reklamı kapat

POPÜLER

Silent Hill: Homecoming

 - Güncelleme: 08 Temmuz 2009 15:52



HIZLANAN KARAKTERLER

Nedendir, nasıldır bilinmez ancak oyun, Silent Hill’i olduğu şey haline getiren Japon Team Silent ekibinden, Amerikan Double Helix’e verilmiş. Hatırlayacak olursanız, daha önce de PSP’ye çıkan Silent Hill: Origins’i de Amerikan Climax’a yaptırmıştı Konami. Bunca yıldır farklı bir korku tarzına alışmış olan serinin hayranları da karakteristik değişikliklerin farkına anında varmış ve Konami’ye verip veriştirmişti. Şimdiye değin, ortalama insanlar olan başkarakterler Harry Mason, James Sunderland, Heather Mason, Henry Townsend ile oynamıştık. Oyunun karakteristiği içinde baş karakterlerin hepsi sınırlı çatışma kabiliyetine sahip görece ağır karakterlerdi. Ne var ki bu kez baş karakterimiz bir asker ve son derece hızlı, yakın dövüşte de gayet başarılı.

Herkes için aynı şey geçerli olmayabilir ancak bu durum klasik SH atmosferinin köküne kibrit suyunu çakıyor. Alex yaratık avlamakta o denli başarılı ki, oyunun korku unsurları da doğal olarak etkisini yitiriyor. Kontroller belki ilk başta biraz alışkanlık gerektiriyor ancak düşman tiplerini tanıdıkça Alex’i öyle bir yönetmeye başlıyorsunuz ki, en sağlam düşmanlar bile size bir tek darbe vuramamaya başlıyor. Açıkçası oyuna ilk başladığım zaman biraz zorlandım. Düşmanların ne zaman ve ne şekilde vuracaklarını bilmiyordum ve elimde avucumda ne varsa bitirdim. Elimde ne silah cephanesi, ne de sağlık ekipmanı kalmıştı. Bir de üzerine boss gelmez mi! Elimde bir balta ile kalakalmıştım. “Tamam” dedim, “Oyun kısır döngüye girdi”. Karşıma çıkan boss bölümünü yaklaşık 7 – 8 kere oynadım fakat en sonunda yaratığın ne şekilde saldırdığını ezberledim ve tek bir darbe almadan geçtim bölümü. İşte tam da bu nedenden dolayı eski oyunlardaki o çaresizlik hissiyatı, yerini gereksiz bir aksiyona bırakmış durumda. Bir Silent Hill  oyununda savaşmaya değil, karakter çözümlemelerine ve hikaye anlatımına odaklanılmalıydı. Maalesef sürükleyici bir hikaye anlatmasına karşın Homecoming’de önceki oyunların ağırlığından eser yok. Hikaye demişken Alex’in kardeşi Joshua ile ilgili kabusları sonucunda eve döndüğünü ve kasabasını berbat bir halde bulduğunu belirtmeliyim. Oyun Shepherd’s Glen adlı kasabada geçiyor. Bu minik kasabanın Silent Hill ile olan bağı ise Toluca Gölü’ne kıyısı bulunması. Hikaye ile ilgili bu kadar bilgi yeter. Daha fazlası yüklü miktarda spoiler içerebilir. Homecoming önceki Silent Hill oyunlarına göre daha az miktarda ve oldukça kolay bulmacalar içeriyor. Şayet biraz adventure tecrübeniz varsa oyundaki bulmacalarda zorlanacağınızı zannetmiyorum. Yine de bir yerde takılırsanız bana posta yoluyla ulaşabilirsiniz.

DERİNLEŞEN ATMOSTER
Gelelim oyunun iyi yanlarına. Şayet seri ile yeni tanışıyorsanız bu oyunu seveceksiniz. Serinin hayranları için Homecoming geri bir adım olabilir ancak bu oyunun güçlü olduğu yanları baltalamıyor. Zira oyun hafiflemiş olsa bile hala korkutabiliyor. Atmosfer zaman zaman son derece derinleşebiliyor. Bazı karakterler sizi beklemediğiniz yerden vurabiliyor. Tüm bunların ötesinde büyük usta -artık o sınıfa sokabiliyorum kendisini- Akira Yamaoka’nın eşsiz müzikleri ve ambiyans sesleri atmosferi harikulade bütünlüyor. Köklerinden yavaş yavaş kopuyor olsa da Silent Hill atmosferini bazı anlarda oldukça güçlü bir şekilde soluyorsunuz.

