikayesi var oyunun. Keşke oyunun asıl ağırlıklı bölümleri olan savaş ve platform kısımlarına da bu kadar özenilseydi demekten alamadık kendimizi.

KURAK ZAMANLAR BUNLAR
Yaz ayları oyun dünyasının kurak olduğu dönemlerdir. Oyun tutkunları olarak hepimiz oynayacak kaliteli yapımlar aramaktayız. Alice: Madness Returns de bunlardan biri olabilirdi ancak çok fazla sorun içeriyor. Gerçi ilginç hikayesini dinlemek için bir yere kadar şans verebilirsiniz. Yani ortada çok fazla oynayacak oyun yokken iyi bir alternatif olabilir. Eğer hem bulmaca çözebileceğiniz hem aksiyonun tadına bakabileceğiniz hem de bol bol atlayıp zıplayacağınız bir oyun arıyorsanız bu aralar Alice ile takılabilirsiniz. Ancak kararınızı vermeden önce oynanıştı karşınıza çıkacak problemlere ve oyunun teknik sorunlarına karşı sizi uyardığımızı da göz önünde bulundurmalısınız.

► Detaylar ve puan tablosu sayfa 2‘de