reklamı kapat

POPÜLER

Sekiro Shadow Die Twice incelemesi

 - Güncelleme: 23 Nisan 2019 13:45

YEPYENİ BİR YAKLAŞIM

Çimenliklere saklanmış, karşınızda bekleyen adamı süzüyorsunuz. Usulca yaklaştınız ve kılıcınızın soğuk metalini teninde hissetmesini sağladınız. Ancak karşınızda bir grup düşman daha bekliyor. Sol tarafınız ateşler içinde, sağ tarafınız ise binalarla kapalı. Eğer saldırırsanız belki zaferle ayrılabilirsiniz, belki… Neyse ki kaybettiğiniz kolunuzun yerini alan çok daha işlevsel bir proteze sahipsiniz ve onun sayesinde binanın çatısına kanca atarak ulaştınız. Her düşmanı öldürmek zorunda değilsiniz, çatılardan sessizce yolunuza devam ettiniz. Ateşleri aştığınızda aşağı inerek hedefinizle karşılaştınız. Gitmeniz gereken kapı orada, ancak önünde yine sayısı can sıkan seviyede düşman bulunmakta. Bir de yanlarında elinde içkisi, şişman bir ayyaş oturuyor. Belki sizinle uğraşamayacak kadar sarhoştur, kim bilir? Şansınızı deneyip grubun arasına dalıyorsunuz; bir, iki, üç… Hiçbiri önünüzde dahi duramıyor. Çünkü Kurtsunuz, Sekirosunuz, efendisini canı pahasına koruyan efsanevi kılıç ustasısınız. Derken ensenizde bir yanma hissediyorsunuz. Çünkü söz konusu ayyaş çoktan ayağa kalkmış, içkisinden bir yudum almış ve mide öz suyunu kılıcına fışkırtarak size saldırmakta. Tek bir rüzgar vızıltısı ve öldünüz. Kendinize fazla güvendiniz, tedbiri elden bıraktınız, egonuzun zihninizi bulandırmasına izin verdiniz. En önemlisi, açgözlülük yaptınız. Neyse ki bir şansınız daha var, çünkü tek seferde ölememek gibi bir lanetle kutsandınız. Olduğunuz yerde tekrar ayaklanıyorsunuz ve bu kez tüm zihniniz berrak bir şekilde ayyaşa kafa tutuyorsunuz. Zıplayarak, yuvarlanarak ve darbeleri karşılayarak rakibinize meydan okuyorsunuz. Ancak yine de tekrar ve tekrar ölüyorsunuz. Her seferinde bir kusurunu daha yakalayarak ve bir eksiğinizi daha kapatarak… Sonunda amansız bir mücadele sonucu ayyaşı yere seriyorsunuz ve derin bir nefes alıyorsunuz. Kutlarız, artık kapının arkasındaki boss dövüşüne girebilirsiniz.

HEM YATAY, HEM DİKEY

Sekiro; Souls serisinin ruhuna sahip olan ancak karakteristik anlamda alakası dahi bulunmayan bir yapım. Bir kere artık karakter yaratıp kendi hikayenizi yaşamıyorsunuz. Burada kendi geçmişi, amaçları ve görevleri bulunan bir karakterin, Kurt’un hikayesine eşlik ediyoruz. Bu tek başına çok önemli bir değişiklik çünkü tüm o karakter özellik puanları, sayısız silah ve kıyafet seçenekleri ortadan kalkmış durumda. Karakterimizin içinde bulunduğu dünya ile etkileşimi de
çok daha farklı bir seviyede. Konuşuyor, etkileşime giriyor ve hatta yeri geliyor, düşmanlarına saldırmadan önce bilgi edinmek için gizlice kulak kabartıyor. Ve tabii bir de Sekiro ile birlikte Soulsborne sistemine dikey düzlem ekleniyor. Artık hem zıplayabilen, hem de sağa sola kanca atarak yüksek noktalara ulaşabilen bir karakterimiz bulunuyor. Türün sevdalıları bunlardan rahatlıkla nefret edebilecekken risk alınmış ve günün sonunda ortaya Souls yapısının evrimindeki bir sonraki adım ortaya çıkmış.