reklamı kapat

POPÜLER

Panasonic Lumix LX7 incelemesi

 - Güncelleme: 24 Kasım 2012 10:54

BİRÇOK FARKLI FORMATLI MAKİNENİN OLDUĞU PAZARDA KOMPAKT MAKİNELER AYAKTA KALMA SAVAŞI VERİYOR. LUMIX LX7 İSE BU SAVAŞTA LEICA LENSİ, YÜKSEK PERFORMANSI VE KÜÇÜK BOYUTUYLA BİR ADIM ÖNDE GÖRÜNÜYOR

Fotoğraf makinesi pazarında DSLR, aynasız, super zoom, MicroFourThirds, APS-C sensörlü kompakt hattta kompakt ama tam kare sensörlü makineler bile var. Bu kalabalık içinde tercih yapmak ise oldukça zor. Yanımda taşıması kolay olsun ve lensinin değişmesine gerek yok ama yüksek kalitede fotoğraflar çeksin diyorsanız alternatifleri bir hayli azaltabiliyorsunuz. Kalan makineler içinde de büyük bir rekabet söz konusu aslında ama bu noktada tercih bütçeniz ve beklentilerinize göre değişiyor. Panasonic’in LX serisi bu segmentin önemli üyelerinden. Daha önce Lumix LX3 ve LX5 modelleri fotoğraf severlerin beğenisine sunulan serinin en yeni modeli Lumix LX7 geçtiğimiz aylarda tanıtılmıştı, çok zaman geçirmeden bize de incelemesini yazmak düştü. Siyah renkli metal bir kasaya sahip olan makine küçük gövdesi üzerinde 960 bin noktalı 3 inçlik bir ekran barındırıyor. Artık dokunmatik ekranlar hayatımızın vazgeçilmezlerinden olduğu için açıkçası Lumix LX7’de böyle bir ekran olsun isterdik. Özellikle odaklama noktası seçmek istediğinizde veya fotoğraflara yakınlaşıp baktığınız esnada dokunmatik ekran kullanışlı olabilirdi. Bu fiyattaki bir makine için bunun bir eksi olduğunu söyleyebiliriz.

TAM MANUEL KONTROLLER
Makinenin sağ yanında, kolayca açılan bir kapak altında micro-HDMI ve USB girişleri yer alıyor. Arka yüzde, başparmağınızın denk geldiği kısımda standart bir kontrol tekeri yer alıyor, onun hemen solunda ise ND/FOCUS düğmesi bulunuyor. Bu düğme ile elle odaklamayı kontrol edebiliyor veya Neutral Density olarak geçen ve daha düşük deklanşör hızı kullanmak için ışığı azaltan fonksiyonu kontrol edebiliyorsunuz. Sol üst kısımdaki minik bir düğmeyle de flaşı ortaya çıkarabiliyorsunuz. Flaş elbette işe yarıyor ama yetersiz ışık altında tek başına pek de yeterli olmuyor doğrusu. Makinenin bu kadar iddialı olmasını sağlayan en önemli şeye gelelim. Lumix LX7 üzerinde f1,4-2,3 Leica DC Vario-Summilux lens yer alıyor. Düşük diyafram değeri sayesinde ışığın az olduğu ortamlarda dahi aydınlık fotoğraflar çekmenize imkan tanıyan lens 24-90 mm arası zoom değeri sunuyor. Nano Surface Coating teknolojisi, kullanılan özel bir kaplama sayesinde optik performansı artırıyor ve karanlık çekimlerdeki parlamaları, yansımaları ve hayalet etkisini ortadan kaldırıyor. Lens üzerinde alışık olduğumuz şekilde otomatik ve elle odaklama anahtarı bulunuyor. 1:1, 4:3, 3:2 ve 16:9 ekran oranları arasında seçim yapmak için de yine lens üzerindeki bir diğer anahtarı kullanabiliyorsunuz. Bu anahtarın oldukça kullanışlı olduğunu söyleyebiliriz ancak kilidi pek sert değil, bu nedenle dikkat etmezseniz “çok süper fotoğraflar çektim” diye arkadaşlarınıza hava atmayı planlarken bir de bakmışsınız kare olarak çıktılar diye fotoğrafları Instagram’a atıyorsunuz. Lens üzerinde görmeye alışık olmadığımız bir teker daha var Lumix LX7’de. Bu tekerle diyaframı f1.4 ile f8 arasında değiştirebiliyorsunuz. Arka yüzdeki tekeri de kullanarak çok hızlı ve kolay bir şekilde çekim ayarlarını yapabiliyorsunuz. Makine, diyaframı sayesinde iyi ışık alabiliyor ama 10,1 megapiksellik sensörünün boyutunun 1/1,7 inç büyüklüğünde olması biraz da olsa bunun etkisini gölgede bırakıyor. Gece çekimlerinde ister istemez bir bulanıklık ve detay kaybı söz konusu oluyor. Gündüz veya yeterli ışık altındaki çekimlerde ise ortaya çıkan sonuçlar bu küçük makinenin boyutundan beklenmeyecek kadar iyi. Neredeyse hiç gren yok ve detaylar belirgin. Bizim fark ettiğimiz tek sıkıntı, kimi karelerde keskinliğin biraz fazla olması ancak bunu da sonradan telafi etmek mümkün. ISO değeri 6400’e kadar çıkabiliyor ama 1600’ün üzerinde fazlasıyla gren göze çarpıyor. Lumix LX7’nin zoom’u pek hızlı değil. Objenize yakınlaşırken veya uzaklaşırken geçen zaman yüzünden istediğiniz kareyi yakalamakta sıkıntı yaşayabilirsiniz.