reklamı kapat

POPÜLER

The House of the Dead: Overkill incelemesi

Yıllar önce içinden çıkmadığımız atari salonlarında sürekli oynadığımız oyunlardan biriydi The House of the Dead. Silah aparatıyla oynanan en kaliteli oyunlardan biriydi. Yine ters giden deney sonucu virüs insanlara bulaşıyor ve herkesi zombiye çeviriyordu. Oyun arcade makinelerinde o kadar başarılı olmuştu ki seriye tam dört ana oyun, üç de spin-off yapılmıştı. The House of the Dead: Overkill hem atari salonlarında hem de diğer kişisel oyun platformlarda oldukça popüler olmuştu. Aradan geçen yıllar on-rails-shooter (karakterin kendi ilerlediği, bizim sadece düşmanları vurduğumuz oyunlar) türünün popülaritesini azaltınca serinin de eski havası kalmamıştı. Fakat 2009 yılında Wii platformu için yapılınca ve bu oyun da iyi notlara layık görülünce dikkatler yine bu 16 yıllık serinin üzerine çekilmişti. Bu kez Overkill, Extended Cut olarak PlayStation 3’lerimize, tamamen HD olarak geri dönüyor. Oyun tam bir cumartesi gecesi eğlencesi. Oyun oynamak istemeyen eşinizi, dostunuzu yanınıza alıp bu basit oyun yapısıyla, bir hafta sonu gecesi, cipsinizi, içeceğinizi alıp Overkill’in tadına bakabilirsiniz.

YİNE Mİ ZOMBİLER?
Tepeden tırnağa Grindhouse, yani ucuz aksiyon filmlerinin havasını taşıyan Overkill, temponun bir dakika dahi durmadığı sıkı bir shooter oyunu. Bu oyunda karakterinizi değil, sadece silahını kontrol ediyorsunuz. Ortada yine ters giden bir deney ve üzerinize üzerinize gelen türlü mutantlar var. Siz de sert çocuk olarak bu garabetlere karşı savaşıyorsunuz. Oyuna başladığınız anda içine çekiliyor ve arka planda çalan gaz müziklerle birlikte düşmanları birer ikişer indirmeye başlıyorsunuz. Öncelikle silahlar ve vuruş hissinin çok çok sağlam olduğunu belirtelim. Düşmanların hasar modellemesi harikulade; karşınızdaki düşmanı neresinden vurduğunuza göre aldığı hasar değişkenlik gösteriyor. Oyunun silah çeşitliliği çok üstün olmasa da halihazırdaki silahların kullanımları gayet oturaklı. Özellikle pompalı tüfek kullanmak cidden son derece keyifli. Kafalarına fişekleri çaktığınızda öyle bir dağılıyorlar ki görmeniz lazım. Elbette oyun tüm grafik tasarımında ve düşman modellerinde ucuz aksiyon-korku filmlerinden esinleniyor. Ortalık en kaba tabiriyle “cheesy” bir görünüme sahip. Bilumum kan, vahşet olabilecek en karikatür haliyle katkı sağlıyor ortama ki yapımcıların Planet Terror’den etkilendikleri çok açık. Oyunun karakterleri ve diyalogları da bu ortama son derece uyumlu. Overkill son derece bağımlılık yapan bir oynanışa sahip. Özellikle kombo sistemini seveceksiniz. Hasar almadan sürekli olarak düşmanları aralıksız vurdukça kombo sistemi devreye giriyor ve puanınızı katlamaya başlıyorsunuz. Eliniz alıştıkça daha fazla kombo yapmaya başlayacaksınız. Oyunda, Wii sürümüne göre beş bölüm daha fazla bulunuyor. Bu beş bölüm de öyle bonus olsun, laf olsun diye konulmamış; ana görevlerin kalitesinde oldukça sürükleyici görevler bunlar. Grafiklere baktığımızdaysa durumun vasat olduğunu görüyoruz. Oyunun Grindhouse kaynaklı bir karakteri olsa da grafikler yaşını belli ediyor. Yine de yüksek çözünürlük için elden geçirilmiş kaplamalar ve karakter modelleri fena değil. En azından günü kurtarabilecek kadar iyiler. Oyunun asıl göze çarpan güzelliği seslerinde saklı. Bir zamanlar ağzımız açık bir şekilde VHS kasetlerden seyrettiğimiz filmler gibi son derece abartılı ve karikatür diyaloglara sahip Overkill ve bu replikler oyuna cuk oturmuş. En kötü anda bile espri yapan sert çocuk karakterinden bolca bulabiliyorsunuz Overkill’de ve sanırız bu oyunun havası hakkında az çok fikir verebilir. Oyunun Move seti ile oynanabildiğini söylememize gerek bile yok ancak mutlaka bir Sharpshooter edinmenizi tavsiye ederiz. Oyun boyunca ekrana nişan alır pozisyonda olmanız gerektiğinden yoruluyorsunuz ancak ekstra komboları da Sharpshooter ile çok daha rahat çıkarabiliyorsunuz. Sharpshooter’ın aslında tam da bu tarz oyunlar için düşünüldüğünü ve Overkill’in Sharpshooter ile son derece keyifle oynandığını belirtelim.

