reklamı kapat

POPÜLER

Crysis 3 incelemesi

 - Güncelleme: 22 Mart 2013 18:40

ORMANIN GÖLGESİNDE ÖNCE BİR ADADA KARŞI KARŞIYA KALDIK ONLARLA… SONRA MEDENİYETİN BAŞKENTİNDE ORTAYA ÇIKTILAR. DURMAKSIZIN DEVAM EDEN BİR VAHŞETLE TÜM İNSAN KÜLTÜRÜNÜ YOK ETMEYE BAŞLADILAR. ESKİDEN BETON BİR ORMAN OLAN NEW YORK ARTIK ISSIZ BİR ORMAN GÖRÜNÜMÜNDE… ASIL ÖLÜM KALIM SAVAŞI SERİNİN SON BÖLÜMÜNDE ŞİMDİ BAŞLIYOR

Crytek’in amiral gemisi Crysis her zaman FPS standartlarını yeniden tanımlayan ve güncel donanımların sınırlarını zorlayan farklı bir oyun oldu. İlk duyurulduğu 2007 yılında herkesi dumura uğratan Crysis, açık uçlu oyun yapısı, akıl almaz grafikleri ve oyuncuya tanıdığı imkanlarla büyük bir hayran kitlesi kazanmıştı. Crysis 2, savaşı şehre taşıyordu. New York caddelerinde gizemli uzaylı ırkı Ceph ve CELL kuvvetleriyle yaşanan hayatta kalma savaşımız unutulmaz bir finalle sona ererken, üçüncü oyun için merak uyandırmayı ihmal etmiyordu. Artık sıra Crysis üçlemesinin finaline geldi ve bu kez terk edilmiş New York sokaklarına geri dönüyoruz. Fakat medeniyetin beşiği olarak bilinen New York alıştığımız görüntüsünden biraz daha farklı. İnsanlığa dair ne varsa silen Ceph’in bıraktığı kalıntılardan büyüyen orman, bu savaşın artık çok farklı boyutlarda yaşanacağının bir göstergesi adeta. Hayatta kalmak için ateşli silahlar kadar içgüdülerinize, harita okumaya ve gizlilik taktiklerine güvenmek zorundasınız. Çünkü cesaretiniz ve taktik bilginiz insanlığın kaderini belirleyecek en önemli unsurlar.

KURŞUN YAĞMURU BAŞLIYOR
Yıl 2047… Crysis 2’deki olayların ardından tam 24 yıl geçmiş. New York’un üzerini nano-teknolojisine sahip bir çeşit zırh ile kapatan CELL, Ceph ırkının tüm izlerini silmeye çalıştığını iddia etse de, asıl amacı, Ceph teknolojisini ele geçirip dünyayı kontrol etmek. Psycho, Alcatraz ve bir grup elit askerse yeraltına çekilip insanoğlunun özgürlüğünü geri kazandırmak için seçenekleri değerlendirmekle meşgul. İşte bu ortamda başlıyor Crysis 3 ve daha fazla detay verip tadını kaçırmadan hikaye girizgahını burada bırakmış olalım. Eğer serinin önceki oyunlarını oynadıysanız serinin her zaman için en üst düzey FPS deneyimini sunduğunu biliyorsunuzdur. Özellikle oyuncuya müthiş bir oyun özgürlüğü ve savaş alanında taktik özgürlük veren Nanosuit zırhının kullanımı FPS türünün standartlarını yeniden belirlemişti. Oyunun ikinci oyunda daha kontrollü olarak tasarlanan açık uçlu yapısı ilk oyundaki orman savaşlarının yerini şehir atmosferine bırakıyordu. Ancak düşmanların yapay zekası, çatışma hissi her zamanki kadar güçlüydü ve konu anlatımı daha özenliydi. Crysis 3 ise ilk iki oyunun karışımı gibi. New York post-apokaliptik bir ortama dönüşmüş. Hem orman hem de şehir taktiklerini uygulamak durumundasınız ve evet, Nanosuit her zamanki gibi elinizin altında. Öncelikle oyunun en güçlü olduğu yan olan grafiklerinden bahsedelim. Biz oyunu PS3 platformunda denedik ancak tüm özellikleri açık, üst seviye bir PC’de oynadığınız zaman grafikler inanılmaz bir hale geliyor. Malum artık şu anki konsol neslinin sonuna geldik ancak PC grafik konusunda öylesine öne geçmiş ki arada ciddi farklar bulunuyor. Size tavsiyemiz oyunu üst seviye bir PC’de oynamanız yönünde ancak konsolda da gayet tatminkar sonuçlar alabilirsiniz. Her şekilde Crytek’in grafik konusunda koyduğu standartlara tanık olacak ve hangi platformda oynarsanız oynayın grafikler karşısında mest olacaksınız. Ve çatışmalar… Neresinden başlamak daha doğru olur bilemiyoruz ancak oyundaki her bir çatışmanız elinizdeki silahlarınızın ve elbette ki Nanosuit’in tüm özelliklerini sonuna kadar kullanmanızı gerektiriyor. Çatışmaları bu denli gerçekçi ve zevkli kılan şey ise yapay zeka. Ceph ya da CELL askerleri olsun yapay zekaları o kadar iyi ki her bir çatışmanın sonunda son derece tatmin olmuş bir şekilde ilerliyorsunuz. Mesela, siper aldığınız yerden sizi çıkarmak için her yolu deniyorlar. Bulunduğunuz yere bomba sallamaktan tutun, etrafınızı sarıp sizi kuşatmayı denemelerine kadar türlü durumlarla karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu noktada devreye Nanosuit’in güzellikleri giriyor. Biz oyunu Rambo gibi oynamaktansa genelde gizli kalmayı ve susturuculu silahlarla ilerlemeyi tercih ettik. Zaten HUD size gerekli taktik harita bilgisini sürekli olarak sağlıyor. Düşmanlara pusu atabileceğiniz noktaları rahatlıkla seçebiliyorsunuz. Cephane stoklayabileceğiniz noktalar da eğer görüş alanındaysa işaretleyebiliyorsunuz. Tüm bu unsurlar size inanılmaz bir taktik esneklik sağlıyor. Kendi oyun tarzınızı, elbette çatışma şartlarının gerektirdiği şekilde, yaratabiliyorsunuz.