DÜŞMAN TASARIMLARI
Grafikler konusunda da çok olumlu cümleler kuramayacağım. Her ne kadar bazı mekanlar gayet iyi tasarlanmış olsa da, konu karakter animasyonlarına geldiği zaman Homecoming fena halde çuvallıyor. Özellikle yakın plan diyaloglarda dudak senkronizasyonun olmadığını fark etmek, artık oyunların senaryo anlatımında Hollywood prodüksiyonları ile yarıştığı günümüzde fena sırıtan bir durum. Bir ikinci konu ise yaratık modellemeleri; içlerinden bir-iki tanesi hariç Silent Hill gibi bir oyuna hiç oturmayan düşman tasarımları ile karşılaşıyoruz. Eski oyunlardaki o yaratıcı, gördüğünüz anda kanınızı donduran tasarımlar beklemeyin. Onun yerine kafasında balta ucu olan açık renkli ucubeler ve cart kırmızı köpeğimsi tipler var. Beğenmedik!

COOL!
En ‘korkunç’ kısmını ise sona sakladım. Silent Hill Homecoming’den bu denli kötü bahsetmemin en büyük sebebi, Double Helix’in oyunun derinliğini doğru okuyamamış olması. Nasıl mı? İşte küçük bir örnek… Hani hemşireler var ya… Evet, evet o seksi olan düşmanlarımız… Onlar Silent Hill 2’nin kahramanı James’in cinsel problemleri yüzünden var oluyorlardı örneğin. Peki, Alex’in karşısına neden çıkıyorlar? Çünkü aptal Double Helix birtakım yeni yetme oyunculara “Cool!” dedirtmek istiyor. Ben demiyorum! Nokta.

DÜŞMANLARI TANIYINDüşmanların ne şekilde ve ne hızla vuracağını öğrenmek oyunun gidişatını bütünüyle değiştiriyor. Aksi takdirde elinizde ne cephane kalıyor, ne de sağlık ekipmanı. Bu nedenle saldırmadan önce düşmanlarınızı mutlaka takip edin.

DURMAYIN KAÇINAlex çok kıvrak bir karakter. Doğru zamanlamayla yaratıkların saldırılarından kaçabilirsiniz. Dört yöne yuvarlanabilir, hızlı bir şekilde eğilebilirsiniz. Tüm bunları doğru kullanırsanız hiç yara almadan devam edebilirsiniz.

HIZLI KOŞUNAlex iyi bir dövüşçü olabilir ancak etrafı sarıldığı zaman fena paralanıyor. Özellikle Schism adlı balta kafalı düşmanların saldırıları iki-üç vuruşta indirebiliyor sizi. Baktınız ortalık kalabalık, koşun!

TASARRUF VAKTİŞayet elinize cephane ya da sağlık malzemesi geçerse mutlaka saklamaya çalışın. Özellikle cephane oldukça az çıkıyor. Oyunun ilerleyen bölümlerinde inanın ki çok ihtiyacınız olacak.

DİKKATLİ OLUNHaritaya ve ‘pause’ ekranında çıkan Journal’a yani günlüğünüze sık sık bakın. Oyun boyunca topladığınız fotoğraf ve resimler Journal’de toplanıyor. Takıldığınız zaman ipuçları yakalayabiliyorsunuz buradan.

OYNANABİLİRLİK
-3YILDIZ-

GRAFİK
-3YILDIZ-

EĞLENCE
-3YILDIZ-

MÜZİK
-5YILDIZ-

YAPIMCI
DOUBLE HELIX

DAĞITICI
KONAMI

PLATFORM
PC, PS3, XBOX 360