Altered Carbon 1. sezon 4. bölüm “Force of Evil” incelemesi

Ninsu KAHRAMAN 05 Şubat 2018 20:15 - Güncelleme: 11 Şubat 2018 14:11

Altered Carbon 4. bölümüyle beraber izleyicileri Kovacs’in Elçi eğitimine götürürken, Ortega ve ailesiyle ilgili de daha fazla bilgi paylaşıyor.

Altered Carbon’un en dikkat çekici yanlarından biri çekim açıları. Neredeyse her bölümü başka bir yönetmene emanet olan dizide değişmeyen bir şey varsa o da artistik açılar ve sanatsal bir bakış. Yüksek bütçeli dizinin etkileyiciliğinin arkasında yatanlardan biri de bu. Bir de sahne geçişleri arasındaki küçük yönlendirmeler. Şüphesiz en az dizinin konusu kadar ilgi çekiyor. Nitekim bu bölümde de oldukça hareketli sahneler bizi bekliyordu. Geçmişe de gittiğimiz bölümde hem Kovacs ile ilgili daha detaylı bilgi edinme şansı edindik hem de Kovacs’in bedeninin asıl sahibini öğrendik. Böylece bazı boşluklar da yavaş yavaş yerine oturdu.

İkiz Dimi bilmecesi

Bu bölümün ana kahramanlarından biri Dimi Kadmin’in ikiziydi. Siz tabii onun “ikiz” dediğine bakmayın. Hatırlarsanız Dimi Kadmin ilk bölümde Takeshi Kovacs’ı yakalamaya gelmişti. Üstelik beden değiştiren karakterimizin de Kovacs olduğunu biliyordu. Poe’nun otelle beraber saldırısına uğrayan Dimi Kadmin’in belleği zarar görmüş ve gerçek ölümle buluşmuştu. Bu bölümde ise bizi Wei Kliniği’ne sorguya getiren ikiz Dimi’de bir gariplik vardı. Zira ikiz Dimi kim olduğumuzu bilmiyordu. Bize inatla Ryker diyen ikiz Dimi, “kardeşini” Ryker’ın öldürdüğüne inanıyor ve birinin onu tetikçi olarak tuttuğunu düşünüyordu. Bu durumda ikizler her kim için çalışıyorlarsa ikinci kardeşin durumdan habersiz olduğunu düşünebiliriz. Zira ölen kardeş durumun farkındayken diğeri hedefi şaşırmış gibi görünüyordu.

Öte yandan İkiz Dimi bizimle oldukça ilginç bir teknoloji paylaştı. Gelişmiş teknolojiye emanet bir gelecekte suçluların sorgusu sanal düzlemde yapılabiliyor. Ancak Wei Kliniği biraz “yasa dışı” gibi görünüyor. Çünkü gerçekleştirilen sorgu işkence odaklı ilerliyor. Bu noktada sorgulanan kişinin aslında sanal alemde cinsiyetini dahi değiştirebilirsiniz. Onu güçsüzleştirip çabuk konuşması için acıya daha duyarlı bir hale getirebilirsiniz. Tabii hem eski bir CTAC askeri hem de bir Elçi olan Takeshi Kovacs’i konuşturmak pek kolay olmadı.

Elçi eğitimi

Bu noktada Kovacs’in bol bol geçmişe döndüğü anlar aslında karakterimizin eğitimini öğrenmemiz için iyi birer örnek oldu. Ancak hikayede küçük bir boşluk da oluşturmadı değil. Bunun sebebi ise Kovacs’in simülasyondan kitaptaki gibi çıkmaması. Ancak önce küçük soruna değinelim. Iphigenia Deme’nin hikayesini anlatan Quell, karakterin CTAC ajanları tarafından simülasyon içinde defalarca işkenceyle sorgulandığını anlatıyor. Iphi en sonunda pes ettiğinin göstergesi olarak beyaz bayrağı çekiyor ve üst kademedekilerle konuşmak istediğini söylüyor. Böylece Iphi’yi sanal sorgudan çıkarıyorlar. Üst kademe askerlerin bulunduğu alana gelen Iphi ise derisinde yer alan bir hormon sayesinde kendini kızdırıp patlıyor ve askerleri de yanında götürüyor. Buraya kadar her şey normal. Ancak dizide Quell, bu örneği simülasyondan çıkma örneği olarak verirken karakterlerin kendilerini dışarıdan bağımsız şekilde çıkarabileceğine ikna etmeye çalışıyor.

