reklamı kapat

POPÜLER

Lenovo ThinkPad X1 incelemesi

Lenovo ThinkPad X1’i aslında uzunca bir süre önce beklemeye başlamıştık çünkü cihaz tanıtılalı aylar oldu. X1 için iştahımızı bu kadar kabartan şey ThinkPad’lerin en incesi olma unvanına sahip olması. Lenovo, X1’i tanıttığı zaman henüz Ultrabook konseptini de açıklamamıştı Intel. Şu anki Ultrabook’larla yarışır nitelikteki X1 tabii incelik ve ağırlık olarak piyasanın yepyeni modellerin biraz gerisinde kalıyor. Üstelik fiyat olarak da benzerlerinin oldukça üzerinde bir seviyede.

ÖDÜLLÜ TASARIM
13 inç ekranlı dizüstü bilgisayar; klavyesi, kaplaması ve Lenovo’nun klasik TrackPoint mouse’u ile herhangi bir rekabeti kabul dahi etmediği bir model olmuş. En baştan başlayalım, cihazın sıfırdan açılması sadece saniyeler sürdü. Mac bilgisayar kullananların içten içe dalga geçtiği bu durumdan büyük bir devrimmiş gibi bahsediyoruz ama Windows’lu bilgisayarlar için bu gerçekten bir devrim. Henüz alışamadık. O yüzden bahsetmeye de devam edeceğiz belli ki. Kapağı, bilek bölgesi, arka kapağı ve ekran çerçevesi kadifemsi bir his veren kaplamayla kaplı. Bu yumuşak yüzey sapasağlam kasaya çok yakışmış. Hatta X1’in tasarım kalitesi, malzemesi ve ergonomisi, iF tasarım ödülüyle de tescillenmiş. Bilgisayarın yüksekliği en ince yerinde 16,5, en kalın yerinde 21 mm. Bilgisayarın ekranını gövdesiyle 180 derece açı oluşturana kadar geriye itebiliyorsunuz. Klavyesi kullanışlı olmanın da ötesinde; kullanmak adeta bir zevk. Üstelik sıvı dökülmelerine karşı da dayanıklı. Lenovo, bu defa arkadan aydınlatmalı bir klavye kullanmış. X1’in üzeri noktacıklarla kaplı touchpad’i tuşsuz; daha doğrusu sağ ve sol tık için gömülü tuşlar kullanılmış. Bu durumda daha geniş bir alan kalıyor parmaklarınıza ama yine de küçük. Alışkanlığınız nasıldır bilemiyoruz ama burada, bizim harici bir mouse ile kullanmayı tercih edeceğimiz kadar küçük bir dokunmatik alan sunuluyor. ThinkPad’lerin değişmez parçası TrackPoint mouse G ve H harflerinin arasındaki yerini tabii ki almış. Bilgisayarın sağında ve solunda bir kart okuyucu, bir USB ve bir kulaklık girişinden başka bağlantı noktası yok. Tüm bağlantı noktalarına bilgisayarın arka kısmında yer verilmiş. Ethernet, USB 3.0, HDMI, eSATA/USB, DisplayPort ve SIM kart girişi Lenovo X1’in zengin bağlantı seçenekleri arasında yer alıyor.

ÇALIŞKAN LENOVO
X1’in bizdeki konfigürasyonu Intel Core i5 işlemci, 8 GB RAM, Intel HD 3000 ekran kartı ve 160 GB SSD depolama alanından oluşuyordu. Bilgisayarın, iş dünyasının sık seyahat eden kullanıcılarına hitap ettiğini sunduğu konfigürasyonda da görebiliyoruz. Harici bellekli bir ekran kartına ihtiyaç duyulmamış çünkü X1’i satın alacak kişi onun ekran ve grafik performansının ağır yükleri kaldırabilecek olmasına ihtiyaç duymayacak. X1’i satın alacak olan kullanıcının, gerektiğinde uçakta bile raporlar, sunumlar, e-postalar veya çeşitli ofis dokümanlarıyla meşgul olacağı için daha ziyade bilgisayarın çok işi aynı anda yapabilme kapasitesinin yüksek olmasına ihtiyacı olacak. Grafik özellikleri anlamında bilgisayarı fazla zorlamaya bu yüzden gerek görmedik ama bu, X1’in bu konuda yetersiz olduğu anlamına gelmesin tabii. Sadece bu konuda bir iddiası bulunmuyor diyelim. Birden fazla işi yaparken hiçbir sıkıntı çıkarmayan X1, günlük işlerin dışındaki yoğunluğu da rahatlıkla kaldırabilecek seviyede. 2.50 GHz’lik işlemci hızı ve 8 GB RAM her türlü yükü kolayca sırtlanıyor. Kendinden beklenenden de fazlasına imzasını atabilir. Hayal kırıklığı yaratan tek nokta belki ekranı olabilir X1’in. 1366×768 piksellik çözünürlük artık çok sıradan bir değer ve bu derece iyi konfigürasyonlu bir bilgisayara daha yüksek çözünürlüklü bir ekran koyabilirmiş Lenovo. Ekran darbelere ve çizilmelere karşı olağanüstü dayanıklı Gorilla Glass kaplı ama yansınma yapıyor; Lenovo bu noktada bir fedakarlık yapmış anlaşılan. Ekranın çerçevesi de biraz fazla kalın görünüyor; belki aynı alana daha büyük boyutlu bir ekran sığdırılabilirmiş.

İŞ ADAMLARI NE İSTER?
Yanlarında taşıyabilecekleri hafif ve ince bir bilgisayar isterler. Aynı zamanda bu bilgisayarın pili hemen bitmesin, en azından yarım gün dayanabilsin isterler. X1, yoğun bir kullanımla üç buçuk, dört saat kadar dayanabiliyor. Ekran parlaklığını düşürüp, sadece Word’de çalışmak gibi daha hafif işleri yaparsanız bu süre biraz daha uzuyor. Çıkarılamayan 6 hücreli pili X1’in yumuşak karnı. Yalnız bunu da telafi eden bir özelliği var; yarım saatliğine şarj ettiğinizde pilin yüzde 80’i doluyor, en azından ihtiyacınız olan süreyi hızlıca kazandırıyor size. X1, bunun dışında saydığımız diğer kriterleri karşılayabiliyor. Samsung 9 Serisi, MacBook Air, yakın zamanda test etme şansı yakaladığımız Asus ve Acer’ın Ultrabook’ları göz önünde bulundurulduğunda Lenovo X1 inceliğin sınırlarını zorlamıyor açıkçası ama sapasağlam kasası, üzerinde yazmaya doyamayacağınız klavyesi, kullanımı kolay TrackPoint mouse’u, bağlantı noktalarının çeşitliliği ve yüksek performansa sahip donanımı ile eksiklerini kapatmasını çok iyi biliyor. Hızlı açılma veya uykudan uyanma süresi de cabası.