reklamı kapat

POPÜLER

Dead Island: Riptide incelemesi

 - Güncelleme: 24 Haziran 2013 15:48

BU KEZ KORKUTMADI… ORJİNAL DEAD ISLAND OYUNU BİZE “HAYATTA KALMA” TEMASINI SONUNA DEK YAŞATMIŞTI. ÖZELLİKLE ZOMBİ İSTİLASI TEMALI OYUNLAR ARASINDAN KENDİNE ÖZGÜ DİNAMİKLERİYLE SIYRILMAYI BAŞARMIŞ VE HATIRI SAYILIR BİR HAYRAN KİTLESİ EDİNMİŞTİ. VE TECHLAND BUNU ÇOK MÜTEVAZI BİR BÜTÇE İLE BAŞARMIŞTI… RIPTIDE İSE TIPKI BİR MİRASYEDİ GİBİ TAKILIYOR

Bir anda internete düşüvermişti… Dead Island’ın tanıtım videosunu hangimiz unutabiliriz ki? O video belki de o güne dek rastladığımız en dramatik oyun tanıtımlarından biriydi. (Sondan, başa doğru giden videoda, bir baba kızını zombilerin elinden kurtarmaya çalışıyordu.) Gerçek oyunun, tanıtım videosuyla maalesef pek bir alakası yoktu ancak Dead Island’ın çok başka sürprizleri vardı. O güne dek “hayatta kalma” temalı çok fazla oyun oynamıştık ancak hiçbiri bunu Dead Island kadar iyi başaramıyordu.

Eldeki malzemeleri en iyi şekilde değerlendirmeye çalışmak, cephaneyi ve malzemeleri son derece verimli kullanmak, kendi silahlarımızı yapabilmek, büyük alanlarda kaybolmamaya çalışarak araç kullanmak ve en önemlisi zombi saldırılarından sağ çıkmaya çalışmak, Dead Island’ı türlerinden farklı bir yere taşıyordu. Evet, oyunun epey bir sorunu vardı ancak bunlar kesinlikle hoş görülebilirdi. Çünkü geliştirici ekip olan Techland, Dead Island gibi iddalı ve tutkulu bir projeyi son derece küçük bir bütçeyle başarmıştı. Bizce orijinal oyunun en takdir edilesi yanı da bu. Bir oyun olarak Dead Island, bir ilkti, orijinal çok fazla öğesi vardı ve özellikle Techland’in samimi emeği, terazide tüm bunların hatalardan daha ağır basmasını sağlıyordu. Riptide’ı duyduğumuzda yapılmış olmasını umduğumuz ilk şey orijinal oyundaki hataların giderilmesi ve hazırdaki özelliklerin iyileştirilmesiydi. Peki, ne umduk ve ne bulduk?

ZOMBİLERİN DÜĞÜNÜ
Riptide, bir eklenti ya da ek paket değil, başlı başına bir oyun ve ilk oyunun bittiği noktadan başlıyor. Kahramanlarımız adadan paçayı kurtarıp kendilerini orduya ait bir uçak gemisine atıyor. Tahmin edebileceğiniz üzere bir sürü şey ters gidiyor ve gemiyi zombiler basıyor. Kaçınılmaz olan şey paçayı yine başka bir adaya atmak… Riptide ile ilgili başlıca sorun beklentilerin altında kalması değil, bir şekilde orijinal oyunun bile gerisine gitmiş olması. Öncelikle orijinal oyundaki hataların, kimi zaman önceki oyundan bile daha kötü bir şekilde, aynen durduğunu belirtelim. Bunun neden olduğunu anlamakta cidden güçlük çekiyoruz.

Karakter modelleri, düşmanların yüzde 80’i, çevre tasarımı, ormanlar, binalar neredeyse tamamen aynı; sadece dizilimleri değişik. Techland’in, Riptide’ı geliştirirken zamanını nereye harcadığını gerçekten merak ediyoruz. Yarısından fazlası hazır olan bir oyun için öncelikle hata temizleme ve iyileştirme çalışmaları yapmanız gerekir, öyle değil mi? Bu haliyle Riptide çok çok az bir emekle, maksimum karı hedefleyen, tamamen ticari bir proje gibi duruyor. Öncelikle bir FPS oyununun can damarı sayılabilecek hedefleme sisteminin çok çok kötü olduğunu belirtelim. Attığınızı vuramamanızı ya da salladığınız baltanın düşmanın kafasına inmemesini yönettiğiniz karakterin salınımına bağlayabilirsiniz. Eğer öyle olsaydı, karakterinizi geliştirdikçe hedefleme yeteneğinizi artırdığınızda bu sorunun çözülmesi gerekirdi. Hayır, oyunun genelinde bu sorun hep devam ediyor ve son derece sinir bozucu. Elinizde bir baltanız var, savuruyorsunuz, düşmana değmiyor bile; bir daha, bu sefer daha iyi nişan aldığınızı sanarak tekrar deniyorsunuz, yine olmuyor! O sırada karakterinizin enerjisi düşüyor ve başlıyorsunuz geri topuklamaya. Kısacası Riptide, hem de çok temel ve öncelikli sebeplerden ötürü doğru düzgün bir FPS deneyimi sunmuyor.

İkinci temel problemse görev yapıları. Hangi oyun olursa olsun hem senaryo akışını oyuncuya aktarmak, hem de oyuna devam etmek için temel motivasyonu sağlamak için görev yapılarının çeşitli olması gerekir. Çeşitlilik sunan ve birbirini tekrar etmeyen görev yapıları, hem oyuncunun merak duygusunu sürekli kaşır hem de sıkılmayı önler. Riptide’ın görev yapıları oyuncu olarak sizin hislerinize, zevklerinize kesinlikle önem vermiyor. 10 görev yapıyorsanız, bunlardan dokuzu git ve getir görevlerinden oluşuyor. Daha da kötüsü var: Diyelim ki birine bir eşya gerekiyor. Gittiniz buldunuz. Bulduğunuz yerdeki adam, asıl görevde sizden istenen eşyayı size vermek için, kendisine başka bir eşya getirmeniz gerektiğini söylüyor. Böyle sonsuz bir sarmal gibi, bitmez tükenmez bir şekilde sürekli birilerine bir şeyler getiriyorsunuz. Dolayısıyla ortada ne bir heyecan ne de doğru düzgün bir eğlence kalıyor.