Burada küçük bir bilgi çatışması yaşanıyor elbette. Kitapta Kovacs dizideki gibi çıkmıyor. Bir şekilde karşı tarafı kendini dışarı çıkarmaya ikna ediyor. Bu sebeple hikayede sorun çıkmıyor. Ancak dizide Kovacs kalbini durdurup kendini uyandırıyor. İlginç bir şekilde dışarıdan müdahale gelmeden Kovacs’in kalbi yeniden çalışıyor. Yani kısa süreli kalbini durdurup çalıştırmaya başlayabiliyor. İlginç bir tercih olmuş, sebebi ise hikayenin devamı düşünüldüğünde mantıklı. Hikaye takibinde parçalar yerine otursa da birbirini tam tutmuyor. Zaten Elçi eğitimindeki simülasyonda da Kovacs’in Quell’i öptükten sonra dışarı çıkabilmesi sanki karakterin kendi isteği değil de Quell’in o an simülasyonu sonlandırmak istemesi gibi görünüyor.

Nitekim Kovacs geçmişini iyi kullanarak bu badireyi de “hasarsız” atlatıyor. John Wick’i aratmayacak güzellikte bir sekansla kliniği Dimi’nin belleğiyle terk ediyor.

Neo Katolik ailenin kızı

Gelelim Ortega ve ailesine. Daha önce de Ortega’nın ailesinin hayli tutucu olduğundan bahsetmiştik. Doğal olarak Ortega’nın anneannesinin belleğini bir bedene takıp eve getirmesi gerginlikle karşılandı. İnanışlar üzerine hayli hararetli konuşmaların yer aldığı dizide belleklere “uzaylı icadı” olarak bakıldığını da görmüş olduk. Bu da bellek teknolojisinin Dünya’da geliştirilmediğini gösteriyor. İnsanlara ikinci bir şans veren ve cinayet kurbanlarına adalet sağlama imkanı sunan bu teknoloji inançlılar tarafından “şeytan icadı” olarak görülürken, kullanıcılar tarafından bir mucize gözüyle bakılıyor. Öte yandan bir de Met’ler var tabii. Hemen her alanda olduğu gibi bunu sonsuz varlık ve yaşam için kullanan en üst kademedekiler. Hatırlarsanız Kovacs ilk bölümde Bancroft’a “Senin gibiler olmasın diye savaştım” diyordu. Yani Met’lerin oluşacağı uzun zamandır biliniyordu. Elçi’ler de bunu önlemek istiyorlardı.

Ortega’nın gizli yürüttüğü dava ise Asyalı gizemli karakterimizin hayli gelişmiş bir teknoloji kullandığını ortaya çıkardı. Şimdilik çok ipucu verilmese de karakter bir köşede bizim için varlığını sürdürüyor. Öte yandan dizinin kritik anı elbette bölüm sonu oldu. Ortega, Kovacs’in yakasından düşmemesinin sebebini nihayet açıkladı. Kovacs’in bedeni Dimi’nin de belirttiği gibi Ryker isimli bir polise aitti. Ve bölüm sonundan da anlayacağınız gibi Ryker ve Ortega birbirlerine hayli yakındı. Bu sebeple Ryker’ın bedenini korumaya çalışan Ortega, Kovacs nerede nefes alsa orada bitiyordu. İkili arasındaki çekimin de daha yerli yerine oturduğu bu bölüm karmaşık ilişkilerin de ilk adımı oluyor. Ancak daha dizinin “pembe dizi” moduna geçişi başlamadı. Fazlasıyla yaklaştığımızı ise söyleyebiliriz…