reklamı kapat

POPÜLER

Puppeteer incelemesi

puppeteer

TEKRARI YOK BUNUN
Yapımcı Gavin Moore’un oyunu yaparken çok dikkat ettiği bir motivasyonu bulunuyor. Oyun asla kendisini tekrar etmeyecek ve yaptığımız bir şeyi asla bir daha yapmayacağız. Bu düşünce yapısıyla yola çıkan Moore, her sahnesi birbirinden farklı olan, bugüne dek izlediklerimizden çok farklı bir tiyatro gösterisi sunuyor bize. Kutaro, macerası boyunca farklı konseptlere sahip oyun alanlarında karşısına çıkan onlarca farklı engeli sihirli makası Calibrus’un yardımıyla aşmaya çalışıyor.

Bahsettiğimiz şey bir kukla tiyatrosu olunca ve her şeyin varlığını sürdürebilmesi için bağlı olduğu ipe ihtiyacı olduğu düşünülünce Calibrus’a ne kadar çok ihtiyaç duyacağımız daha iyi anlaşılabilir. Ancak karşılaşacağımız engelleri aşarken kullanacağımız tek şey bu sihirli makas olmuyor. Kendi kafamız olmadığından etrafta bulduğumuz her türlü kafayı kullanmamız gerekiyor. Her bir kafanın bize kazandırdığı farklı bir özelliği bulunuyor ve yanımızda ancak üç kafa taşıyabiliyoruz. Sonic benzeri bir yapıyla da zarar gördüğümüzde kafalarımızı kaybediyoruz ve hepsini kaybedersek sahnenin başına dönüyoruz.

UYUMADAN ÖNCE
Puppeteer’ı bu kadar eşsiz kılan en önemli özelliği ise belki de sahip olduğu muazzam görsel lezzet. İki perde arasına yerleştirilmiş detay zenginliği akıl almaz seviyede. Ve çocukken baş ucumuzda saçımızı okşayarak masal anlatan annelerimiz anlattıklarını tasvir etmek isteseler muhtemelen ortaya buna benzer bir sonuç çıkarırdı. Bu sıcak görselliği besleyen en güzel unsur ise, gerçekleştirilen Türkçe dublajın muazzam olması. Anlatıcıyı seslendiren Ali Rıza Kubilay, sesini öyle iyi kullanmış ki gözlerinizi kapatıp onu dinlemek istiyorsunuz sadece. Ne kadar anlatsak nafile, bu masalı ondan dinlemeden bize hak veremezsiniz