GECEYARISI SİNEMASI
Eğer evinizde hafta sonu tatillerinde arkadaşlarınızla birlikte oyun oynamayı seviyorsanız listenize Overkill’i de ekleyebilirsiniz. Son zamanlarda bu kadar geyik potansiyeli olan bir oyun daha görmemiştik. Yanınıza bir arkadaşınızı daha alıp oyuna iki kişi dalmak son derece eğlenceli. Bu arada oyunun tamamen üç boyuta uyarlandığını da belirtelim. Eğer 3D destekli bir televizyonunuz varsa Overkill’i üç boyut desteğiyle oynayabiliyorsunuz. Muhtemelen oyunun renk paletinden olsa gerek, Overkill’in üç boyut desteği harikulade bir sonuç vermiş. Son zamanlarda Uncharted 3’ten sonra gördüğümüz en sağlam üç boyut efekti Overkill’deydi. Özellikle sıçrayan kan efektleri ekranın dışına çıkıyor.

PAHALIYMIŞ BU…
Oyuna birkaç eleştirimiz de yok değil. Bunlarda ilki 159 TL’lik fiyat etiketi. Wii’den aktarılmış bir oyun için bu fiyat etiketi gerçekten çok fazla. İkinci baskısını yapan bir oyunun fiyatı çok daha düşük olmalıydı. Hele ki tüm bomba oyunların çıktığı yılbaşı sezonunda bu oyunu en yüksek fiyattan satmak çok anlamsız geldi bize. Zamanında atari salonlarında bizi en çok zorlayan oyunlardan biriydi The House of the Dead. Ama Overkill’in boss kapışmaları bile bizi pek zorlamadı. Dolayısıyla oyunu beş-altı saatte bitirdik. Oyunun içindeki Director’s Cut modunda düşman sayısı biraz daha fazla olduğundan, oyun daha zorlayıcı geliyor ama yine Overkill gereğinden fazla basit bir oyun olmuş. Halbuki düşmanların biraz daha sağlam, özellikle boss’ların biraz daha zor olması gerekirdi. Her boss’un nasıl yenileceği ve zayıf noktası o kadar bariz ki bunları çözdüğünüz anda beş dakika içinde yeniyorsunuz. Hal böyle olunca oyundan aldığınız tatmin duygusu da azalıyor.

ARKADAŞLARINIZA HABER SALIN
The House of the Dead: Overkill, tam bir cumartesi gecesi eğlencesi gibi… Çabuk tükettiğimiz ama aynı zamanda bizi çok da eğlendiren bir oyun oldu. Eğer daha önce Wii platformunda oynamadıysanız ve bu aralar oynayacak oyun bakıyorsanız Overkill’e bir şans verebilirsiniz. Oyunun diğer sürümlerine göre fazla olan içeriği, Sharpshooter ve 3D desteği epeyce artı sağlıyor oyuna. Ancak yine de çabuk tüketilmesi (açıkçası beş-altı saatte biten bir oyunu fazla kısa olarak nitelendirebiliriz) ve 159 TL’lik oldukça yüksek fiyat etiketi, oyunun şu sıralar epeyce kalabalık olan piyasanın içinde kaybolmasına neden olabilir. Sonuçta Modern Warfare 3, Battlefield 3 ve Skyrim’in aynı anda piyasaya çıktığı bir dönemden bahsediyoruz. Bu nedenle pahalı bir on-rails shooter’a ayıracak vaktiniz olmayabilir.