reklamı kapat

POPÜLER

Isuzu D-Max incelemesi

AVANTAJI “KULLANMAK”

Otomobil incelemelerine genellikle tasarım ve donanım üzerinden başlansa da, biz D-Max’i doğrudan tercih ettirecek en önemli noktadan başlamak gerektiğini düşünüyoruz. Nitekim vergi avantajı, motor ve sürüş dinamiklerini içerisine alan bu başlığın, araçla ilgili en memnun edici kısım olduğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz. Strateji olarak yapılmış en güzel hamlelerden birisi D-Max’in 1,9 litre hacimli motorla satışa sunulması oldu. Sınıfındaki diğer rakiplerin hemen hepsinde 2.0 litrenin üzerinde motor olduğunu düşündüğümüzde, Isuzu’nın rekabete 1-0 önde başlamaması için hiçbir neden yoktu ortada. Tüm versiyonlarda standart olarak sunulan bu yeni ünitede hacim küçülmesine gidilse de, emekli edilen 2,5 litrelik motorun değerlerinin korunması altı çizilmesi gereken detaylar arasındaydı. Motorun yaklaşık 2 ton olan araç ağırlıkla başa çıkma konusunda da sorun yaratmaması da, küçülmenin sadece hacim konusunda olduğunun bir göstergesi.

Üniteyle ilgili teknik detaylar öncesinde önemli olan bir diğer nokta çevreci kimlik. Dizel motorlarda kullanılan ve karbon salınımı konusunda normların karşılanmasında büyük önem arz eden AdBlue, D-Max’te tamamen devre dışı bırakılmış durumda. Isuzu’nun kendi içerisinde geliştirdiği yeni nesil bir katalitik konvertör ile AdBlue’ya ihtiyaç duymadan Euro6 standartlarını karşılayabiliyor olması, ek maliyetleri de ortadan kaldırıyor. Bizleri teorik olarak 164 PS güç ve 360 Nm torkla karşılayan motor, bu değerlerini 6 ileri manuel veya otomatik şanzımanlarla yere aktarıyor. 12,9 saniyelik 0-100, 180 km/s’lik maksimum sürat ve 3,5 tonluk çekiş kapasitesi de kağıt üzerinde ön plana çıkanlar arasında. Yükleme eşiği olarak olarak yaklaşık 1 tona kadar destek sunan aracın, düşük motor hacmine rağmen sınıfındaki rakipleriyle aynı seviyelerde gezinmesi de dikkatimizden kaçmadı.

Güç olarak kendinden büyük motora sahip rakipleriyle hemen hemen aynı standartlarda olan D-Max’in sürüşü sırasında da kesinlikle başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Uzun yolda araç sollamak istediğiniz anda tepki hızı hiç fena olmayan motorun şanzımanla olan uyumu beklentileri karşılıyor. Her ne kadar yer yer ufak gecikmeler de hissettirse de, pickup sınıfında yer alan bir model kullandığınızı hatırladığınızda bu hiç de üzecek bir seviyede değil. Asfalt üzerindeki dinamiklerden bahsederken, kendisini hissettiren yalıtımdan da bahsetmek gerekiyor. Rafinelik konusunda biraz daha iyi olabileceğini düşündüğümüz D-Max, 110 km/s’lik hızlardan sonra rüzgar sesini içeri almaya başlıyor. Dizel motorun o bildiğimiz sesinden kaçmak da pek mümkün değil.

D-Max’in satış konusunda elini belki de ne ciddi şekilde güçlendiren noktası vergi avantajında. Yerinde bir hamle ile 2.0 litrenin altında bırakılan motorla gelerek sahibine her yıl yaklaşık 2.000 TL gibi bir motorlu taşıtlar vergisi karı sağlayan araç, uzun vadeye vurulduğunda 5 yıllık garanti süresi boyunca 10.000 TL‘lik bir tasarruf sağlıyor. Kişisel kullanım dışında işin içerisine ticari kullanım felsefesi girdiğinde, potansiyel alıcıların aklına ilk gelecek seçeneğin D-Max olmaması için hiçbir neden yok.