Fotoğrafçılık tarihinin ilk zamanlarından günümüze, teknolojinin gelişimiyle profesyonel ve amatör arasındaki fark yavaş yavaş kapanıyor.
Fotoğrafçılık tarihi 1827’de bir güvercin yuvasının görüntüsüyle başladı. Joseph Nicephore Niepce’nin çektiği fotoğrafçılık tarihinin ilk fotoğrafına bakıldığında güvercin yuvasını görme pek kolay olmuyor. Bunun başlıca sebebi Niepce’nin o yıllarda kullandığı makinenin diyafram ve enstantane hızını ayarlama şansı olmayışıydı. Gelişen teknoloji, profesyonel fotoğraf makinelerinin sunduğu “pozlama” imkanıyla bu sorunu ortadan kaldırdı, hatta cebimize kadar getirdi. Huawei P20 Pro’da bulunan üçlü Leica kamera, bunun en güncel örneklerinden biri.
Yeni bir sanat dalı mı doğuyor?
Hayatımıza 19. yüzyılın başlarında giren ve o zamandan bu yana hayatımızın içinde olan fotoğraf, zaman içinde kendi türlerine de kavuşarak önemli sanat dallarından biri haline geldi. Gelişen teknolojiyle beraber her geçen gün daha fazla sayıda insanın dahil olduğu bu sanat dalı, profesyonellerini ve sanatçılarını ilk günlerden bu yana ortaya çıkarmaya devam ediyor.
Bu sanat dalı uzun yıllar boyunca fotoğraf makinelerinin içinde varlığını sürdürse de, akıllı telefonlar ve gelişen teknoloji ile artık iplerini koparmaya hazır. Geride bıraktığımız son birkaç sene ise, bu kopuşun kilometre taşları niteliğinde. Bunun en büyük sebeplerinden biri ise sosyal medya. Sosyal medyanın etkisini artırmasıyla günümüzde yapılan paylaşımların sayısı, etki alanı ve en önemlisi kalitesi doğru orantılı olarak artıyor. Çekilen fotoğrafların sayısı ve kalitesindeki yabana atılamayacak olan bu artış, bizlere sunduğu görseller ile yeni bir fotoğraf sanatı dalının var olmaya başladığına dair ipuçlarını da beraberinde getiriyor. Huawei de P20 Pro modelinde kullandığı üçlü Leica kamera ile profesyonel fotoğrafçı gibi fotoğraf çekmeyi mümkün hale getiriyor. Bunun en önemli kanıtı, olumsuz koşullarda geleneksel akıllı telefonlarla çekilen ve tatmin hissi uyandırmayan görüntüleri rafa kaldırıp, bu koşulların sınırsız yaratıcılığa engel olmasını engelleyecek bir ögeyi bünyesinde barındırması: Yapay Zeka.
Profesyonel fotoğrafçılarla aramızdaki fark kapanıyor
Her ne kadar akıllı telefonların gelişen kamera özellikleri profesyonel moda fotoğrafçıları, yemek stilistleri ve doğa fotoğrafçıları tarafından bugüne kadar ilk seçenek olarak tercih edilmese de yarı-profesyonel ve profesyonel olmayan kullanıcıları zaman zaman onların seviyesine çıkarıyor. Tabii bu her zaman söylendiği kadar kolay olmuyor.
Instagram ve benzeri pek çok mecra artık birçok butik üretici, restoran-kafe, stil danışmanı ve bloggerlar için ticari bir platform durumunda. Haliyle profesyonel fotoğraflar da onların olmazsa olmazı. Yaptıkları paylaşımlarda pek çok alan, mekan, yiyecek-içecek, kıyafet ve benzeri tekstil ürününü kullanan ve profesyonel fotoğrafçı olmayan bu kişilerin imdadına akıllı telefonlarındaki kameraya ek olarak filtreler ve uygulamalar yetişiyor. Enstantane hızı, diyafram, ISO ışığın kontrolü ve yaratıcılık bu alanda ön plana çıkarken, P20 Pro yapay zekayı da fotoğrafla buluşturuyor.
Yapay zeka ile 500’den fazla ortam ve obje tanımlama, 19 tane farklı senaryo ve obje belirleme özellikleriyle donatılan P20 Pro, objeleri manuel olarak seçme zorunluluğunu ortadan kaldırıyor. Yiyecekler, dans eden insanlar, manzaralar, gün batımı, çiçek veya hayvanlar bu hazır parametrelerden oluşan setlerden bazıları. Bunun yanı sıra yapay zeka ögenin ne zaman ve çerçevenin hangi alanında olacağını tahmin ederek odak noktasını oraya önceden yerleştirebiliyor.
“Daha Çok Gör, Daha Çok Yarat”
Uzun lafın kısası, akıllı telefonlar sınırları ilerleyen zamanlarda daha da zorlayacak gibi görünüyor. P20 Pro da “Daha Çok Gör” sloganıyla kullanıcıya gerçek anlamda daha çok şey yakalama fırsatı sunarken, profesyoneller ve amatörler arasındaki uçurumu kapatıyor. Sunduğu özelliklerle kullanıcıya parametreleri veya fotoğrafı çektikten sonra kullanacağı filtre ya da düzenlemeyi düşünmeden çekim yapma imkanı veriyor.
