reklamı kapat

POPÜLER

sagalossos

Burdur’da antik dönemde yaşamış insanların canlandırılan yüzleri

Burdur‘da bulunan Sagalassos Antik Kenti‘nde araştırmacılar ve Burdur Üniversitesi yüzyıllar önce yaşamış iki insanın iskeletlerinden, yüzlerini oluşturdu.

Türkiye’nin güneybatısındaki antik bir şehir olan Sagalassos Antik Kenti’nde önemli araştırmalara ev sahipliği yapıyor. Araştırmacıların yaklaşık otuz yıldır Türk ve yabancı ekiplerle kazılar yaptığı Antik kentte bulunan biri Romalı birisi Bizanslı iki kişiye ait kemik kalıntıları ile insan yüzleri oluşturuldu. Türkiye’nin Burdur ilinde yer alan bu Antik Kent orada yaşamış insanların nasıl görüneceğini gösteren bu araştırmanın önemli bir parçası olarak karşımıza çıkıyor.

Kemiklerin bulgularından yüzlerini oluşturan araştırmacılar bu iki kişiden birinin MS. 3. yüzyılın başlarında yaşadığı düşünülen Romalı bir adama,  diğeri ise Bizans’ta 11. ve 13. yüzyılda yaşamış ve yaklaşık olarak 30-50 yaş aralığında olduğu tahmin edilen bir kadına ait olduğunu tahmin ediyor. Bu iki kişinin isimleri bilinmediği için adama “Rhodon” ve kadına ise “Eirènè” ismi verildi. Yüzleri oluştururken araştırmacılar o dönemki saç rengi, modeli ve sakal kullanımını dikkate alarak kişileri canlandırdılar.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

“Mezarlar çok iyi korunmuş”

Profesör Jeroen Poblome, “Sagalassos Arkeolojik Araştırma Projesi’nin direktörü olarak, her zaman Sagalassos‘taki günlük yaşamın daha iyi bir resmini oluşturmak için arzu duydum.” diyor. Arkeologların genellikle ilklere, en büyük ya da en güzele odaklandığını söyleyen Poblome, “Bizim araştırmamız, günlük hayattaki erkeklerin ve kadınların hayatlarına odaklanıyor. Bizim yaklaşımımıza göre çıkarttığımız model yüzler bu tanıma tam uyuyor”dedi. İskeletlerin nasıl bulunduğuna bakarsak, Eirènè’nin iskeleti Marc Waelkens başkanlığındaki bir araştırma ekibi tarafından 1995 yılında bulundu. Bulunan mezar bir şapeli çevrelemiş başka bir mezarlığın içindeydi. Rhodon’a ait kalıntılar ise çok iyi korunmuş bir mezar kompleksinin  parçası olarak tuğla mezar odasında bulundu. Bu iki kalıntının en önemli kısmı çok iyi korunmuş olmaları.

Jeroen Poblome (solda) ve Sam Cleymans


Araştırma ekibinden olan Sam Cleymans mezar yerinin ve iskeletlerin bu insaların yaşımına dair önemli bilgileri içerdiğini söylüyor. Romalı adamın öldüğünde elli yaşından büyük olduğunu tahmin eden araştırmacılar bunun nedenini, eklem lezyonlarına ve kemik kırıklarına bağlıyor. Cleymans: “Gömülen yeri bize orta sınıf bir aileden geldiğini söylüyor. Örneğin bazı güzel mezar eşyaları bulduk: Bir bölüm – ölen kişinin ağzına yerleştirilmiş altın bir yaprak – bir arı görüntüsü ile süslenmiş ve yaldızlı bir bronz yüzük.  Kalıntılar, adamın fiziksel olarak zor bir yaşama sahip olduğunu gösteriyor. Birkaç eklem lezyonu ve kemik kırığı bulduk. Yaşı elbette önemli bir rol oynamıştı, ancak zorlu bir ortamda fiziksel emeğin yüksekliği, bedeni üzerinde açıkça bir etkiye sahipti.” diyor.

Bizanslı olan kadına dair bulgulardan bahsederken daha az ipucu olduğunu aktaran Cleymans: “Bizanslı kadın için daha az ipucu var. Tahminlerimize göre, öldüğü zaman 30 ila 50 yaşları arasındaydı. Muhtemelen genç yaşından dolayı daha az eklem lezyonu vardı. Romalı olan insana kıyasla, onun mezar yeri de Orta Bizans döneminde Hıristiyan geleneklerine uyacak şekilde daha sadeydi. ”

Oluşan dijital yüz prototipi gerçeğe yüzde 75 oranında yakın sonuç veriyor

Antik Kent Sagalassos yüzlerinin oluşturulması dijital bir süreç

Araştırmacılar, vatandaşların nasıl yaşadığını aynı zamanda nasıl göründüklerini merak ettiği için, bu yeniden yapılandırmanın ilk aşaması tamamen dijital bir süreç olarak gerçekleştirdi. Burdur Üniversitesi’nden bir araştırma ekibi kafataslarının üç boyutlu taramasını yaparak bir kalıp çıkarttı. Yüz şekli, kafatası formuna ve kas sisteminin kökenlerine göre hesaplanan bulgular, katman katman yüzü oluşturan parçalara dönüştü. Böylelikle oluşan dijital yüz prototipi gerçeğe yüzde 75 oranında yakın sonuç veriyor.

Saç modeli ve sakal şekli için araştırmacılar tarihsel kaynaklara dönüyor. Sam Cleymans: “Roma döneminde fiziksel görünüm önemliydi. Yazılı kaynaklar bize, örneğin erkeklerin genellikle kel olmaktan hoşlanmadıklarını söylüyor. İkinci yüzyılda Romalı erkekler için güzellik ideali, İmparator Hadrian’a dayanmaktadır. Bu yüzden Rhodon’a nispeten kısa saçlar ve bakımlı bir sakal verdik. Bizans döneminde, ortalama nüfus fiziksel görünüme daha az dikkat ediyordu. Alçakgönüllülük ve basitlik norm olduğunu da biliyoruz. Sınırlı açıklamalar ve görüntüler kadınların tipik olarak saçlarını uzun – gevşek veya örgülü giydiğini göstermektedir. Eirènè için, gevşek saçları ince bir örgüyle seçtik. ” diyor.

İlginizi çekebilir

Westworld 3. sezon fragmanı